16 Mayıs 2011 Pazartesi

Hoşgeldin Ünal Başkan

Hiç şüphesiz ki 14 Mayıs 2011 tarihi Galatasaray Spor Kulübü’nün 106 yıllık geçmişine bir dönüm noktası olarak kazınacaktır. Binbir belirsizlik, çalkantı ve gerginliğin arasında ''yapılır'' – ''yapılamaz'', ''o gün yapılır'' – ''bugün yapılmaz'' kehanetlerinin arasında nihayet dün gerçekleştirilebilen Galatasaray Spor Kulübü başkanlık seçimleri Ünal Aysal’ın ezici üstünlüğü ile sona erdi. Böylece de Galatasaray Spor Kulübü’nün 34. Başkanı Ünal Aysal olmuş oldu. Tabii bu seçimlerin Aysal adına diğer bir olumlu yanı da, almış olduğu 2998 oy ile Adnan Polat’ın her fırsatta övünerek dile getirdiği ''Kulüp tarihinin en yüksek oyla seçilen başkanı'' unvanını tarihe gömmesiydi. Peki bundan sonra Galatasaray’da neler olacak? Doğrusunu söylemek gerekirse herkes çok büyük beklentiler içerisinde. Ee beklentiler büyük olduğuna göre Ünal Başkan’ın işi pek de kolay olmayacak gibi. Çünkü ne Galatasaray taraftarının ne de camianın artık en ufak bir başarısızlığa dahi zerre kadar teammülü kalmadı. Ancak Sayın Aysal’da illaki kendi kafasında bir takım hesap-kitaplar yapmış ve kendisini bekleyen görevin zorluk derecesinin bilinciyle başlanlığa talip olmuştur. Dolayısıyla bu noktada bizlerin yapması gereken tek şey, bu zor dönemde o kutsal göreve talip olduğu için kendisine saygı duymak, güvenmek ve üstün başarılar dilemek olmalıdır.
Seçim konusunu bir kenara bırakıp Gençlerbirliği karşılaşmasına değinecek olursak, bana göre bu galibiyetin altında yatan en önemli neden futbolcuların yeni başkanlarına ''Hoşgeldin'' deme isteğidir. Gerçi elde edilen bir galibiyetin nedenlerini aramak ne denli doğrudur, tartışılır tabi. Neticede galibiyet galibiyettir ve hangi amaçla kazanıldığının pek bir önemi yoktur.
Bülent Ünder Gençlerbirliği karşısına eldeki alternatiflerle kurulabilecek en iyi kadroyla çıktı. Takımda elinden geldiğince mücadele etti. Oyuncular galip gelmek için bu hafta daha bir motiveydiler sanki. Maç boyunca, geriye düştükleri anda da, skoru yakaladıkları anda da hırslarından ve mücadele azimlerinden hiçbir şey kaybetmeden oynamaya devam ettiler. Bunun karşılığını da maçı 3-2 kazanarak almış oldular.
Gençlerbirliği karşısında en beğendiğim 2 ismin Culio ve Kewell olduğunu söyleyebilirim. Culio zaten bu sene yapılan transferlerin şüphesiz en isabetlisi. Gelecek sezonda da takımda tutulması en muhtemel yabancı olarak gözüküyor. Kewell ise geldiği ilk günden bu yana hep aynı Kewell. Zaten sakatlık ve devam sorunları olmasa, Galatasaray forması giydiği 3 sezonda, Alex’in Fenerbahçe’ye verdiklerine yakın seviyede şeyler verirdi şüphesiz takımımıza.
Ligi gelecek hafta Türk Telekom Arena’da oynayacağımız Konya Spor karşılaşmasıyla bitiriyoruz. Ondan sonra büyük bir sabırsızlıkla yeni hocamızı, yeni oyuncularımızı ve yeni sezonu bekleyeceğiz. Adnan Polat yönetiminde geçirdiğimiz kabus gibi 3 sezonun ardından yeniden güzel günlere yelken açabilmek en büyük arzumuz ve temennimiz. Yazımın başında da söylemiş olduğum gibi ben Ünal Başkanımız’a inanıyor ve güveniyorum. Sizlerde inanın ve güvenin. Çünkü zaman birlik ve beraberlik zamanı …