2 hafta önce
oynadığımız Trabzonspor karşılaşmasının ardından ‘’İstifa da bir hizmettir’’
diyerek sayın başkan Dursun Özbek’e seslenmiş, Galatasaray’ın geleceğini
kurtarmak adına da kongre üyelerinin Dursun Özbek’i ibra etmemeleri
gerektiğinin bir Galatasaraylılık görevi olduğunu dile getirmiştim. Ancak ne
yazık ki, sözde Galatasaray’ı çok seven kongre üyelerimiz benim gibi ya da
sokaktaki taraftar gibi düşünmüyorlarmış demek ki… Her ne kadar Dursun Özbek
aleyhine çok ağır eleştirilerde bulunmuş olsalar da neticede kendisini ibra
ettiler ve en iyi ihtimalle 1 yıl daha başkanlık koltuğunda oturtmuş oldular…
Ne diyelim, hakkımızda hayırlısı olur inşallah…
İdari konuları bir
kenara bırakıp sportif duruma gelecek olursak, Başakşehir’in Akhisar’a mağlup
olduğu haftada gelecek hafta da rakip olacağımızı hesaba katarsak, Şampiyonlar
Ligi’ne katılma yolunda Adanaspor karşılaşması çok önemli bir hale gelmişti
bizim için.
Tudor 3-6-1 sisteminin Galatasaray’ın mevcut kadro
yapısına pek elverişli olmadığını en sonunda anlamış ve sezon başından beri
uygulanması için bas bas bağırdığımız 4-4-2’ye dönmüştü nihayet.
Cavanda-Semih-Ahmet
ve Linnes’ten oluşan müdafaa hattı. Rodrigues-Selçuk-Josue-Yasin şeklindeki orta
dörtlü. En uçta da Eren ve Podolski. Tabi burada merak ettiğimiz tek tercih
Sneijder’in neden yedek kulübesinde oturduğuydu. Eğer kendisini dinlendirmek ya
da riske etmemek için böyle bir karar aldıysa Tudor, buna itirazımız olmaz.
Ancak Josue’yi sağlam bir Sneijder’e tercih ettiyse şayet o zaman Tudor’la
Sneijder arasında problem var demektir ki bu hiç istemeyeceğimiz bir durum…
Karşılaşmaya oldukça
istekli ve arzulu başladık. 1.dakikadan itibaren rakip üzerinde kurduğumuz
baskıyı 90 dakikanın tamamına yaydık. Net olarak son 3-4 haftanın en iyi
Galatasaray’ı vardı sahada. Tabi bunda Adanaspor’un kapasite olarak yetersizliğinin
de rolü büyüktü.
Her anı bizim
kontrolümüz altında oynanan oyunda ilk golümüz 25’te Podolski’yle geldi. Sol
taraftan arka direğe doğru Selçuk’un yaptığı mükemmel ortaya aynı güzellikte
kafayı vuran Podolski, kaleci Itandje’nin son müdahalesine rağmen topu ağlarla
buluşturmayı başardı.
Sahada zaten yokları
oynayan Adanaspor yediği golle birlikte hepten teslim oldu. Tamamen Galatasaray
hegemonyası altında geçen bir karşılaşma oynanmaya başladı.
İkinci devrenin
henüz ilk dakikasında Garry Rodrigues aradaki farkı ikiye çıkardı. Eren’in
pasıyla topla buluşan Rodrigues ceza sahasına girer girmez mükemmel bir şut
çıkartarak skoru 2-0 yaptı.
56 ve 59.dakikalarda
2 penaltı kazandık. Atışların her ikisini de kullanan Selçuk durumu bir anda
4-0’a getirdi ve maçı bizim adımıza bitirmiş oldu.
59 dakikada 4 farka
ulaşan takımımız, son yarım saati sadece süreyi eritmek için oynadı. Tudor’da
Selçuk, Semih ve Yasin’ i kenara alarak bir nevi gelecek haftaya saklamış oldu.
90.dakikada gelen
Yaşar Kemal Uğurlu’nun bitiş düdüğü, Galatasaray’ın gelecek hafta Başakşehir
karşısına çok daha motive gideceğini vurguluyordu. Karşılaşma oldukça önemli
bir hal almış oldu çünkü.
Milli ara öncesinde
kaybedilen Trabzonspor karşılaşmasının ardından, 4 gollü bir galibiyetle lige
dönmek özellikle moral olarak oldukça önemliydi. Ancak daha önemlisi
Galatasaray’ın 26 hafta sonunda belki de ideal dizilişini bulmuş olmasıydı.
Bunun dışında, Linnes, Josue, Selçuk ve Ahmet Çalık’ın yükselen form
grafikleri, Cavanda ve Rodrigues’in de yavaş yavaş takıma girmeye başlamaları
bizim adımıza güzel gelişmeler. Umarım bu moral motivasyonu gelecek hafta
Başakşehir karşısında da sahaya yansıtırız da Devler Ligi’ne katılma
umutlarımızı son 7-8 hafta da iyiden iyiye filizlendirmiş oluruz…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR