Daha ilk hafta yazmıştım ‘’Bu sezon striker derdi yok’’
diye. O zaman bana ‘’Eren’i çok abartmıyor musun?’’ diyenler, dün akşamdan
sonra bazı şeyleri tekrar düşünmeye başlamışlardır herhalde. Zaman içerisinde
Eren hepsini teker teker utandıracak!
Nihayet
taraftarımızla buluşmamız, yeni oyuncularımızın Türk Telekom Arena atmosferini
görebilme şerefine erişmeleri Rizespor karşılaşmasına nasip oldu.
Karşılaşma başlarken
Doğu Tribünü’nde açılan ‘’Riekerink Bey diyeceksiniz!’’ pankartı, hem yönetime
hem de basına verilen bir mesajdı aslında. Geldiği günden bu yana Riekerink’i
çok seven taraftar, kendisine ‘’Arkandayız’’diyordu.
Dolu tribünler
önünde oynayınca ister istemez oyuna oldukça iştahlı, arzulu ve tempolu
başlıyorsunuz. Seyircisinin muhteşem desteğini ardına alan takımımız golü erken
bulacağını belli etti zaten.
Dakikalar 6’yı
gösterirken Sneijder’in soldan kullandığı köşe vuruşunda, ceza sahası içine kısa
pas yapıp yeniden topla buluşmasında, arka direğe doğru kestiği ortaya çaprazdan Eren Derdiyok’un yaptığı mükemmel
rövaşata, Galatasaray Tarihi’nde efsaneler arasına adını yazdıracak bir gol
olarak Rizespor ağlarına gitti! Bu muhteşem gol zaten coşkulu olan tribünleri
neredeyse sahanın içine indiriyordu.
Golü erken bularak
morallenen takımımız, sahadaki bütün kontrolü ele aldı. Rizespor’a adeta top
göstermedik. Ancak tek eksiğimiz geride kalan 3 karşılaşmada olduğu gibi
sahadaki oyunsal üstünlüğümüzü pozisyonlara dökme konusunda yetersiz
kalışımızdı.
İlk yarı 1-0’la
geçilirken geçen hafta devre arasında 2 değişiklik birden yapıp karşılaşma
sonunda çok eleştirilen Riekerink, bu kez takıma dokunmadı. Etkisiz kalan Yasin’e
en azından bir süre daha şans tanıma niyetindeydi bu sefer.
İkinci devre de ağırlıklı
olarak Galatasaray’ın kontrolünde oynandı. Rizespor’a neredeyse hiç pozisyon
vermedik. Biz ise rakip kalede ilk yarıya oranla daha üretkendik. En azından
son bölümde yakaladığımız 2-3 net fırsat vardı.
88.dakikaya
geldiğimizde Eren Derdiyok bir kez daha sahneye çıkarak işi bitiren isim oldu.
Yine sağ taraftan kazanılan bir köşe vuruşunun devamında, Sneijder’in 6 pasa
doğru kestiği ortaya, bir kule gibi yükselerek Chedjou’nun üzerinden kafayı vuran
Eren, takımının ve kendisinin 2.golünü kaydetmiş oldu.
Golden yalnızca 1
dakika sonra arka arkaya çalımlarla sol çaprazdan ceza sahasına giren Bruma’nın
rakip savunma tarafından düşürülüşüne penaltı çalan Tolga Özkalfa, ilk yarıda
yine Bruma’ya, ikinci yarıda ise Yasin’e yapılan, bu pozisyondan çok daha net iki
penaltıyı atladıktan sonra lehimize penaltı vererek bizleri oldukça şaşırttı!
Son haftaların en
çok eleştirilen ismi Selçuk, morallenmek adına topun başına gelirken,
üzerindeki baskı belki de yaptığı en iyi işlerden biri olan penaltı vuruşunu
kaçırmasına neden oldu. 2 sezon sonra penaltı kaçıran Selçuk topu direğe
nişanladı.
90+4’te gelen bitiş
düdüğü ‘’3 puan Galatasaray’ın’’ diyordu. Bu maçın ardından söylenebilecekler;
bir kere Galatasaray’ın Burak Yılmaz’ın son 1.5 sezonundaki formsuzluğunu da
hesaba katarsak, uzun bir aradan sonra gerçek bir golcüye kavuştuğu. Hem de hava
hakimiyeti olan bir golcüye! Bunun dışında Riekerink topu sürekli ayağında
tutma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir takım yarattı. Fakat en önemli
eksiğimiz yukarıda da belirtmiş olduğum gibi, top devamlı bizde kalırken bunu
pozisyonlara çevirme konusunda sıkıntılar yaşamamız. Zaman içerisinde bu
yönümüzü de geliştirmemiz gerekiyor. Ki bana göre bunun en büyük nedeni, Tolga
Ciğerci ve Selçuk’un dikine oynamak yerine sürekli olarak yana ve geriye oynama
alışkanlıkları. Evet Tolga orta alana güç ve dinamizm kattı. Ancak oyunun
ofansif tarafında eksikleri var. O eksikleri Selçuk kapayabilir, fakat o da ne
yazık ki eski Selçuk değil… Bu noktada Josue’ye daha fazla süre tanınabilir
diye düşünüyorum.
Bir diğer önemli
husus ise Bruma’nın oynadığı kanat sürekli olarak işlerken, diğer kanadın aynı
oranda etkili olamaması. Riekerink’in Yasin’de bu kadar ısrarcı olurken
geçtiğimiz sezonun son bölümünde yıldızlaşan Sinan’ı görmezden gelmesi kabul
edilemez. Bana sorarsanız, sol kanatta Bruma’nın oynayacağını düşünürsek sağ
kanadın bankosu Podolski, plasesi ise Sinan’dır. Bu ikisinin olmadığı durumda
Yasin’dir formayı giyecek olan. Dolayısıyla Podolski hazır olana kadar
Riekerink’in Sinan’a daha fazla şans tanıması lazım.
Sonuç olarak, 4
maçta 10 puana ulaşan takımımız gelecek hafta Vodafone Arena’da Beşiktaş
karşısında zorlu bir sınav verecek. Umarım işler bizim için yolunda gider ve oradan
da en azından mağlup olmadan döneriz…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR