17 Eylül 2014 Çarşamba

2 Beden Küçük Antrenör!

 Geceyi iki kelimeyle özetleyeyim; yazıktır, günahtır! Evet çok merak ediyorum şimdi, Sinyor Prandelli bu sefer hangi bahanelerin ardına sığınacak. Yabancı kuralı dedin, al sana serbest yabancı. Taraftar desteği dedin, al sana taraftar desteği. 3-4 yeni oyuncu istedim diyordun, al sana yeni oyuncular. Eee başka? Helva var yer misin?
   Karşılaşma boyunca sadece şunu düşündüm; geçen sezon boyunca hemen her hafta ‘’Bu takımın başında Mancini yerine kim olursa olsun bundan kötüsü olmaz.’’ diyen ben gerçekten adama büyük haksızlık etmişim. Gelen gideni aratır derler ya cidden o hesap oldu bizimkisi. Her gelen hoca bir öncekini mumla aratıyor. Allah daha beterinden saklasın…
  Benim bu sezona dair Galatasarayla ilgili hiçbir ümidim yok. Zaten daha Fenerbahçe’yle oynadığımız Süper Kupa finalinin ardından ‘’Bu takım bu sezon ligde ilk 3’ü dahi göremez, toplamda da 30-35 gol atarsa öpün başınıza koyun.’’ demiştim. Şampiyonlar Ligi kuralarından sonra da geçen senekinden daha kolay olduğu aşikar şu grup için, direk ‘’Sonuncu bitiriririz.’’ yorumunu yaptım. Zaten grubun kağıt üstündeki en zayıf halkası Anderlecht’i de kendi sahanda yenemiyorsan  üstüne üstlük oyun anlamında da eziliyorsan söylenebilecek fazla bir şey kalmıyor bence…
   Bana göre Galatasaray’ın sahip olduğu kadro Türkiye Ligi için gayet  yeterlidir, Şampiyonlar Ligi’nde de en azından bu akşamkinden çok daha iyisini yapabilecek kapasitededir. Yeterli olmayan şey ise teknik direktör Prandelli’dir! İtalya'nın Abdullah Avcı’sı  Cesare Prandelli Galatasaray’a 2 beden küçük arkadaşlar! Kimse kusura bakmasın ama bu işin aslı bu!
  Getirdiği teknik direktörün önce bir CV’sine bakar insan. İtalya’da kimleri çalıştırmış Prandelli? İnter’i mi? Yok! Milan’ı mı? Yok! Juventus’u mu? Yok! Adamın çalıştırdığı takımlar ortada işte. Yok efendim Lecce, yok efendim Verona, Venezia vs vs. Hasbel kader Fiorentina’da biraz başarılı olmuş işte, ondan sonra da İtalya Milli Takımı’nın başına geçmiş. Ki o İtalya Milli Takımı’nın halini de gördük 2 ay kadar önce…
  Sinyor her demecinde ‘’Göze hoş gelen futbol oynayacağız, atak oynayacağız, tempolu oynayacağız.’’ deyip durdu sezon başında. Şimdi bakıyorum, Galatasaray rakip kim olursa olsun topa sahip olamıyor. Oyunun hiçbir anında rakip üzerinde baskı kuramıyor.  Gereken anlarda vitesi arttıramıyor. Rakip kaleye gidemiyor.  İleride çoğalamıyor. Gol pozisyonu üretemiyor. Eee hani nerde göze hoş gelen futbol? Hani nerede atak oynayan Galatasaray? Alışmış İtalya’nın orta sıra takımlarını çalıştırmaya, önce 1 puan diye sahaya çıkmaya. Burada da aynısını uyguluyor işte. Bildiğin ‘’Aman abi yemeyelim de konta ataktan falan atarsak 1 tane yatarız üstüne’’ futbolu oynuyor Galatasaray. Yakışır mı peki koskoca Galatasaray’a böyle bir anlayış, böyle bir zihniyet? Hele hele daha 4-5 gün önce bizlere 4.yıldız sözü vermişken…
  İnsanda biraz utanma olur be! 18-19 yaşındaki çocuklarla karşımıza çıkan tecrübesiz Anderlecht , sözde dünya yıldızlarına sahip Galatasaray’ı 90 dakikanın tamamında etkısız bırakıyorsa, topu sürekli dolaştırıp bizi sadece seyretmeye mahkum ediyorsa, istediğimiz hiçbir şeyi yapmamıza olanak tanımıyorsa, bunun tek sorumlusu Cesare Prandelli’dir!
  Bakıyorum, 4 tane orta saha oyuncusuyla oynuyoruz. Daha 3 gün önce söyledim,  ‘’Bu kadar fazla orta saha oyuncusuna ne gerek var?’’ diye. Peki bu kadar fazla orta saha oyuncusuyla oynadığız bir karşılaşmada oyunun her iki devresinde de topla daha çok oynayan tarafın rakibiniz olmasını nasıl açıklarsınız bana? Hadi onu da bir kenara bırakalım, 4 tane göbek oyuncusuyla oynadığız ve bu yüzden de oyunun ortaya sıkıştığı karşılaşmada, kanatlara inip sıkışan oyunu açabilmeyi nasıl başarabilirsiniz? Ben söyleyeyim, hiçbir şekilde başaramazsınız. Ki 70-75 dakika boyunca başaramadık da zaten. Ne zaman ki Bruma girdi, Tarık girdi, biraz olsun kanatlardan gelmeye başladık. O da yeterli olmadı…
  Tarık neden yedek oturdu onu da anlamadım. Hele ki Veysel ilk 11’deyken… Bu Veysel’in kadro dışı bırakılan Eboue ya da Sabri’den tek bir artısını görebilen oldu mu acaba aranızda, cidden çok merak ediyorum. Bu kadar düz, bu kadar özelliksiz bir sağ bek anca Prandelli gibi anti futbol yanlısı bir teknik direktörün takımında banko oynar! Topu ayağına her alışında ‘’ben futbolcuyum’’ diye bas bas bağıran garibim Tarık’da 75 dakika kenarda oturur. Yazık, gerçekten çok yazık…
  Yine Eskişehir maçının ardından söylediğim gibi Dzemaili kesinlikle Galatasaray’a ekstra bir şeyler katabilecek ya da herhangi bir fark yaratabilecek bir oyuncu değil. Bu noktadaki en büyük üzüntüm ülkemizdeki bitmek tükenmek bilmeyen yabancı hayranlığı maalesef. İnsanın ismi Ceyhun olunca yuhlanmak, beğenilmemek kaderi ama Dzemaili olunca milyonlar ödeyip transfer etmek, futbolculuğunu beğenmek bizim için bir zorunluluk… Ne diyim ki ben? Bizde bu yabancı sevdası olduğu sürece daha çok izleriz bu senaryoyu…
  Evet, ne yazık ki bu sezon Galatasaray Galatasaray gibi oynamıyor. Veya oynatılmıyor. İzleyenleri sıkıyor, hatta bir noktadan sonra isyan ettiriyor! Hal böyleyken de galip gelmekte haddinden fazla zorlanıyor. Bu duruma tahammül edilir mi peki? Bence uzun süre edilmez. Çekilir mi derseniz, kesinlikle çekilmez. Dolayısıyla çok fazla vakit kaybetmeden ve de herşeyden önemlisi iş işten geçmeden Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu radikal kararlar almak zorundadır. Ve bir gerçek var ki, Galatasaray’ın menfaatleri doğrultusunda de alınamayacak hiçbir karar yoktur.
   Şu futbolu gördükten sonra Hikmet Karaman’ın günahı neydi diye sormazlar mı adama? Yani Hikmet Kamaran takımın başında olsa bu kadar futbol oynatamaz mıydı? Bence fazlasını yapardı. İşte Dzemaili örneğindeki gibi onun da şanssızlığı isminin Hikmet oluşu. Mesela Hichmet olsaydı o zaman o da Galatasaray’ın başında olmayı hak ederdi. Ama birkaç harf yüzünden bu hakka sahip olamadı adamcağız…
  Galatasaray’ın Venezia, Verona ya da Lecce olmadığının hala farkına varamayan bu arkadaşa, bir taraftar olarak benim katlanma mecburiyetim olmadığını düşünüyorum. Bunun yanı sıra yok kombinesiydi, yok passoligiydi, yok bilmem nesiydi diye işini gücünü bırakıp sırf Galatasaray aşkı uğruna türlü türlü anlamsızlıkla uğraşan Galatasaray taraftarı da bunu hak etmiyor kesinlikle! Bugün 4 ay sonra ilk kez kendi evinde seyircisiyle buluşan Galatasaray, alıştığımız bildiğimiz Galatasaray olsaydı şayet çıkar kendi topunu oynar ve Anderlecht’i eze eze yenerdi. Ancak ne var ki, bazı arkadaşlar bu kadarını takımımızdan isteyebilme hakkını da çok gördüler bize ne yazık ki…

                                                                           e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR