12 Eylül 2011 Pazartesi

Fatih Terim 2 – 0 Galatasaray


4 aylık özlemin ardından dün itibariyle nihayet başlayan Spor-Toto Süper Lig’de bugün Cim Bom Günü’ydü. Çok özlemiştik sarı-kırmızıyı resmi bir maçta izlemeyi. Özellikle geçen sezonki  hüsranın tamamen unutulması için bir an evvel ‘’tabanca’’ gibi bir Galatasaray izlemeye başlamak istiyordu sarı-kırmızıya gönül veren milyonlar.
  Bundan 7 yıl önce Olimpiyat Stadı’nda Galatasaray’ına veda eden Fatih Hoca, bıraktığı yerden başlıyordu herşeye. Dolayısıyla bunca güzel duyguya ve heyecana yakışacak tek şey de takımın alacağı bir galibiyet olurdu. Ama olmadı …
  Bugün açıkçası Fatih Hoca beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattı. Sahaya çıkardığı onbir, uyguladığı oyuncu dizilişi, oyuna yaptığı müdaheleler ve değişiklikler baştan aşağı yanlıştı.
  Dünya’nın neresinde sağ bek olarak transfer edilen bir oyuncunun, sakatlıklardan dolayı bir zorunluluk olmadığı takdirde sol açık pozisyonunda görev aldığı görülmüştür acaba? Üstelik o mevkii için transfer edilen Engin Baytar ve Riera yedek kulübesindeyken! Hadi Riera takıma katılalı bir hafta oldu, hazır değil. Ancak  1 aydan beri takımla beraber idmanlara çıkan Engin Baytar’da mı en azından 60 dakikayı çıkarabilecek durumda değildi? Eboue sahada tel tel dökülürken ısrarla oyundan alınmayışı, hatta ve hatta 90 dakika boyunca o çizgide kullanılışı gerçekten çok anlamsızdı.
  Milan Baros’un değil futbol oynamak, ayakta durmaya bile hali yok gibiydi. Çok ağırlaşmış. Eski seriliğini, çabukluğunu kaybetmiş. Attığı her deperdan sonra nefes nefes kaldı.  Sanki 35’ine merdiven dayamış gibi ... 
  Colin Kazım’da sahanın kötüleri arasındaydı. Hücum anlamında hiçbir katkısı olmadı takıma. Ne bir top götürdü, ne bir adam geçti, ne de güzel bir orta yaptı. Kısacası bir kanat oyuncusunun yapması gereken hiçbir şeyi yapamadı bu akşam. Ancak Fatih Hoca’nın kendisini inatla 90 dakika sahada tutması da pek anlaşılır cinsten değildi!
  Çağlar Birinci diye bir futbolcu alınmış, adam  2 senedir sakat, 2 senedir haybeye para alıyor. 50 metrelik bir depar attı, döndü kenara ‘’Değişin beni’’ dedi. Bu nedir arkadaş ? Galatasaray Spor Kulübü Darülaceze mi ?
  İlk yarıyı 1-0 mağlup bitirmişiz, devre arasında herkes ofansif bir değişiklik olmasını bekliyor, bir bakıyoruz kurtarıcı olarak Yekta Kurtuluş giriyor oyuna. Açıkçası bu değişikliği Fatih Terim gibi bir teknik direktöre hiç ama hiç yakıştıramadım. Benim tanıdığım Fatih Terim’in ikinci devrede en azından 2 santrafora dönmesi gerekirdi ama dünyadaki değişen futbol mantalitesi sanırım Fatih Terim’i de rüzgarına katmış. Baksanıza, Sercan’ı bile oyuna soktuktan sonra sol tarafta kullandı.
  Uzun lafın kısası, bu akşam sahada ilk 20 dakika haricinde maçı kazanmak adına hiçbir şey yapmadık. Ancak yazımın gerek başlığında, gerekse de tamamında belirtmiş olduğum gibi alınan bu mağlubiyetin en büyük sorumlusu hiç tartışmasız Fatih Terim’dir. Umarım bu mağlubiyet hocaya ders olur da, ligin bundan sonraki haftalarında bir daha şapkadan tavşan çıkarmaya kalkışmaz. Futbol temelde çok basit oynanan bir oyun ve bu oyunda fanteziye asla yer yok. Bir maçı kazanmak istiyorsan şayet, eldeki futbolcularını doğru mevkiilere yerleştirirsin ve beklersin. Eğer futbolcuların belli bir kapasiteye sahipse ve oynadığın rakipte senden güç olarak daha zayıfsa, o maçı kazanmak o kadar da zor olmayacaktır zaten. Her zaman söyleriz ‘’Fatih Terim zoru sever.’’ diye ama kolayı zora çevirmek için bu kadar büyük çaba harcamak da gereksiz bence …
                                                                          e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar