19 Eylül 2011 Pazartesi

Önemli Olan Galip Gelmekti



Geçen haftaki İ.B.Bmağlubiyetinin ardından bu haftaki Samsun Spor karşılaşması çok daha önemli bir hal almıştı bizler için. Çünkü bu akşam da keybedilecek 2 ya da 3 puan, belki de birçoklarımızı geçen seneye götürecek, oluşacak demoralize ruh hali de takımı bundan sonrası için oldukça zorlayacaktı. Ama çok şükür ki korkulan olmadı. Gerçi bu akşam da bir ara korkulu rüya görmedik değil ama sonuçta bir şekilde sahadan galibiyetle ayrıldık ya, önemli olan oydu işte.
Fatih Terim geçen hafta yaptığı yanlışların farkına varmış olacak ki, bu akşam daha derli toplu ve hemen herkesin asıl mevkiisinde oynuyor olduğu bir on birle çıktı sahaya. Gecenin sürprizi Servet’in kadroda olmayışıydı. Muhtemelen son dakikada bir sakatlığı çıktı ortaya. Dolayısıyla onun boşluğunu doldurmakta geçen haftanın kötülerinden Gökhan Zan’a kaldı. Ancak umarım Servet’in çok önemli bir şeyi yoktur. Çünkü bu akşam da bir kez daha gördük ki bu Gökhan Zan’la bu işler yürümeyecek…
Az önce de belirtmiş olduğum gibi hemen herkes alışık olduğu mevkiisinde oynadı bugün. Tabii tek bir istisna dışında. Geçen hafta sol açık olarak izlediğimiz Eboue, bu hafta da orta saha oyuncusu olarak çıktı karşımıza. Sanıyorum Fatih Terim Eboue’yi her yerde kullanacak, bir tek esas yeri olan sağ bekte kullanmayacak. Açıkçası Hoca’nın Eboue’yi taa hazırlık maçlarından bu yana neden sağ bek olarak hiç düşünmediğini anlayamadım. Sonuçta bu adam, yıllardır sıkıntı yaşanan sağ bek mevkiine çare olması için transfer edilmedi mi ? Biz yine de ‘’Vardır Hoca’nın bir bildiği’’ diyelim ve maça geçelim:
Galatasaray bugün karşılaşmaya gerçekten çok hırslı ve istekli başladı. Muslera’dan Baros’a kadar herkes, belli ki golün bir an önce gelmesini istiyordu. Bu doğrultuda da santradan itibaren oyunu rakip yarı alana yıkıp gol için yüklenmeye başladı takım. Her geçen dakika biraz daha organize gelişmeye ve daha büyük tehlikeler yaratmaya başlayan ataklar golü getirmese de, devrenin ortalarında Felipe Melo’nun gönderdiği füze skor üstünlüğünü biraz zor da olsa yakalamamızı sağladı. Hazır Melo’nun adı geçmişken kendisiyle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Hiç tartışmasız benim Galatasaray forması ile izlediğim en iyi ön libero. Şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki, Felipe Melo bir ön libero için gereğinden fazla klas ve teknik bir futbolcu. Bu akşam da kendisini 90 dakika boyunca büyük bir keyifle izledim. Her geçen maç biraz daha iyi oluyor sanki. Eğer bu şekilde oynamaya devam ederse, sezon sonunda bonservisini alabilmek için bir hayli çaba sarfetmemiz gerekicek.
Melo’nun golünden sonra 2.yi atmayı bir türlü beceremedik nedense. Dolayısıyla da devreyi %100 rahatlamış olarak bitiremedik. Böyle maçlarda 2.golü bir şekilde bulmak gerekiyor. Çünkü 2.gol gelmediği takdirde hem rakip oyundan kopmuyor, hem de oyuncular üzerinde gereksiz bir baskı ve stres oluşuyor.
İkinci devreye herhalde bu baskı ve stresin verdiği etkiden olsa gerek, biraz tutuk ve kontrollü başladı Galatasaray. Samsun Spor’da bu fırsatı değerlendirerek topa sahip olma rakamlarında dengeyi sağladı. Hatta bir ara orta sahadaki üstünlüğü ele geçirdiler. Bu anlarda da Gökhan Zan’ın yaptığı ‘’amatör’’ nitelikteki hatayı iyi değerlendiren Mustafa Sarp takımına beraberliği getirdi. Yalnız şunu da söylemeden edemiyeceğim; gol sonrasındaki abartılı sevincini ben Mustafa Sarp’a pek yakıştıramadım. Sonuçta daha 1 ay öncesine kadar bu kulübün ekmeğini yiyyen bir futbolcuydu kendisi. Galatasaray sevgisi uğruna sahada formasını parçaladığı günleri bu kadar çabuk unutmamalı bence …
Yenen gol ister istemez herkesin morallerin bozdu. Fatih Terim’i de bir hayli sinirilendirdi. Öyle ki, Hoca arka arkaya değişikliklere başvurdu. 2 haftadır beklentilerin uzağında kalan Baros’u Elmander’le, sakatlanan Eboue’yi Sercan’la, sahada bu hafta da yokları oyayana Kazım’ı da Engin Baytar’la değişti Fatih Hoca.
Yapılan değişiklikler ne mutlu ki takımın oyununa pozitif yansıdı ve ortadan kaybolan hücüm etkinliklerine tekrardan bir hareket geldi. Özellikle Sercan ve Elmander Samsun Spor savunmasını oldukça zorlamaya başladılar. Bunların sonucunda da yine bu ikilinin geliştirdiği atakta, Sercan’ın topuk pasında topla ceza yayı üzerinde buluşan Elmander, yerden sert bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Bizler de derin bir ‘’ohh’’ çekmiş olduk.
Golden yalnızca 2 dakika sonra, Samsun Spor kalecisi Ahmet Şahin’in, Gökhan Zan’ınkinden bile daha ‘’amatörce’’ olan hatası maçı Galatasaray lehine bitiren hareket oldu. Durup dururken Elmander’e yaptığı fiziksel temasla hem takımını 10 kişi bıraktı, hem de penaltı vuruşu kullanarak aradaki farkı 2’ye çıkarmamızı sağladı.
Zora giren maçın seyri 2 dakika içinde değişince, ister istemez tribündeki 35 bin taraftarın da keyfi yerine geldi. Son 15 dakika takımlarının galibiyetine tezahüratlarla eşlik ettiler.
Bu akşam Johan Elmander Galatasaray’a ilk kez katkı sağladı diyebilirim. Oyuna girdikten sonraki performansı alkışlanacak cinstendi. Aldığı her topta 3-4 kişiyi geçerek direk kaleye gitti ama son vuruşlarda biraz şanssızdı. Eğer biraz daha şanslı bir akşamında olsa, çok rahat bir şekilde hat-trick yapabilirdi. Umarım Elmander böyle oynamaya devam eder. Çünkü bu akşama kadar sergilemiş olduğu performans tam bir fiyaskoydu…
Eboue’yi 2 maçtır pek beğenmiyorum ama çok fazla bir şey de söyleyemiyorum. Çünkü adam bir türlü esas yeri olan sağ bekte oynamıyor, oynatılmıyor. Fakat bir gerçek apaçık ortadaki, o da Eboue’den ne sol açık, ne de göbek oyuncusu olmaz. Çünkü Eboue savunma yönü kuvvetli olan, fizik gücü yüksek, sağlam bir futbolcu. Kendisinden isabet yüzdesi yüksek paslar, klas çalımlar, yaratıcı düşüncede hareketler beklemek biraz hayalcilik olur gibi.
Son olarak, bu akşam sarı kırmızılı formayı ilk kez giyen Riera’dan bahsedelim ve noktayı koyalım. İlk maçı için kötü sayılmayacak bir performans sergiledi diyebilirim. Oyunun hep içindeydi. Bazı ataklarda önemli rol üstlendi. En önemlisi de 90 dakika boyunca ayakta kalabildi. Klas bir sol ayağa sahip olduğunu ben zaten biliyordum. Bilmeyenler de bu akşam az çok öğrenmiştir. Tek olumsuz yanı, daha önceki yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi çok fazla süratli olmayışı. Ama yine de Riera bu takıma katkı sağlayabilecek potansiyelde bir oyuncu. İlerleyen haftalarda illaki daha iyi olacaktır.
Evet en başta da belirtmiş olduğum gibi, bu akşam önemli olan bir şekilde kazanabilmekti. Bunu da başardık. Çünkü Galatasaray yeni oluşan bir takım ve şu an bir geçiş dönemi yaşıyor. Bu geçiş dönemini de ne kadar az hasarla atlatırsak ligin sonu için o kadar umutlu olabiliriz diye düşünüyorum.
e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar