Galatasarayımız’ın Mayıs ayında Kadıköy’de tüm
engellere inat! kaldırdığı şampiyonluk kupasını hazmedemeden üstüne bir de
Erzurum’da Süper Kupa tokadı yiyen Fenerbahçeliler, şüphesiz 4 aydır bugünü, bu
maçı bekliyorlardı. Türk Telekom Arena’da hasbel kader alacakları 3-4 farklı
bir galibiyet bir sezon önce yaşananları herkese unutturacaktı akıllarınca. Ama
bunlar boş hayallerdi tabi. Çünkü Galatasaray’ın ne geçtiğimiz sezon itibariyle Fenerbahçe üzerinde oluşturduğu psikolojik baskıyı bozdurmaya niyeti vardı, ne de kendi
sahasında ezeli rakibine mağlup olmaya.
Karşılaşmanın
başlamasına 5 dakika kala başlayan muhteşem kareografi şov bile rakip
üzerindeki baskı fazlasıyla arttıracak cinstendi. Kupa kaldıran 3 boyutlu aslan figürü, Şükrü Saraçoğlu Stadı’ndaki
ellerini başının arasına koymuş Fenerbahçeli adam ve ‘’Her şey unutulur,
hatıralar kalır. Size her Mayıs bizi hatırlatır.’’ yazısı…
Görsel şovun da
tamamlanmasıyla derbi heyecanın başlama zamanı gelmişti artık. Hem Fatih Hoca
hem de Aykut Kocaman son haftalarda vazgeçmedikleri onbirleriyle sahadaydılar.
Karşılaşmaya
takımımız oldukça baskılı ve arzulu başladı. Daha 1.dakikadan itibaren oyunu rakip yarı alana yıktık. Topun Fenerbahçe’ye geçtiği anlarda da yoğun bir pres
uyguluyordu futbolcularımız. Bu müthiş baskı meyvesini de beraberinde
getireceğini henüz 5.dakikada belli etti. Hamit’in ceza yayından vurduğu
sert şut direkten geri geldi. Bu pozisyonla birlikte tribünler hepten coştu.
Seyircisinin müthiş desteğiyle birlikte gol için yükleniyordu Galatasaray.
Dakikalar 10’u gösterirken Caner’in Eboue’ye
yaptığı hareket sonucu rakip yarı alan ortalarından serbest vuruş kazandık.
Topun başına geçen Riera öyle bir kesti ki, gol olacağı daha top havadayken
belliydi. Kafa vuruşunu yapmak Fenerbahçeli Bekir’e kısmet oldu J
İstediğimiz golü
erken bulmamız Türk Telekom Arena’da müthiş bir coşkuyla kutlanıyordu. Açıkçası
kalan 80 dakikalık bölümde çok daha rahat oynarız diye düşündüm o an. Ancak
yanıldım. Çünkü Fenerbahçe takımı golü yeyince kendine geldi. Santrayla beraber bu sefer onlar
yüklenmeye başladı.
Aykut Kocaman’ın 3
önliberolu 5li orta sahası, Selçuk ve Melo üzerinde ciddi bir üstünlük kurdu.
Öyle ki bu iki futbolcumuz yüzlerini rakip kaleye dönemez hale geldiler. Selçuk
gibi ligimizin belki de en isabetli pas atan oyuncusu bile bu baskı karşısında
bocalamaya başladı.
Fenerbahçe’nin
üzerimizde kurduğu baskı da tıpkı bizimki gibi golü çabuk getirdi.
23.dakikada ceza sahamıza gelen ortayı Riera’nın hatalı karşılaması, Hasan Ali’ye
cepheden şut imkanı tanıdı. O şutta ağlarımıza gitti. Enteresan olan Hasan Ali’nin
golü sağ ayağıyla atmasıydı…
1-1 ister istemez Fatih Terim’in canını sıktı. Özellikle topla
çıkışlarda sık sık hatalar yapan savunma oyuncularına kenardan ikazlarda
bulundu.
Beraberlik golünü
bulan Fenerbahçe deplasman takımı psikolojisiyle biraz geri çekilerek
daha kontrollü oynamaya başladı. Bu da Galatasaray’a yeniden rahat pas
yapabilme ve rakip kaleye gidebilme olanağı tanıdı.
36.dakikada Selçuk’u ceza yayının 1 metre kadar gerisinde yere indiren Baroni, Halis Özkahya'nın faul düdüğüyle birlikte nasıl bir hata yaptığının farkındaydı. Hele hele geçen
sezon hemen hemen aynı noktadan yedikler golden sonra.
Topun başında yine
Selçuk vardı tabi ki. Tehlikenin farkında olan Fenerbahçeliler barajı öne taşımak
için ellerinden geleni yapıyorlardı. Halis Özkahya geri gitmeleri konusunda
uyardıkça onlar ısrarla öne geliyordu. Selçuk’a gitgide yaklaşan barajla top arasındaki
mesafe 5,5-6 metrelere indi artık. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar Selçuk’un
müthiş gollerinden birini daha atmasına engel olamayacaklardı. Öyle bir yere
vurdu ki Selçuk, kalede kim olsa çıkaramazdı o topu.
Yeniden öne geçmemiz
Arena tribünlerini bir kez daha çıldırtmıştı. Aynı şekilde yedek kulübemizi de.
Golün hemen akabinde
Hamit’in uzun pasında Burak biraz daha dikkatli olsa aradaki farkı 2’ye
çıkaracaktık. Ancak Kral topu önüne istediği gibi indiremeyince ilk yarı için
2-1’e razı olduk.
İkinci devreye her iki takım da aynı onbirlerle
başladı. Özellikle ilk yarıdaki performansı hayal kırıklığı yaratan Amrabat’ın
sahada oluşu bizleri oldukça şaşırttı.
İkinci 45 dakikanın
tamamında topa sahip olan taraf bizdik diyebilirim. Fenerbahçe’nin bu yarıda ne
tehlikeli bir atağı oldu ne de üzerimizde ilk devrenin bir bölümünde olduğu gibi baskı kurabildi.
Takımımız bana göre
45 dakika boyunca çok akıllı bir futbol oynadı. Özellikle sezon başından beri
geçen seneki performansından uzak kaldığı için eleştirilen Selçuk İnan tam bir
maestro gibiydi. Her anlamda takımını rahatlatan, pas trafiğini yöneten kilit adam rolündeydi.
İlk devre tel tel
dökülen Nordin Amrabat ise ikinci yarı sahanın en iyilerindedi. Fenerbahçe’nin
ilk 45 dakikadaki en etkin bölgesi olan sağ tarafı hem hücumdaki tehdidi hem de
savunmasına yaptığı yardımlarla işlemez hale getirdi. İnşallah bundaki sonraki
karşılaşmalarda hep böyle bir Amrabat izleriz.
Eboue ve Hamit’te 16
haftadır ilk kez böylesine uyumlu bir görüntü çizdiler. Açıkçası sezon başından beri
eleştirmekten usandığım Hamit ilk kez iyi işlere imza attı. Amrabat için
söylediğim şeyler onun içinde geçerli
olur inşallah…
Fatih Hoca’nın 65’te
yaptığı Umut-Yekta değişikliği biraz geç kalınmış olsa da, oldukça akıllıca bir
hareketti. Yekta’nın oyuna girmesiyle orta alanın tüm hakimiyeti takımımızın
eline geçti çünkü. Hele 70’ten itibaren kondisyon olarak biten Fenerbahçe değil
pas yapmak, kendi yarı sahasından çıkamaz hale geldi. Melo ve Yekta orta
yuvarlaktaki bütün topları kapıp takımlarını atağa kaldırıyorlardı. Bu bölümde
ceza yayı hizasından Melo ve Selçuk’un müsait durumda attığı şutlar ne yazık ki
3.golü getirmedi.
Mesela Fatih Hoca
son 15 dakikada oyuna iki diri oyuncu soksa (Elmander ve Aydın) gibi farkı çok
rahat bir şekilde arttırabilirdik. Ancak Fatih Hoca 2-1’e razı oldu ve son
bölümü sadece skoru korumak için oynadı. Buna karşılık Aykut Kocaman’dan Sezer,
Krasic ve Stoch hamleleri geldi.
82.dakikada Meireles’in atılması oyundan fazlasıyla düşen Fenerbahçe’nin gardını tamamen
indirdi. Meireles’in sahayı terk ederken hakeme yaptıkları ise umarım Engin
Baytar’a 11 maçlık bir cezayı uygun gören kurum ve kişiler tarafından görülmüştür.
Bakalım Raul Meireles’in cezası kaç maçla değerlendirilecek.
Son 8-9 dakikayı da
kontrolümüz altında eritince 2012’nin son derbisini kazanan Galatasarayımız
oldu. Bu galibiyet bir derbi zaferinden çok rakiplerimizin puan kaybettiği bir
haftada aradaki puan farkını açma adına da oldukça önemliydi. Ayrıca Fenerbahçe
üzerinde son dönemlerde kurduğumuz piskolojik üstünlüğü de devam ettirmiş
olduk. Ben dün akşam sahada mücadele eden tüm futbolcularımız tebrik ediyorum. Gelecek hafta Trabzonspor karşısında da aynı
performansı sergileyerek devre arasına 5 puan önde girmemizi sağlamaları
dileğiyle…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR