28 Mayıs 2016 Cumartesi

Kupalara Layıksın SEN!

  Kabus gibi geçen bir sezon, değişen 4 teknik direktör, alınan başarısız sonuçlar, Uefa’dan gelen 1 yıl men cezası… Bundan daha kötüsü ancak küme düşmemiz olabilirdi herhalde.
  Çalkantılarla boğuşup, kaoslardan sıyrılıp kupalara ve şampiyonluklara erişmak genlerinde olan Galatasaray, tarihinin en kötü sezonlarından birini yaşadığı 2015/2016’yı da kupasız kapatmadı.
  Transfere 70 milyon euro harcayarak 3 kupa hedefiyle yola çıkan Fenerbahçe’nin mücadele ettiği bütün kulvarları kupasız tamamlamasının yanında,  bu sezonki performansıyla dalga geçtikleri takımımızı 3 maçta da yenememeleri ayrı bir başarısızlık oldu onlar için.
  Türkiye Kupası’nı kazanmak bir şampiyonluktan çok daha öteydi bizim için. Çünkü Uefa’dan aldığımız men cezasını gelecek sezon çekip, işi 1 yılla kurtarmak zorundaydık. Hiçbir Galatasaray’lı Avrupa Kupaları’nda takımlarının yer almadığı arka arkaya 2 sezon hayal edemez herhalde!
   Lig 5.liğini geçtiğimiz hafta Osmanlıspor’a kaptırdıktan sonra, elimizdeki son şans olan Türkiye Kupası finalini zaferle tamamlamak boyunlarının borcuydu sarı kırmızılı futbolcuların.
  Neredeyse aylar sonra hiç sakatımız olmadan, tam takım olarak bir karşılaşmaya hazırlanmış oluşumuz, Allah’ın bize bir yardımıydı belki de. Sözün özü, kupayı kazanmamamız için hiçbir neden yoktu ortada.
   Kalede Muslera, defansta Semih, Denayer, Hakan Balta, Carole, orta alanda Selçuk, Emre, Sneijder, ileri uçta da Sinan, Yasin, Podolski on biriyle başladı karşılaşmaya Riekerink. Ki mevcut kadro yapısı içerisinden çıkarılabilecek hemen hemen en mantıklı on birdi bu.
   İlk 45 dakikada sahanın ve oyunun mutlak hakimiydi Galatasaray. Topa daha çok sahip olan, sahada daha bilinçli işler yapan, pozisyonlara giren ve neticesinde de golü bulan taraftık.
  Özellikle orta alandaki mutlak üstünlüğümüz, Fenerbahçe’nin kalemize çok sık gelmesine izin vermedi. Buna karşılık rakip kalede özellikle Podolski’yle etkili olmaya çalıştık.
  Arka arkaya değerlendiremediğimiz pozisyonlardan sonra 30.dakikada sağ köşe gönderden Emre Çolak’la kullandığımız korner atışında, ön direkten kafayla topu arka aşıran Denayer’i iyi takip eden Podolski meşin yuvarlağı Fenerbahçe ağlarına göndererek takımını 1-0 öne geçirdi!
   Podolski’nin golü zaten iyi oynadığımız oyunda, moral ve psikolojik üstünlüğü de lehimize döndürdü.
   Kalan bölümlerde karşılıklı gelişen ataklar sonuç vermeyince devre 1-0’lık skorla lehimize tamamlanmış oldu.
   İkinci yarıya her iki teknik adam da oyuncu değişiklikleriyle başladı. Riekerink, hafif sakatlığı bulunan Sneijder’i riske etmeyerek Chedjou’yu sahaya sürdü. Vitor Pereira’da sezon genelinde olduğu gibi Van Persie-Fernandao değişikliğine gitti.
   Sneijder’in çıkması ve yerine bir orta alan oyuncusu değil de, defans oyuncusu olan Chedjou’nun dahil oluşu, Galatasaray’ın oyun şablonunu inanılmaz derecede etkiledi. Öyle ki, ilk 45 dakikadaki görüntü her anlamda terse döndü. Fenerbahçe bütün kontrolü ele alarak, üzerimizde yoğun bir baskı kurdu.
   İkinci 45 dakika Fenerbahçe ataklarını Denayer önderliğinde savuşturmaya çalışmamızla geçti desek yanlış olmaz herhalde. Koca devrede sadece müdafaa yaptık. Riekerink ilk devrede ne kadar doğru işler yaptıysa, ikinci devrede de o kadar yanlış işler yaptı. Yaptığı 3 oyuncu değişikliğinde tercihleri yanlıştı bana sorarsanız!
  Neyse ki, yediğimiz yoğun baskıya rağmen kalemizde geçit vermeyerek skoru korumayı bildik.
  Mete Kalkavan’ın 90+5’te gelen bitiş düdüğü, üst üste 3.kez, toplamda da 17.kez Türkiye Kupası Galatasaray’ın demekti. En önemlisi ise en başta da belirtmiş olduğu gibi Uefa’dan aldığımız cezanın 1 yılla tamamlanacağı anlamına geliyordu.
  Evet sevgili Galatasaraylılar; 2015/2016 sezonu çok şükür ki geride kaldı artık. Bu noktada söylemek istediğim tek şey, Allah bir daha böyle bir sezon yaşatmasın… Şimdi önümüzde yepyeni bir sezon, yepyeni umutlar var. Tabi bu umutları gölgeleyen bir de Dursun Özbek faktörü! Zaman neler gösterecek bilinmez. Ancak geçen sezon yaptığı hatalardan, uyguladığı transfer politikasından umarım büyük dersler çıkarmıştır Dursun Özbek! Aynı hataların bir kez daha tekrarlanmaması en büyük temennimiz. Aksi halde fiyaskoyla sonuçlanacak bir sezonu daha ne Galatasaray taraftarı ne de Galatasaray camiası hiçbir şekilde kabullenemez!
  Acısıyla, tatlısıyla, sevinciyle, üzüntüsüyle bir sezonun daha sonuna geldik. Elimden geldiğince bu sezon da sizlerle bu sayfalardan buluşmaya çalıştım. Sürç-i lisan ettiysek affola. Tek kavgamız, ortak davamız Galatasaray. Herşey; daha iyi, daha başarılı bir Galatasaray için! Sezon boyunca beni takip eden, yazılarımı okuyan Galatasaraylı dostlarıma, kardeşlerime teşekkürü bir borç bilerek, kendilerini saygıyla selamlıyorum. Yeniden buluşana dek, hepiniz Allah’a emanet olun…

                                                                                                         Kerem ZÜLFİKAR