4 Nisan 2017 Salı

Cim Bom 4 Köşe

  2 hafta önce oynadığımız Trabzonspor karşılaşmasının ardından ‘’İstifa da bir hizmettir’’ diyerek sayın başkan Dursun Özbek’e seslenmiş, Galatasaray’ın geleceğini kurtarmak adına da kongre üyelerinin Dursun Özbek’i ibra etmemeleri gerektiğinin bir Galatasaraylılık görevi olduğunu dile getirmiştim. Ancak ne yazık ki, sözde Galatasaray’ı çok seven kongre üyelerimiz benim gibi ya da sokaktaki taraftar gibi düşünmüyorlarmış demek ki… Her ne kadar Dursun Özbek aleyhine çok ağır eleştirilerde bulunmuş olsalar da neticede kendisini ibra ettiler ve en iyi ihtimalle 1 yıl daha başkanlık koltuğunda oturtmuş oldular… Ne diyelim, hakkımızda hayırlısı olur inşallah…
  İdari konuları bir kenara bırakıp sportif duruma gelecek olursak, Başakşehir’in Akhisar’a mağlup olduğu haftada gelecek hafta da rakip olacağımızı hesaba katarsak, Şampiyonlar Ligi’ne katılma yolunda Adanaspor karşılaşması çok önemli bir hale gelmişti bizim için.
  Tudor  3-6-1 sisteminin Galatasaray’ın mevcut kadro yapısına pek elverişli olmadığını en sonunda anlamış ve sezon başından beri uygulanması için bas bas bağırdığımız 4-4-2’ye dönmüştü nihayet.
  Cavanda-Semih-Ahmet ve Linnes’ten oluşan müdafaa hattı. Rodrigues-Selçuk-Josue-Yasin şeklindeki orta dörtlü. En uçta da Eren ve Podolski. Tabi burada merak ettiğimiz tek tercih Sneijder’in neden yedek kulübesinde oturduğuydu. Eğer kendisini dinlendirmek ya da riske etmemek için böyle bir karar aldıysa Tudor, buna itirazımız olmaz. Ancak Josue’yi sağlam bir Sneijder’e tercih ettiyse şayet o zaman Tudor’la Sneijder arasında problem var demektir ki bu hiç istemeyeceğimiz bir durum…
  Karşılaşmaya oldukça istekli ve arzulu başladık. 1.dakikadan itibaren rakip üzerinde kurduğumuz baskıyı 90 dakikanın tamamına yaydık. Net olarak son 3-4 haftanın en iyi Galatasaray’ı vardı sahada. Tabi bunda Adanaspor’un kapasite olarak yetersizliğinin de rolü büyüktü.
  Her anı bizim kontrolümüz altında oynanan oyunda ilk golümüz 25’te Podolski’yle geldi. Sol taraftan arka direğe doğru Selçuk’un yaptığı mükemmel ortaya aynı güzellikte kafayı vuran Podolski, kaleci Itandje’nin son müdahalesine rağmen topu ağlarla buluşturmayı başardı.
  Sahada zaten yokları oynayan Adanaspor yediği golle birlikte hepten teslim oldu. Tamamen Galatasaray hegemonyası altında geçen bir karşılaşma oynanmaya başladı.
  İkinci devrenin henüz ilk dakikasında Garry Rodrigues aradaki farkı ikiye çıkardı. Eren’in pasıyla topla buluşan Rodrigues ceza sahasına girer girmez mükemmel bir şut çıkartarak skoru 2-0 yaptı.
  56 ve 59.dakikalarda 2 penaltı kazandık. Atışların her ikisini de kullanan Selçuk durumu bir anda 4-0’a getirdi ve maçı bizim adımıza bitirmiş oldu.
  59 dakikada 4 farka ulaşan takımımız, son yarım saati sadece süreyi eritmek için oynadı. Tudor’da Selçuk, Semih ve Yasin’ i kenara alarak bir nevi gelecek haftaya saklamış oldu.
 90.dakikada gelen Yaşar Kemal Uğurlu’nun bitiş düdüğü, Galatasaray’ın gelecek hafta Başakşehir karşısına çok daha motive gideceğini vurguluyordu. Karşılaşma oldukça önemli bir hal almış oldu çünkü.
  Milli ara öncesinde kaybedilen Trabzonspor karşılaşmasının ardından, 4 gollü bir galibiyetle lige dönmek özellikle moral olarak oldukça önemliydi. Ancak daha önemlisi Galatasaray’ın 26 hafta sonunda belki de ideal dizilişini bulmuş olmasıydı. Bunun dışında, Linnes, Josue, Selçuk ve Ahmet Çalık’ın yükselen form grafikleri, Cavanda ve Rodrigues’in de yavaş yavaş takıma girmeye başlamaları bizim adımıza güzel gelişmeler. Umarım bu moral motivasyonu gelecek hafta Başakşehir karşısında da sahaya yansıtırız da Devler Ligi’ne katılma umutlarımızı son 7-8 hafta da iyiden iyiye filizlendirmiş oluruz…

                                                                                       e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR