7 Nisan 2013 Pazar

Teşekkür ve Veda...


  Başlığı görünce belki şaşıranlar ya da neyin vedası diye düşünenler olacaktır. Ama bunu yazımın sonunda açıklayacağım. Ne de olsa her zaman olduğu gibi bugün de önceliğimiz Galatasaray.
  Herhalde büyük bir çoğunluğumuz dün akşam Mersin İdman Yurdu’nu ağırlayan takımımızdan rahat bir galibiyet bekliyorduk. İki Rel Madrid maçının arasına sıkışan bu karşılaşmada her ne olursa olsun herhangi bir sıkıntı yaşamayı düşünmüyorduk yani. Fakat gelin görün ki, ilk 45 dakikada işler hiç de beklediğimiz gibi gitmedi.
  Henüz ikinci dakikada Muslera-Gökhan Zan anlaşmazlığı sonucu Burhan 6 pas üzerinde bomboş bir kafa vuruşu yaparak takımını 1-0 öne geçirdi. Tabi bu gol doğal olarak TT Arena Tribünleri’nde soğuk bir duş etkisi yarattı.
  Golden sonraki bölümde de arka arkaya gelen Mersin İdman Yurdu pozisyonları vardı. Öylesine net fırsatlar yakaladılar ki, farkın artmamasını sadece Muslera’yla açıklayabiliriz.
  30.dakikada gelişen yine bir Mersin İdman Yurdu tehlikesinde Dany’nin golün sahibi Burhan’ı düşürmesini bariz gol şansı olarak nitelendiren Süleyman Abay, bu oyuncumuza kırmızı kart göstererek takımımızı sahada 10 kişi bıraktı. Maça neredeyse mağlup başladıktan sonra üstüne bir de Dany’i kaybetmek ister istemez yedek kulübemizi ve taraftarımızı ciddi anlamda strese soktu. Durum böyle olunca da gerginlik seviyesi gittikçe artan bir sinir harbi yaşanmaya başladı.
  İlk yarının son dakikasında Hamit’in yaptığı bir faul sonucu çileden çıkan Fatih Hoca’nın topu yere vurmasıyla başlayan olaylar sinsilesi Süleyman Abay, yardımcıları ve karşılaşmanın gözlemcileriyle tartışıp onlara pek hoş olmayan sözler sarf etmesi sonucu kendini 2 hafta aradan sonra yeniden tribünde bulmasıyla son bulmuş oldu.
  Açıkçası Fatih Terim gibi bir tecrübe abidesinden, hele hele henüz  1,5 ay önce benzeri bir sorun yaşamışken daha dikkatli ve soğukkanlı olmasını beklerdim. Şampiyonluğa sayılı haftaların kaldığı şu günlerde saha içersinde ne yaşanırsa yaşansın özellikle yedek kulübemizin sinirlerine hakim olması ve oyuncularımızı psikolojik olarak rahatlatması gerektiğini düşünenlerdenim.
  İkinci 45 dakikada Orduspor karşılaşmasının bir kopyasını izler gibiydik. Fatih Terim’in ardından sırasıyla Hasan Şaş ve Ümit Davala’da saçma sapan şekillerde tribüne yollanıp sinir sistemimizin tahammül sınırlarıyla ciddi anlamda oynanırken, bize bir nebze olsun teselli imkanı tanıyan tek şey 10 kişilik takımımızın sarfettiği insan üstü efordu.
  61’de Süleyman Abay ilk kez lehimize bir düdük çalarak Drogba’nın ceza sahası içinde düşürülüşünü penaltı olarak değerlendirdi. Topun başına geçen Melo’da takımına beraberliği getirdi.
  1-1’den sonra baskımız iyice arttı. Tek kale bir maç oynanmaya başlamıştı artık.
  70.dakikada Sabri’nin bel hizasında attığı sert pasa ayağını koyan Drogba şansının da yardımıyla ilginç bir gole imza atarak Türk Telekom Arena’da yeri yerinden oynattı.
  15 dakika sonra bir kez daha sahneye çıktı Drogba. Hamit’in kullandığı sebest vuruşta yaptığı mükemmel kafa vuruşuyla bu maç burada biter dedi. Yıldız oyuncumuzun gol sevinci ise hepimize hoş bir tebessüm ettirdi.
  İşte kolay geçmesi beklenen ancak ilk devresinde yaşananlarla oldukça zora giren bu karşılaşmayı Allah’a şükür kazasız belasız tamamlamış olduk. Gerçi muhtemelen kulübümüz ve teknik heyetimiz ciddi anlamda cezalar alacaktır. Fatih Hoca’nın en az 3-4 karşılaşmayı daha tribünden izlemek zorunda kalacağını hatta belki de bu sezon bir daha çimlere ayak basamayacağını, maç içersinde sahaya giren 2 taraftarımız yüzünden de son 2 sezonda hiç ceza almayan kulübümüzün Elazığspor karşılaşmasını bayan taraftarlarımız önünde oynamak zorunda kalabileceğini düşünüyorum.
  Eveeet sıra geldi benim için en zor ana. Yani yazımın başında da belirtmiş olduğum bugünün esas konusuna . Sevgili dostlarım, üzülerek söylüyorum ki bu sezon sizler için yazdığım son yazımdır bu. Nedeni ise vatan borcu... Allah bir mani vermezse belki 5, belki de 12 ay sürecek vatani görevimi yerine getirmek için Cuma günü birliğime teslim olacağım…
  Son 6 maçımızı izleme şansım olur mu bilemiyorum. Aileme, sevdiklerime ve sizlere duyacağım özlemin yanında takımımızdan uzak kalacak olmak da benim gibi bir Galatasaray sevdalısı için oldukça zor olacak elbet... Ancak ben inanıyorum ki, ben şahit olamasam da her şey çok güzel olacak. Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da şampiyonluk kutlamaları Türk Telekom Arena’da yaşanacak. Tüm bu güzellikler olup biterken benim  özlemle dolu kalbim de sarı-kırmızı için çarpmaya devam edecek...
  Bu sezon da 28 hafta boyunca beni yalnız bırakmayan, yazılarımı okuyan, desteğini esirgemeyen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Hakkınızı helal edin, her şey gönlünüzce olsun… En yakın zamanda tekrar kavuşmak dileğiyle…

                                               e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR