Perşembe akşamı kupa maçında Diyarbakır Büyükşehir
Belediyespor karşısında aldığımız sürpriz mağlubiyet, bugün için ölçü olamazdı
şüphesiz. Eksiklerimizin oluşu belki bir takım soru işaretleri oluşturuyordu
ancak rakip Rizespor’da aynı dertten muzdaripti. Öyle ki, iki takımda
karşılaşmaya as olmayan 2 stoperiyle başladı.
Burak Yılmaz’ın
yokluğunda Hamza Hoca sistem değişikliğine gidip Prandelli döneminin çok
tartışılan tek forvetli 4-5-1 dizilişine dönmüştü. Umut Bulut pivot santrafor,
soldan Emre sağdan Bruma ortadan da Sneijder onu destekleyen üçlü. Kağıt
üzerinde bakıldığı zaman bu sistem için iş yapmaz diyemeyiz. Ancak ne var ki,
Umut Bulut’un Burak'a oranla oldukça kısıtlı yetenekleri işleri bizim için biraz zorlaştırabilirdi.
Oyuna bir hayli hırslı
ve istekli başladık. Hatta ilk 20-25 dakika sadece Rizespor ceza
sahası civarında oynandı desem yanlış olmaz herhalde. Bana göre o bölümde
ortaya koyduğumuz performans, bu sezonun en iyi Galatasaray’ıydı. Golün erken
gelmesi de tezimin doğruluğunu bir nebze de olsa kanıtlar nitelikteydi.
Hakan Balta’nın uzun
topunu Selçuk çok iyi indirdi ve bir anda 3 Rizesporlu’yu birden oyundan
düşürdü. Sonrasında da ‘’Al da at’’ dercesine Sneijder’in önüne yuvarladı.
Sneijder’de bu ikramı geri çevirmedi.
Golün erken gelmesi
oyuncularımızı bir hayli rahatlattı doğal olarak. Bu sayede de zaten iyi başladıkları
karşılaşmada daha özgüvenli oynamaya başladılar. Ardı ardına Sneijder, Bruma ve
Umut Bulut’la birçok gol pozisyonuna girdik. Ancak Serkan Kırıntılı’yı bir
türlü geçemedik.
25’ten sonra yavaş
yavaş vites düşürmeye başladık. Çünkü 90 dakikayı bu tempoda oynamaya kalksak,
60’ta kondisyon olarak bitebilirdik. Zaten dünya üzerinde çok az takım 90
dakikayı aynı tempoda götürebiliyor. O takımlar da şu an Avrupa futbolunun
zirvesindeler zaten…
Tabi daha kontrollü
oynamaya başlamamız , ister istemez Rizespor’a rakip yarı alana daha fazla
gelebilme imkanı tanıdı. Ne var ki, çok ciddi ataklar geliştiremediler.
Dakikalar 40’ı
gösterirken Sneijder’in müthiş pası Bruma’yı bir anda Serkanla karşı karşıya
bıraktı. Geldiği günden bu yana en büyük eksiği olan ‘’son hareketlerde’’ bu
kez doğruyu yaptı Bruma. Şık bir aşırtmayla aradaki farkı 2’ye çıkardı.
Açıkçası ilk 45
dakikanın her anlamda hakimi bizdik. İstediğimiz an tempo yaptık, istediğimiz
an hız kestik. Bunun neticesinde de çok zorlanmadan skora gittik. Yani her şey
istediğimiz gibi gitti.
İkinci devrede ise
tempoyu oldukça düşüren bir Galatasaray vardı sahada. Belli ki Hamza Hoca ‘’Kendinizi
yormayın, fazla efor sarfetmeyin’’ demiş soyunma odasında. Bu durum doğal
olarak Rizespor’un işine yaradı. İlk 45 dakikada kalemize gelmekte ve pozisyon
bulmakta oldukça zorlanan konuk ekip, ikinci devrede ise birçok fırsat
yakaladı. Ancak ne var ki son vuruşlarda çok başarısızdılar.
Belli bölümlerde
bizim de yarattığımız tehlikeler oldu tabi. Özellikle Sneijder, Selçuk ve Umutla
gole yaklaştığımız bir çok pozisyon vardı.
60’tan sonra
takımımızda yavaş yavaş yorgunluk baş göstermeye başladı. Hamza Hoca ise bu
duruma uzun süre kayıtsız kaldı. O arada 1 gol yemiş olsak, belki de bizim için
oldukça güzel başlayan akşam kabusa dönüşecekti. Neyse ki öyle bir şey olmadı...
77’de nihayet oyuna
müdahale etmeye karar verdi Hamza Hoca. Fakat yaptığı değişiklik tam amatörceydi! Kimse kusura bakmasın ama henüz 1 hafta önce sakatlanmış olup tam
anlamıyla iyileşmesi 3-4 haftayı bulur denen Burak’ı, 2-0 önde götürdüğünüz bir
karşılaşmada oyuna almanın mantığı nedir Allah aşkına? Hangi akla hizmet böyle
bir şey yaptı Hamza Hoca, cidden çok merak ediyorum…
Burak oyuna girdiği
an ‘’Neden aldı ki şimdi? İnşallah tekrar sakatlanmaz.’’ dedim başımıza
gelecekler sanki malum olmuşcasına… Nitekim, Burak daha topla ilk buluşmasında
oyunu terk etmek zorunda kaldı… Umarım Hamza Hoca’nın bu yanlışı bize pahalıya
patlamaz! Burak’ın uzun süre oynamaması bizim için ciddi sıkıntılar doğurur çünkü.
Tabi Diyarbakır
Belediye maçından sonra da söylemiş olduğum gibi Hamza Hoca’nın Tarık’ı, Sinan’ı,
Pandev’i kafasındaki planlarda hiçbir noktaya yerleştirmemiş olduğu bu akşam bir
kez daha ortaya çıktı. ‘’Eee Sinan’ı soktu ya oyuna’’ diyecek belki
bazılarınız, evet soktu ama sadece ‘’soktum’’ diyebilmek için!
Dün Fenerbahçe’nin
aldığı rahat galibiyetten sonra bugün mutlak kazanma zorunluluğuyla çıktığımız
karşılaşmada, tek devrelik performansımız galibiyet için yeterli oldu. Ancak
gelecek hafta Bursasporla oynayacağımız zorlu karşılaşma öncesi Selçuk’un
cezalı duruma düşmesi, Burak’ın da tekrar sakatlanması bizim için hiç iyi
olmadı. Chedjou ve Semih’in de bir süre daha takımdan uzak kalacağını hesaba
katarsak, göreve başladığı günden bu yana neredeyse hep aynı on biri kullanan ve
kafasında sadece 13-14 tane oyuncu olan Hamza Hoca’nın Bursa maçında neler
yapacağını merakla bekliyorum.
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR