Yepyeni bir sezon,
yepyeni umutlar… Geçtiğimiz sezon ki başarısızlığın ardından açılan
bembeyaz bir sayfa… Beklentiler oldukça yüksek. Yeni bir teknik direktör, yeni
oyuncular… Kısacası her anlamda yenilenen bir Galatasaray. Bu Galatasaray’ın
neler yapabileceği, neleri başarabileceği ise hepimiz için büyük merak konusu…
Bu noktada yapabileceğimiz belki de tek şey ‘’Haydi Bismillah’’ deyip
başlamaktı. Biz de öyle yaptık.
Geçtiğimiz sezonun
şampiyonu ve bu sezonun da birçoklarına göre Gomez’i kaybetmesine rağmen şampiyonluğun en büyük favorisi olan Beşiktaş karşısında merhaba dedik sezona.
Geride kalan
sezonun son haftalarında takımın başına geçen ve belirgin bir ivme yakalayarak
bunu Türkiye Kupası Finali’nde Fenerbahçe’yi devirerek taçlandıran Jan Olde
Riekerink, sıfırdan başlayacağı yeni sezonda da bir diğer ezeli rakipten kupa
kazanma amacındaydı şüphesiz.
Serdar Aziz, Emrah
Başsan, Eren Derdiyok, Tolga Ciğerci ve Cavanda transferlerinin yanında takıma
geri dönen Bruma takviyesiyle kadrosunu güçlendiren takımımız, geçen yıldan
daha kaliteli ve alternatifli bir kadro derinliği yakaladı. Umarım uzun soluklu
lig maratonunda bunu avantaja çevirmeyi başarabiliriz.
Yapılan
transferlerin birçoğu takıma geç katıldığı ve henüz hazır olmadığı için Tolga
Ciğerci istisnası dışında geçen sezonun oyuncularından kurulu bir on birle
çıktı sahaya Riekerink.
Muslera’nın önünde
Linnes, Chedjou,Hakan Balta ve Carole dörtlüsünden oluşan savunma hattı. Orta
alanda Selçuk,Tolga,Sneijder. Sağda Sinan, solda Bruma, en uçta da Podolski.
Oyuna iyi başlayan
takımımız ilk 15-20 dakikalık bölümde Beşiktaş’a top göstermedi desek yanlış
olmaz herhalde. Zaten o bölümde ekrana yansıyan %74’e %26’lık topla oynama
yüzdeleri de bu söylediğimi kanıtlar nitelikteydi.
Ancak 20.dakikadan
itibaren Beşiktaş takımı önce oyunu dengelemeye, devrenin son bölümünde de
üsünlüğü ele almaya başladı. Orta alanda ikili mücadeleleri genellikle Selçuk
ve Sneijder yüzünden kaybetmemiz, savunmamızdaki oyuncuların da pozisyonlarda
biraz ağır kalmaları, Beşiktaş’ın zaman zaman kalemizde net fırsatlar
yakalamasına neden oldu.
Buna karşılık
Galataaray’ın hemen hemen bütün atakları Bruma ile şekillendi. Özellikle Beck’e
karşı attığı engellenemez deparlar, lehimize büyük tehdit oluşturdu. Fakat gelin
görün ki, Bruma’nın hızına ayak uydurmakta zorlandı diğer hücum oyuncularımız…
İki takım da golü
bulamayınca devre 0-0’la tamamlandı ve umutlar ikinci yarıya kaldı.
İlk devrenin son
dakikasında sakatlanan Podolski yerini Eren Derdiyok’a bırakırken, devre
arasında Beşiktaş’ta da Kerim Frei-Quaresma değişikliği oldu.
Yapılan bu
değişikliklerden Quaresma Beşiktaş’a ciddi anlamda hareket getirirken, Eren
Derdiyok henüz hazır olmadığından olsa gerek sahada kayboldu gitti…
Beşiktaş’ın daha
etkili gözüktüğü devrede özellikle Cenk Tosun’un yararlanamadığı net fırsatlar,
Beşiktaş’ı kupadan etti diyebiliriz.
Galatasaray’ın en
iyileri ise Muslera, Hakan Balta ve Carole’du.
Buna karşılık
Selçuk-Sneijder ikilisi de sahadaki 22 kişinin en kötüleriydi. İkisi de 120
dakika boyunca tek bir olumlu hareket yapmadılar.
90 dakikada eşitlik bozulmayınca iş uzatmalara kaldı.
Dakikalar 100’ü
gösterirken nihayet sessizlik bozuldu ve Sneijder’in sağdan kesitiği ortaya
kafayı vuran Hakan Balta takımını 1-0 öne geçirdi. Aynı zamanda tribündeki
uyuklayan Galatasaraylılar’ı havaya soktu.
Ne var ki, skordaki
üstünlüğümüz çok uzun sürmedi ne yazık ki. 6 dakika sonra ceza sahamızda oluşan
karambolde Chedjou’nun kendi kalesine attığı gol, Beşiktaş’ın herşeye yeniden
ortak olması anlamına geliyordu.
Kalan 13 dakikada
iki takım da başka gol bulmayı beceremeyince Mete Kalkavan kazananı penaltılar
belirleyecek dedi.
Selçuk, Hakan Balta
ve Tolga Ciğerci ile gole çevirdiğimiz penaltı atışlarına Beşiktaş hiçbir
şekilde karşılık veremeyince son yıllarda bütün kupalara ambargo koyan
Galatasaray, müzesine 1 Süper Kupa daha götürmüş oldu.
Bu noktada bir
parantez de Muslera için açmak istiyorum. Gerek karşılaşmanın normal süresinde
gerekse de uzatma bölümlerinde gösterdiği üstün performansa, bir de penaltı atışlarındaki
kurtarışlarını ekleyince ister istemez bizim için maçın ve kupanın kahramanı
oldu. Teşekkürler Nando…
Evet sevgili
Galatasaraylılar, kupayla bitirmiştik, çok şükür ki yine kupayla başladık. En
başta da belirtmiş olduğum gibi, her anlamda yepyeni bir oluşum içindeki takımımızın, tam anlamıyla gerçek performansını sahaya yansıtmaya başlaması biraz
zaman alacaktır. Hali hazırda daha sezonun başı olduğunu ve aşırı kondisyon
yüklemelerinden mütevellit oyuncularımızın oldukça yorgun olduklarını hesaba
katarsak, eleştirilerimiz ve tenkitlerimizde en azından şimdilik biraz daha
anlayışlı olabiliriz.
Son olarak söylemek
istediğim: Kupalara layıksın sen ŞANLI GALATASARAY!
2016/2017 sezonu
hepimize hayırlı uğurlu olsun… Sonu da şampiyonluk olsun inşallah…
Kerem ZÜLFİKAR