Konu her ne olursa olsun, hayatta hiçbir zaman olmazı oldurmaya
çalışmamak gerekir. Sonunda kaybettiğinizle, üzüldüğünüzle kalırsınız
çünkü. Bazı doğrular vardır, uygulanması
çok basit. Ama kimileri o doğruları bir türlü göremezler. Ya da görmek
istemezler. Misal, bu sezon başında Galatasaray Yönetimi’nin Riekerink’in bu
takımı yönetebilecek bilgiye, kapasiteye ve de seviyeye sahip olmadığı gerçeğini görmek
istememesi gibi…
Neden? Çünkü
Galatasaray ekonomik anlamda zor bir dönemden geçiyor ve bu dönemde Riekerink’ten
daha ucuz bir antrenör bulmak imkansız gibi. Yani Dursun Özbek vizyonunda bir
başkan ve yönetim kurulu için Jan Olde Riekerink biçilmiş kaftandı. Fakat şunu
hesaba katamadılar; maddi anlamda bir şeyleri yoluna koyacağız derken,
Galatasaray’ın boşa giden sezonlarına taraftar ancak bir noktaya kadar
sabredebilir! Ve bu akşam itibariyle son 1.5 sezonda süre gelen başarısızlık
kredisi fazlasıyla tükenmiş bulunmaktadır bu yönetimin!
Ligin en zayıf ekiplerini
bile hiçbir şey oynamadan, sadece ‘’Galatasaray’’ ismiyle yenerken bu takım,
özellikle anti Fatih Terimciler’in yarattığı ‘’Riekerink Bey’’ balonu
beklenildiği üzere çabuk söndü! Merak ettiğim tek nokta, bu ‘’Riekerink Bey’’
Efsanesi’ni yaratanlar kendileri de gerçekten inandılar mı Riekerink’in
Galatasaray’ı başarıdan başarıya koşturabileceğine?
Bakın, futbolda
başarı kadar başarısızlık da doğal bir sonuçtur. Futbolun içinde her zaman da vardır.
Galatasaray zaten Kadıköy’de yıllardır kazanamıyor. 1 maç daha kaybetmesi, ne
büyüklüğünden bir şeyler eksiltir ne de normal şartlar altında Galatasaray’ı
şampiyonluktan eder. 3 puanlı sistemde bu tarz mağlubiyetlerin her zaman
telafisi vardır. En basiti, sen de kendi sahanda Fener’i yenersin, her şey
eşitlenir. Ancak Galatasaray’ın mağlubiyeti bu denli kolay kabullenmeye, oyunun
hiçbir anında sahada reaksiyon dahi gösterememeye, teknik-taktik anlamda en
ufak bir planın ya da organizasyonunun olmamasına hakkı olamaz! Böyle bir
hakkın olduğunu savunanlar var ise, onlar da bu kulüpte görev alamaz!
Bugün 90 dakika
boyunca tek bir pozisyona bile giremeden maçı bitiren, bütün umutlarını
Bruma’nın kişisel becerilerine bağlayan, tıkanan oyunu açmak adına ne bir B
planı, ne de alternatif bir oyun şablonu olmayan Galatasaray’ın, geride kalan
11 haftada toplasan 3 tane iyi maçı olmamasının yegane nedeni, Jan Olde
Riekerink’in Galatasaray’ı taşıyabilecek seviyede ve kapasitede olmayışıdır!
Eldeki kadro
Türkiye Ligi standartları için fazlasıyla yeterlidir. Hele ki bugün
Fenerbahçe’nin Neustadter , Josef de Sozua ve Van Persie şeklindeki orta
sahasıyla, Alper, Volkan Şen ve Moussa Sow’dan oluşan forvet hattını gördükten
sonra, her mevkide en az 2 alternatifi olan Galatasaray’ın geniş ve kaliteli
kadrosuna ‘’yetersiz’’ demek oyunculara edilmiş bir hakaret olur!
Sahip olduğu
malzemeden hiçbir şey yaratamayan, ortaya hiçbir şey sunamayan, sezon başından
beri de her hafta biraz daha geri giden takımın teknik direktörü olan Jan Olde
Riekerink’e, son derece mütevazi ve beyefendi kişiliğinin hatrına teşekkür
edilerek yolların acilen ayrılması Galatasaray için tek çıkış yoludur ve
olmazsa olmazdır. Kimse kendini kandırmasın, Riekerink hiçbir şekilde bu sezonu
Galatasaray’da tamamlayamaz. Dolayısıyla eninde sonunda gerçekleşecek olan
ayrılığı bir an önce yapmak, takımın çabuk toparlanması ve en azından yarışın
içinde kalabilmesi adına gerekliliktir.
Galatasaray’ın bu
kadrosunu Ertuğrul Sağlam’a, Cihat Aslan’a, Yılmaz Vural’a, Mesut Bakkal’a,
Süper Lig’deki hangi antrenöre verirseniz verin, bundan aşağısı olmaz yukarısı
olur.
Bugün maçın hiçbir
anında galibiyeti ve 3 puanı hak etmeyen, bu doğrultuda da haklı bir mağlubiyet
alan takımımızın, 2 sezon üste ilk devre dahi bitmeden şampiyonluk yarışından
bu kadar uzak kalıyor oluşu, Dursun Özbek ve yönetici arkadaşlarının çok büyük
başarısıdır! Kendilerini de ne kadar tebrik etsek azdır!
Sözün özü,
Galatasaray taraftarının artık en ufak bir başarısızlığa dahi tahammülü
kalmamış, yanlış yönetim, yanlış teknik direktör tercihlerinden de fazlasıyla
bıkmıştır. Bu saatten sonra camia olarak herkesin aklını başına toplaması ve mali
tablolarla uğraşmayı en azından bir süreliğine rafa kaldırarak sportif anlamda
yeniden başarı nasıl sağlanır, buna odaklanması gereklilikten de öte bir
farzdır artık!
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR