Umudumuzu
yitirmememiz lazım diyecem ancak en başta kendim inanmıyorum ki bu söylediğime.
Ne yazık ki son 1 yıl içerisinde çok geri gittik. Öyle ki, dipten çıkıp güç
bela zirveye ulaşmışken yeniden dibe vurmanın eşiğine geldik…
Prandelli baktı ki
işler yolunda gitmiyor ve bu doğrultuda kendi kredisi de günden güne azalıyor,
bir şeyleri değiştirme arayışına girişti. Gerek dizilişte gerekse de oyuncular
üzerinde bazı farklılıklar uyguladı bu akşam. Öncelikle takım 3-6-1 gibi bir
dizilişle oynadı, bunun yanında da ilk 3 haftanın bankoları Yekta ve Bruma
kulübedeydi. Geçen hafta kadro dışı kalan Olcan ise ilk kez bir lig maçına
onbirde başladı.
Karşılaşmaya
Sivasspor bizden çok daha iyi ve istekli başladı. Bu doğrultuda da ilk 10
dakika içinde 3 tane net fırsat yakaladılar. Ne var ki şans bizden yanaydı ve
yeni bir şok daha yaşamadık. Malum şok kaldıracak yer kalmadı hiçbirimizin
bünyesinde…
10.dakikadan sonra
seyircisinin de desteğiyle toparlanmaya başlayan takımımız oyunu dengeledi. Geçen maçların aksine Selçuk, Burak dahil
bütün oyuncularına sahip çıkan bir Galatasaray taraftarı profili vardı Türk
Telekom Arena’da. İster olumlu ister olumsuz olsun futbolcularımızın bütün
hareketlerini alkışlarla karşıladılar.
Geride kalan 5 resmi
maçın ardından nihayet şeytanın bacağını kırdık ve ilk 45 dakika içersinde gol
bulmayı başardık. 19.dakikada Olcan’ın sağ taraftan kullandığı köşe vuruşuna bu
sezon tartışmasız en formda oyuncumuz olan Chedjou bir santrafor gibi yükseldi
ve mükemmel bir kafa vuruşuyla topu ağlara gönderdi.
Tabi bu sezon ilk
kez golü erken bulmuş olmamız futbolcularımız üzerindeki stres ve baskıyı bir
nebze olsun kırdı. Belki yine çok iyi oynamadık ama en azından diğer maçlara
oranla daha tempolu ve daha agresiftik.
Dakikalar 32’yi
gösterirken günün etkili ismi Olcan bu kez takımına penaltı kazandırdı.
Burak’ın vuruşunda Ertuğrul kurtarmayı başardıysa da tekrar Burak’ın önünde
kalan topa bu kez bir şey yapamadı. Böylelikle aradaki fark 2’ye çıkmış oldu.
Devrenin kalan
bölümünde 2 takım da gol bulamayınca ilk 45 2-0’la geçilmiş oldu.
Prandelli ikinci
yarıya sakatlanan Veysel’in yerine Hakan Balta’yla başladı. Bizde ilk kez
Tarık’ı esas yeri olan sağ bekte izleme şansına sahip olduk. Ve net bir şekilde
gördük ki Tarık’ın birkaç haftadır ısrarla söylediğim gibi oynaması gereken yer
o bölge. Çünkü 45 dakika boyunca hemen hemen tüm ataklarımız Tarık’ın
kanadından gelişti. Ayrıca sağ ayağına daha hakim olduğu için rakip savunma
üzerinde de ciddi bir tehdit oluşturdu.
İlk devrede oyunu
bir şekilde istediği gibi götüren takımımız, ikinci devrede ise Prandelli’nin
bir kez daha Venezia günlerini hatırlamasıyla İstanbul’dan 1 puan almaya gelmiş
Anadolu takımı hüvviyetine büründü!
Sadece Burak’ı rakip yarı alanda bırakıp 10 kişiyle kontra atak beklemek
Galatasaray gibi dünya çapında bir markaya ne denli yakışır, tartışılır bu…
Zaten oldukça diri
olan Sivasspor’a bir de ‘’gel’’ diye davetiye çıkarınca biz, ister istemez oyun
Sivasspor hakimiyeti altında oynanmaya başladı. Ciddi bir baskı kurdular
üzerimizde ve arka arkaya pozisyonlar bulmaya başladılar. Hem de son derece
ciddi pozisyonlar. Bunun neticesinde de 70.dakikada Chrisantus’un golü geldi ve
aradaki fark 1’e indi.
Yediğimiz gol
şüphesiz futbolcularımız üzerinde ciddi bir tedirginlik yarattı. Çünkü son
dönemlerde seyirci baskısından oldukça dertli olan oyuncularımız ‘’bugün de
kazanamazsak yandık…’’ düşüncesine bürünmüşlerdir mutlaka.
Neyse ki kalan
bölümde korkulan olmadı ve zar zor da olsa sahadan 3 puanla ayrılmayı başardık.
Ancak bir gerçek var ki, gidişatımız hiç iyi değil. Zaten bundan sonra seçim
sürecine girecek ve bu doğrultuda da yıpranması muhtemel takımımız için bu
galibiyet sadece moral olmaktan öteye gidemez maalesef…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR