22 Mart 2017 Çarşamba

İSTİFA DA BİR HİZMETTİR!

  Trabzonspor maçından sonra yaşadığım ufak bir rahatsızlık nedeniyle yazımı yazmakta geciktim biraz. Bir bakıma da iyi oldu sanki. Karşılaşmanın ardından sıcağı sıcağına kaleme alsam bazı şeyleri üslubum biraz sert olabilirdi. Bir hayli sinirlendim çünkü o akşam. Neden mi?
  Dünya üzerinde esamesi okunmayan 3-5-2  ya da 3-4-3 şeklindeki temeli 3’lü defans üzerine kurulu dizilişleri, Galatasaray gibi kadro yapısı buna hiç müsait olmayan bir takımda haftalardır ısrarla uygulamaya çalışmak neyin inadı Allah aşkına?
  Daha önce Mancini ve Prandelli’nin de oynatmaya çalışıp sonunda kendi başlarını yedikleri bu 3’lü defans olayını başarılı bir şekilde ortaya koyabilmek için elinizde son derece kaliteli 3 tane sağlam stoper  (sağlam kısmını özellikle vurguluyorum, çünkü bizim stoperlerimizin hepsi yarım) ve bundan daha da önemlisi sağ ve sol çizgide sürekli olarak 70-80 metre gidip gelebilecek 2 tane dinamizm dolu kanat oyuncusu olması gerekir. Aklıma gelen isimler Dani Alves, Roberto Carlos, Javier Zanetti mesela. Peki Galatasaray’a bakıyoruz, eldeki stoperlerin hemen hepsi müzmin sakat. Arka arkaya 5 maç oynayabilen yok aralarında. Kanatlara gelirsek, ne Carole böyle bir oyuncu, ne Linnes, ne Sabri, ne Bruma, ne Rodrigues, ne de Yasin. Bu durumda siz 3-5-2’yi hangi mantıkla oynamaya kalkarsınız?
  Stoperlerin kalitesini ya da sağlamlığını da bir kenara bıraktım, elde sahaya çıkarabileceğin 3 tane stoperin yok, sen kalkıyorsun haftalardır doğru düzgün 18’e bile giremeyen Cavanda’yla, 2 sezondur ‘’Galatasaray’da ne işi var?’’ diye sürekli olarak sorguladığımız Carole’dan stoper yaratmaya kalkıyorsun! Sırf anlamsız 3-5-2 sevdandan vazgeçmemek için! Senin amacın ne Igor Tudor? Galatasaray’ı denemeye yanılma tahtan olarak mı görüyorsun?
  Daha kadrolar açıklanır açıklanmaz etrafımdakilere ‘’Galatasaray bu defans yapısıyla bugün en az 2 gol yer. Dolayısıyla da maçı kazanabilmesi için 3 ve üzeri gol atması gerekiyor. Bu da pek olası değil.’’ şeklinde bir fikir beyan ettim. Yani bunu ben bile aleni olarak görebiliyorken, Galatasaray’ı çalıştırması için kendisine milyonlar ödenen Tudor nasıl göremez, gerçekten benim aklım almıyor!
  Nitekim karşılaşmanın henüz 10.dakikasında bu dizilişle Galatasaray’ın maçı kazanma ihtimalinin olmadığı apaçık ortaya çıktı. Bunu stattaki, televizyon başındaki bütün Galatasaraylılar gördü, ne hikmetse bir tek Tudor göremedi!
  Haftalardır takıma giremeyen Cavanda, hem de hiç alışık olmadığı stoperde oynadığı halde takımın en iyisi olarak göze çarpıyorsa şayet, siz düşünün o takımın halini…
  Duran top zaafiyetimizin yine gün yüzüne çıktığı bu karşılaşmada, Trabzonspor N’Doye ile öne geçti. Ama ne fark eder ki. Bu Trabzonspor, bu Galatasaray’ı her türlü yenerdi zaten!
  Devre 1-0’la geçildi. Kendi adıma en az 2 oyuncu değişikliği beklerken bir baktım ki Tudor takımından çok memnun ve ikinci devreye de aynı on birle başlıyor... O an Galatasaray’ın mağlubiyeti kesinleşmişti artık!
  Trabzonspor’un 2.golü de çok gecikmedi zaten. Son haftaların yıldızı Yusuf Yazıcı mükemmel bir plaseyle aradaki farkı 2’ye çıkardı.
  2-0’dan sonra Trabzonspor’un Uğur Demirok’un gördüğü kırmızı kartla on kişi kalması, Galatasaray’ı ofansif anlamda biraz daha etkin hale getirse de, ceza sahası içerisinde bir son vuruş ustasının eksikliği bir kez daha ortaya çıktı! Ne diyelim, 3 sezondur doğru düzgün bir golcü transfer etmeyen yönetimler utansın!
  Sinan Gümüş’ün son 10 dakikaya girilirken kaçırdığı %100’lük gol bir kırılma noktası olabilirdi belki. Onu atsa, 1 kişi eksik oynayan rakibe karşı golün vereceği moralle birlikte skor eşitliği yakalayabilirdik ama olmadı ne yazık ki…
  90.dakikada gelen bitiş düdüğüyle birlikte, Galatasaray bu sezon Trabzonspor’a 6 puan vermiş oldu! Tabi bu mağlubiyetin en büyük sorumlusu Igor Tudor’dur! Böylesine saçma, böylesine anlamsız, böylesine mantıksız bir on bir bunca yıllık futbol izleyicisi olarak ilk kez karşılaştığım bir şeydi çünkü! Merak ettiğim tek şey, acaba Tudor bu on biri sahaya sürerken maçı kazanabileceğine kendisi inandı mı? Ben hiç zannetmiyorum…
  Son sözlerim sözde başkan Dursun Özbek ve onun saz arkadaşlarına! Göreve başladığınız günden beri Galatasaray’ı küçültmek ve rezil etmekten başka bir şey yapmadınız! 112 yıllık tarihi boyunca yaşamadığı onca rezilliği ve skandalı, Dursun Özbek’in 2 yıllık başkanlığı zarfında yaşadı bu kulüp. Amacınız nedir, neye ve kimlere hizmet ediyorsunuz bilmiyorum. Galatasaraylı olduğunuza dair bile ciddi anlamda şüphelerimiz var artık. Çünkü gerçek bir Galatasaraylı özellikle uğraşsa bile 2 yılda kulübüne bu denli zarar veremez!  Senin başkan olduğun her saniye, senin yönetim kurulunun göreve devam ettiği her an, Galatasaray’ı uçurumun eşiğine bir adım daha yaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz Sayın Dursun Özbek! Biraz olsun onur ve gurur sahibiysen, bu Cumartesi günü çıkarsın Mali Genel Kurul’da ve ‘’Ben bu işi ne yazık ki beceremedim sevgili Galatasaraylılar, hepinizden özür diliyorum’’ diyerek seçim kararı alırsın. Bizlerin de en azından bir kez olsun takdirini kazanmış olursun. Ancak böyle bir hareketi yapamayacağından adım gibi emin olduğum için, Galatasaray Spor Kulübü kongre üyelerine seslenmek istiyorum: Ey sevgili Galatasaraylılar, kulübünüzü biraz olsun seviyorsanız ve bundan sonrası için aydınlık günler görmek istiyorsanız, Dursun Özbek’i mali genel kurulda ibra etmeyerek, seçime gitmeye mecbur kılarsınız. Bu hareket bir Galatasaraylılık görevi ya da sorumluluğundan da öte, zaruri bir ihtiyaçtır artık!
  Evet Sayın Dursun Özbek, artık herkes sabrının son damlasına geldi. Daha fazla zorlama ve bir an önce İSTİFA ET! Camianı daha fazla rezil etmeye, bizleri daha fazla utandırmaya hakkın yok senin! Sana son olarak şunu hatırlatmak isterim: Unutma ki, İSTİFA DA BİR HİZMETTİR!!!

                                                                                e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR