18 Eylül 2016 Pazar

Golcünün ''KRAL''ı Diyeceksiniz!

  Daha ilk hafta yazmıştım ‘’Bu sezon striker derdi yok’’ diye. O zaman bana ‘’Eren’i çok abartmıyor musun?’’ diyenler, dün akşamdan sonra bazı şeyleri tekrar düşünmeye başlamışlardır herhalde. Zaman içerisinde Eren hepsini teker teker utandıracak!
  Nihayet taraftarımızla buluşmamız, yeni oyuncularımızın Türk Telekom Arena atmosferini görebilme şerefine erişmeleri Rizespor karşılaşmasına nasip oldu.
  Karşılaşma başlarken Doğu Tribünü’nde açılan ‘’Riekerink Bey diyeceksiniz!’’ pankartı, hem yönetime hem de basına verilen bir mesajdı aslında. Geldiği günden bu yana Riekerink’i çok seven taraftar, kendisine ‘’Arkandayız’’diyordu.
  Dolu tribünler önünde oynayınca ister istemez oyuna oldukça iştahlı, arzulu ve tempolu başlıyorsunuz. Seyircisinin muhteşem desteğini ardına alan takımımız golü erken bulacağını belli etti zaten.
  Dakikalar 6’yı gösterirken Sneijder’in soldan kullandığı köşe vuruşunda, ceza sahası içine kısa pas yapıp yeniden topla buluşmasında, arka direğe doğru kestiği ortaya  çaprazdan Eren Derdiyok’un yaptığı mükemmel rövaşata, Galatasaray Tarihi’nde efsaneler arasına adını yazdıracak bir gol olarak Rizespor ağlarına gitti! Bu muhteşem gol zaten coşkulu olan tribünleri neredeyse sahanın içine indiriyordu.
  Golü erken bularak morallenen takımımız, sahadaki bütün kontrolü ele aldı. Rizespor’a adeta top göstermedik. Ancak tek eksiğimiz geride kalan 3 karşılaşmada olduğu gibi sahadaki oyunsal üstünlüğümüzü pozisyonlara dökme konusunda yetersiz kalışımızdı.
  İlk yarı 1-0’la geçilirken geçen hafta devre arasında 2 değişiklik birden yapıp karşılaşma sonunda çok eleştirilen Riekerink, bu kez takıma dokunmadı. Etkisiz kalan Yasin’e en azından bir süre daha şans tanıma niyetindeydi bu sefer.
  İkinci devre de ağırlıklı olarak Galatasaray’ın kontrolünde oynandı. Rizespor’a neredeyse hiç pozisyon vermedik. Biz ise rakip kalede ilk yarıya oranla daha üretkendik. En azından son bölümde yakaladığımız 2-3 net fırsat vardı.
  88.dakikaya geldiğimizde Eren Derdiyok bir kez daha sahneye çıkarak işi bitiren isim oldu. Yine sağ taraftan kazanılan bir köşe vuruşunun devamında, Sneijder’in 6 pasa doğru kestiği ortaya, bir kule gibi yükselerek Chedjou’nun üzerinden kafayı vuran Eren, takımının ve kendisinin 2.golünü kaydetmiş oldu.
  Golden yalnızca 1 dakika sonra arka arkaya çalımlarla sol çaprazdan ceza sahasına giren Bruma’nın rakip savunma tarafından düşürülüşüne penaltı çalan Tolga Özkalfa, ilk yarıda yine Bruma’ya, ikinci yarıda ise Yasin’e yapılan, bu pozisyondan çok daha net iki penaltıyı atladıktan sonra lehimize penaltı vererek bizleri oldukça şaşırttı!
  Son haftaların en çok eleştirilen ismi Selçuk, morallenmek adına topun başına gelirken, üzerindeki baskı belki de yaptığı en iyi işlerden biri olan penaltı vuruşunu kaçırmasına neden oldu. 2 sezon sonra penaltı kaçıran Selçuk topu direğe nişanladı.
  90+4’te gelen bitiş düdüğü ‘’3 puan Galatasaray’ın’’ diyordu. Bu maçın ardından söylenebilecekler; bir kere Galatasaray’ın Burak Yılmaz’ın son 1.5 sezonundaki formsuzluğunu da hesaba katarsak, uzun bir aradan sonra gerçek bir golcüye kavuştuğu. Hem de hava hakimiyeti olan bir golcüye! Bunun dışında Riekerink topu sürekli ayağında tutma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir takım yarattı. Fakat en önemli eksiğimiz yukarıda da belirtmiş olduğum gibi, top devamlı bizde kalırken bunu pozisyonlara çevirme konusunda sıkıntılar yaşamamız. Zaman içerisinde bu yönümüzü de geliştirmemiz gerekiyor. Ki bana göre bunun en büyük nedeni, Tolga Ciğerci ve Selçuk’un dikine oynamak yerine sürekli olarak yana ve geriye oynama alışkanlıkları. Evet Tolga orta alana güç ve dinamizm kattı. Ancak oyunun ofansif tarafında eksikleri var. O eksikleri Selçuk kapayabilir, fakat o da ne yazık ki eski Selçuk değil… Bu noktada Josue’ye daha fazla süre tanınabilir diye düşünüyorum.
  Bir diğer önemli husus ise Bruma’nın oynadığı kanat sürekli olarak işlerken, diğer kanadın aynı oranda etkili olamaması. Riekerink’in Yasin’de bu kadar ısrarcı olurken geçtiğimiz sezonun son bölümünde yıldızlaşan Sinan’ı görmezden gelmesi kabul edilemez. Bana sorarsanız, sol kanatta Bruma’nın oynayacağını düşünürsek sağ kanadın bankosu Podolski, plasesi ise Sinan’dır. Bu ikisinin olmadığı durumda Yasin’dir formayı giyecek olan. Dolayısıyla Podolski hazır olana kadar Riekerink’in Sinan’a daha fazla şans tanıması lazım.
  Sonuç olarak, 4 maçta 10 puana ulaşan takımımız gelecek hafta Vodafone Arena’da Beşiktaş karşısında zorlu bir sınav verecek. Umarım işler bizim için yolunda gider ve oradan da en azından mağlup olmadan döneriz…

                                                                          e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR