21 Kasım 2011 Pazartesi

Muslera’yla Gelen 1 Puan

  Dün akşam, 1 haftalık milli mesai sonrası sezonun kendi adına ilk derbisini oynuyordu Galatasaray. Dolayısıyla böylesine önemli bir karşılaşmada takımın nasıl bir performans sergileyeceği hepimiz için merak konusuydu. Önümüzdeki 6 haftalık süreçte bizi 2 derbi karşılaşma daha bekliyor çünkü.
  Fatih Hoca eldeki alternatifler içinden en iyi onbiri çıkarmıştı dün. Sakatlığı düzelen Engin Baytar ve Mersin İdman Yurdu maçının yıldızı Ayhan, Sabri ve Riera’nın yerine ilk onbirdeydi. Geriye kalan 9 isim ise son 3-4 hafta da oynayan oyuncular topluluğundan oluşuyordu yine. Semih Kaya’yı da kesmeyerek kendisine duyduğu güveni bir kez daha gözler önüne serdi İmparator.
  Karşılaşmaya daha iyi başlayan taraf Galatasaray oldu. İlk 20 dakika boyunca hem topa hakim olan hem de rakip kalede pozisyonlar bulan taraftık. Kazım ve Engin’le yakaladığımız iki fırsattan yararlanamadık bu süreçte.
  20.dakikadan itibaren ise sahadaki dengeler yavaş yavaş değişmeye başladı. Quaresma’nın oyuna ağırlığını koymasıyla birlikte Beşiktaş oyunu Galatasaray yarı alanına yıktı. Özellikle devrenin son 10 dakikasında hepimiz ecel terleri döktük. Çünkü Beşiktaşlı oyuncular kalemizi resmen abluka altına aldılar. Yakaladıkları 4-5 net poziyonda direklere ve Muslera’ya takıldılar. Yaptığı kritik kurtarışlarla Muslera’nın kendine duyduğu güven de giderek artmaya başladı. Zaten dünkü karşılaşmadaki en büyük şansımız hiç tartışmasız Fernando Muslera’ydı. Karşılaşma sonunda Fatih Hoca’nın da söylediği gibi tek kelimeyle mükemmel oynadı. İlk devrenin Galatasaray adına diğer bir başarılı ismi ise Semih Kaya’ydı. Hugo Almeida’ya nefes aldırmadı. Üstüne üstlük çıkardığı bir gol vardı ki, Avrupa’nın üst düzey stoperlerini bile kıskandıracak cinsten. Neyseki son bölümlerini bir hayli sıkıntılı geçirdiğimiz devreyi gol yemeden kapamayı başarabildik.
   İkinci yarıya Sabri-Ayhan değişikliği ile başladı Fatih Hoca. Bu değişiklik bence çok doğru ve gerekliydi. Çünkü Ayhan ilk 45 dakika da özellikle Quaresma karşısında bir hayli zorlandı. Tabii Ayhan’ın 34 yaşında olduğunu göz önünde bulundurursak kendisine bu noktada yüklenmek biraz acımasızca olur.
  Ben Sabri orta alana en azından hırsı ve çabukluğuyla hareket getirecektir diye düşünürken, bir anda sakatlandı ve oyundan çıkmak zorunda kaldı. Kulübemizde de başka bir orta saha oyuncusu olmadığı için Fatih Terim mecburen Riera’yı aldı oyuna. Fakat ilginçtir, Galatasaray’a geldiği günden bu yana eleştirilen Riera bence dün sahada kaldığı 35-40 dakikalık süre zarfında gayet iyi bir performans sergiledi. Hatta bugüne dek en verimli gözüktüğü karşılaşma Beşiktaş karşılaşması oldu desem yeridir.
  Sahadaki Beşiktaş hegemonyası ikinci devrenin ortalarına kadar devam etti. Ancak futboldan az çok anlayan bir çok kişinin beklediği üzere bu tempoyu 90.dakikaya kadar devam ettirmeyi başaramadılar.
  65’ten itibaren Beşiktaş’ın pili bitmeye başladı. Zaten onca pozisyon yakalayıp bir türlü golü bulamamış olmaları da psikolojik olarak biraz geriye götürdü onları.
  65.dakikada Fatih Hoca son değişikliğini yaparak Felipe Melo’yu oyundan aldı. Hocanın bu hamlesi de bence çok akıllıcaydı. Çünkü Melo’nun oyundan atılması an meselesiydi. Tabii az önce de belirtmiş olduğum gibi yedek kulübesinde orta saha oyuncumuz olmamasından mütevellit yerine dahil olan isim Milan Baros oldu.
   Sonraki 25 dakikalık süreçte oyunun kontrolü maçın başında olduğu gibi tekrar Galatasaray’ın eline geçti. Özellikle Hakan Balta’nın soldan ceza sahasına girip topu Elmander’e çıkaramadığı ve hemen akabinde Kazım’ın kaleciyi nişanladığı pozisyon bizlere saç-baş yoldurttu.
   Yalnız şunu da belirtmeden edemeyeceğim, oyunun son bölümünde Beşiktaş seyircisinin Eboue’ye yaptıkları utanç vericiydi! Türkiye’ye geldiği günden bu yana saha içinde en ufak bir tahrik edici hareketine ya da art niyetli bir yaklaşımına şahit olmadığımız Eboue’ye yapılanlar hiçbir şekilde kabul edilemez, edilmemeli de! Futbolun dışına fazla çıkmak istemediğim için şimdilik sadece 1-2 cümleyle üzüntümü belirterek noktalıyorum konuyu.
  Sonuç olarak dünkü karşılaşmanın sonucu ne Galatasaraylılar’ı, ne de Beşiktaşlılar’ı tatmin etmedi. Çünkü Fenerbahçe’nin galip geldiği bir haftada iki takımın da puan kaybına tahammülü yoktu. Ancak özellikle 25 ve 65.dakikalar arası Beşiktaş’ın yakalayıpta değerlendiremediği fırsatları göz önünde bulunduracak olursak, aldığımız 1 puana şükretmeliyiz.
   Son cümlen Fernando Muslera’ya. Dün akşam yıllar sonra sahada takımına puan kazandıran bir Galatasaray kalecisi vardı. Bu nedenle de Muslera’ya teşekkürlerimizi sunmalıyız diye düşünüyorum…
                                                              e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar