18 Mart 2013 Pazartesi

Geri Sayım Başlasın


  Öyleydi böyleydi derken yine geldik mi ligin final haftalarına? Geçen sezonun bu zamanlarını hatırlıyorum da, tüm rakiplerimize uzak ara yapmış bir şekilde zirvenin tek sahibiyken ne yazık ki şampiyonluğumuza kavuşmak için Süper Final saçmalığını beklemek zorundaydık. Neyse ki bu sezon aynı sıkıntıyı tekrar yaşamayacağız…
  Schalke yorgunu aslanlarımız şampiyonluk yolunda çok kritik bir 90 dakikaya çıkıyorlardı bugün. Bu yorgunluğun üstüne, bir gündüz maçında ligin en formda ekiplerinden Kayserispor’a karşı neler yapabileceğimiz hepimiz için büyük bir merak konusuydu doğrusu.
  Schalke maçının özellikle ilk yarısını mükemmel oynayan takımdan yabancı sınırlaması nedeniyle Dany’i kesmek zorunda kalmıştı Fatih Hoca. Onun yerine cezası kaldırılan Gökhan Zan sahadaydı.
  Son haftalarda yükselen form grafiğimiz Kaysersipor karşısında tavan yaptı desem yeridir. Öyle ki karşılaşmaya cidden müthiş başladık. Henüz 3.dakikada Drogba’nın mükemmel pasında Selçuk’un kafayla yaptığı asist sonucu Sneijderle üstünlüğü yakaladık. Gerçekten takım oyunu anlamında çok şık bir goldü buldu.
  Golden sonraki bölümde sahanın mutlak hakimiydi Galatasaray. 15.dakikaya kadar Kayserispor takımı bir kez bile olsun orta sahayı geçemedi.  Rakibi bunalttığımız bu bölümde yine mükemmel pas kombinasyonları sonucu Eboue’nin Burak’a ‘’Al da at’’ diye verdiği topu golcü oyuncumuz zoru başararak 6 pas içinden tribünlere gönderdi!
  Birkaç dakika sonra bu kez Burak Drogba’ya ‘’Al at’’ dedi, Drogba ise Burak’ınkinden de zor bir şey yaptı. Kaleye 1 metre mesafeden fileler yerine Ertuğrul’u nişanladı.
  Ardı ardına girdiğimiz pozisyonlarda 2’yi bulamayınca ister istemez Kayserispor takımı oyuna tutunmaya başladı. Öncelikle kurduğumuz baskıyı yavaş yavaş kırmayı denediler.  Bunu gerçekleştirdikten sonra da bu kez onlar pozisyonlara girmeye başladı.
  Neyse ki Burak Yılmaz Kayseri’de de sahne almaya karar verdi. Sneijder’in uzun pasını Drogba çok klas bir şekilde Burak’a indirdi, Burak’ta tipik bir santrafor vuruşuyla fileleri havalandırdı.
  2-0’dan sonra Bobo’nun anlamsız bir hareket yaparak oyundan atılması Kayserispor takımına öldürücü darbeyi vurdu. Hem 2 farklı üstünlüğü hem de bireysel anlamdaki sayısal fazlalığı elinde bulunduran takımımız tek taraflı bir maç oynamaya başladı artık.
  38’de yine ardı ardına gelen mükemmel tek paslar ve verkaçlar sonucu 3. golü bulduk. Günün yıldızlarından Melo’nun asistiyle penaltı noktası hizasında topla buluşan Burak kendisinin 2, takımının da 3.golünü kaydetmiş oldu.
  Böylesine mükemmel oynadığımız devreyi 3-0’la tamamladık ancak çok daha farklı da bitirebilirdik. 5-0, 6-0 gibi…
  İkinci 45’te ise biraz vites düşürmekle birlikte yine oyunun mutlak hakimiydik. Hatta bu devrede de gole çeviremediğimiz çok net pozisyonlar vardı. Özellikle Drogba’nın kaleci Ertuğrul’dan, Umut’un da Khizanishvili’den topu çalıp golle sonuçlandıramadığı pozisyonlar ‘’Bunlar da kaçar mı?’’ dedirtti hepimize.
  Sneijder’in yerine dahil olan Amrabat’la, Burak’ın yerine giren Umut biraz daha akıllı ve becerikli olabilseler gerçekten son yarım saatte en az 2 gol daha atabilirdik. Ne diyelim, kısmetse ilerleyen haftalara artık...
  89’da Kayserispor’un Biseswar’la bulduğu gol sadece bir teselliden ibaretti onlar için.
  Sonuç olarak, Şampiyonlar Ligi yorgunu takımımız lig şampiyonluğuna giden yolda çok kritik bir engeli kayıpsız geçti. Rakiplerimizden Beşiktaş’ın kaybettiği bu haftada kazanmak ise işin daha önemli kısmıydı. Kalan 8 haftalık süreçte bana sorarsanız ciddi bir fikstür avantajına sahibiz. Çünkü 2 İstanbul dışı, 1 de Kadıköy olmak üzere 3 deplasmanımız kaldı sadece. Hele hele önümüzdeki 2 karşılaşmayı kendi sahamızda oynayacak oluşumuz bu final haftalarında oldukça büyük bir avantaj.  Açıkçası şampiyonluk için bu kadar olumlu etken sarı-kırmızı üzerinde toplanmışken baştan sona lider götürdüğümüz sezonu Fenerbahçe ya da Beşiktaş’a hediye etmek hiç ama hiç hoş olmaz diye düşünüyorum.

                                                              e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR