Yavaş yavaş ligin final haftalarına gelinirken
rakiplerinizden ziyade sizin mümkün olduğunca az puan kaybetmeniz önemli olan.
Çünkü liderseniz ve diğer 2 rakibinize oranla ciddi bir fikstür avantajınız söz
konusuysa, kendi maçlarınızı birer birer kazanmak ve tabiri caizse kendi
göbeğinizi kendiniz kesmek durumundasınız!
Geçen hafta
Fenerbahçe’ye karşı alınan mağlubiyete hiçbirimiz ses çıkarmadık. Çıkaramazdık
da. Neticede derbi maçtı ve 16 yıldır orada kazanamadığımız gerçeği vardı
ortada. Bu doğrultuda da ‘’Zaten biz bu haftaya 0 yazmıştık’’ diyerek bundan
sonrasına konsantre olmaya başladık.
Hamza Hamzaoğlu’nun
bu akşam sahaya çıkardığı on bir yani galip geldiğimiz son 3-4 maçın on biri,
çok net bir şekilde geçen hafta Kadıköy’de maça yanlış kadroyla başladığını
kabullenişidir! Kafanızda her ne plan olursa olsun Alex Telles’i sol açık, Umut
Bulut’u da sağ açık oynatamazsınız çünkü! Hamza hoca bunu yaptı ancak 1 hafta
sonra yaptığının yanlış olduğunu kabullenmek zorunda kaldı.
Maçın başlamasıyla
birlikte devrenin sonuna kadar topun ve oyunun hakimiyeti genel olarak
bizdeydi. Oyuncularımız ellerinden geldiğince topu rakibe vermemeye ve kendi
ayaklarında tutmaya çalıştılar. Ağırlıklı olarak kanatları kullanarak rakip
kalede pozisyonlar bulmaya uğraştık ancak bunda çok başarılı olamadık.
Başakşehir savunması yanlardan gelen ortaları iyi karşıladı çünkü. Tek bir
pozisyonda bu başarıyı gösteremediler, onda da golümüz geldi. Dakikalar 43’ü
gösterirken Sabri’nin sağdan gönderdiği ortaya Selçuk’un vurduğu müthiş vole
takımımızı 1-0 öne geçirdi.
Hamza Hoca
döneminde genellikle karşılaşmaların ilk 10-15 dakikasında golü bularak
rahatlayan takımımız bu kez biraz daha geç erişti üstünlük sayısına. Ancak yine
de devreyi önde geçmemiz ikinci 45 dakika adına moral oldu bize.
Sabri muhtemelen
sakatlanmış olacak, ikinci yarı başlarken sahaya çıkamadı ve yerini Tarık’a
bıraktı.
Sabri’siz
Galatasaray bu devreye de iyi başladı. Yine oyunun hakimiyetini ele aldık ve
ilk yarıda erken bulamadığımız golü bu kez geciktirmedik. 49.dakikada sol
kanattan gelişen atağımızda Yasin çizgiye doğru indi ve topu kale sahasına
çıkardı. Kaleci Volkan Babacan’ın müdahale edemediği meşin yuvarlığı bomboş
durumdaki Umut Bulut filelere gönderdi.
Başlarda zor geçecek
gibi görünen karşılaşma, ilk devrenin sonunda, ikinci devrenin de başında gelen
2 golle bir anda koptu gibi oldu. Hatta muhtemelen farkı arttırız diye
düşündüm. Tabi biraz sonra Hamza Hoca’nın yapacaklarından bi haberdim o
sıralar…
Son yarım saate
girdiğimiz bölümde, sahanın iyilerinden ve henüz 10 saniye önce az daha gol
olacak şutunu kaleci Volkan’ın güçlükle kornere çeldiği Yasin’i, tel tel
dökülen Bruma ve son dönemlerde olduğu gibi bu akşamda takımına 5 kuruşluk
katkısı olmayan Sneijder dururken oyundan almak, Hamza Hoca’nın hangi
mantığının, hangi düşüncesinin eseriydi inanın çok merak ettim!
Haftalardır
kazanırken bile hemen her maçın ardından ‘’Hamza Hoca’nın oyuncu değişiklikleri
bu akşam da yanlıştı’’ cümlesini sarf ettiğimi hatırlıyorum. Yineliyorum, Hamza
Hoca’nın oyun okuma ve oyuna müdahale etme konusunda çok ciddi eksikleri var.
Bugüne kadar hep şans bizimle beraberdi ve bu yanlış müdahalelere rağmen
kazandık. Ancak 2 haftadır rüzgar terse dönmeye başladı!
Yasin’in oyundan
çıkışı ve Dzemaili’nin girişi, bir anda sahadaki tabloyu 180 derece terse
döndürdü. 65 dakika boyunca rakibinin baskısını ve hakimiyetini kabul etmek
zorunda kalan Başakşehir takımı esaretten kurtularak oyunsal üstünlüğü ele
geçirdi ve kalemize yüklenmeye başladı.
Yaptığı anlamsız
değişiklikle takımın tüm dengesini alt üst eden Hamza Hoca, bu hatası yetmezmiş
gibi Başakşehir’in yüklenmeye başlamasını da göremedi ve 3. değişiklik hakkını kullanma
gereği duymadı! Buna karşılık Abdullah Avcı’nın Mehmet Batdal hamlesi takımına
golü getirdi!
Skorun 2-1’e gelmesi
bile Hamza Hoca’nın takımını sahadan 9 kişi bırakan Bruma yeteneksiziyle
Sneijder vurdumduymazından vazgeçmesi için yeterli olmadı! Ne de olsa
Hamzaoğlu’da Fatih Terim’in öğrencisiydi ve ondaki ‘’takıntı’’ hastalığı
kendisinde de olmalıydı!
Dakikalar 85’i
gösterirken ne tesadüftür ki, Abdullah Avcı’nın yine oyuna sonradan soktuğu bir
başka isim Enver Cenk Şahin takımına beraberlik sayısını getirdi! Tabi bu gol
hepimizde tam analımyla şok etkisi yarattı!
‘’Kazandık’’
dediğimiz maçın 2-2’ye gelmesi seyirciyi de isyan ettirdi. Haftalardır düzenli
olarak şans bulduğu halde kendini geliştirmek bir yana her geçen gün biraz daha
gerileyen Bruma, bugün de sahada yokları oynayınca bir dönem Selçuk ve Burak’ın yaşadığı gibi seyircinin hedefi haline geldi ve topu her ayağına aldığında yuhalanmaya
başladı. Peki burada kabahat kimin? Bruma’nın mı? Bence kesinlikle değil. Bu
durumun sorumlusu da Hamza Hamzaoğlu’dur! Yasin’i çıkaracağına Bruma’yı
çıkarsaydı şayet hem Bruma sahayı her şeye rağmen alkışlarla terkeder ve
taraftar protestosuna maruz kalmazdı, hem de kalıbımı basarım ki bu maç 2-2’ye
falan gelmezdi! Bravo sana be Hamza Hoca!
Bundan sonra Türk
Telekom Arena’da oynayacağımız karşılaşmalarda, işlerin yolunda gitmemeye
başladığı anlarda, seyircinin ortak tepki noktası Bruma olacak. Ölmez sağ kalırsak
hep birlikte göreceğiz bunu…
2-2’den sonra bile
kenardaki tek hücumcu Pandev’i oyuna almaya yeltenmeyen Hamza Hoca beraberliğe
razıydı demek ki! Yazık günah…
Bugün fazlasıyla hak
ettiğimiz ve kazandığımız bir karşılaşmayı, Hamza Hamzaoğlu’nun haftalardır
süregelen anlamsız değişikliklerinden birisi neticesinde 2 puan bırakarak
noktalamış olduk. En başta da söylemiş olduğum gibi şampiyonluk yolunda son
viraja girdiğimiz ve her puanın altın değerinde olduğu şu haftalarda 2 maçta 5
puan kaybetmemiz, hele hele bu akşam kendi sahamızda berabere kalmamız,
şampiyonluğu Fenerbahçe’ye altın tepsiyle sunmaktan başka bir şey değildir. Pek
zannetmiyorum ama umarım Hamza Hoca bu akşam yaptığı hatanın takımına ne denli
pahalıya patladığının farkına varmıştır ve bundan önemli dersler çıkarır...
Artık geride 10 maç kaldı ve Galatasaray 4.yılızı gerçekten istiyorsa 10’da 10 yapıp 30 puan almak zorunda. Şu saatten sonra şampiyonluk için 29 bile yetmeyecektir çünkü!
Artık geride 10 maç kaldı ve Galatasaray 4.yılızı gerçekten istiyorsa 10’da 10 yapıp 30 puan almak zorunda. Şu saatten sonra şampiyonluk için 29 bile yetmeyecektir çünkü!
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR