19 Aralık 2016 Pazartesi

Buzda Dans!

  Hafta arası oynadığımız Erzincanspor karşılaşmasının ardından özellikle istemedim bir şeyler yazmak. Çünkü o saha şartları ve iklim koşulları altında futboldan bahsetmek ya da futbol adına bir şeyler beklemek oldukça saçma ve manasız olurdu. Dolayısıyla da ‘’Vay efendim koskoca Galatasaray Erzincanspor’la nasıl berabere kalır?’’ diyerek felaket tellallığı yapmanın gereği yok. Galatasaray zaten kalan 4 maçın en az 3’ünü kazanıp o gruptan çıkacaktır.
  Asıl konumuz olan düne gelecek olursak, saha şartlarında değişen pek bir şey yoktu aslında. Hatta daha kötü bir zemin vardı ortada. 90 dakika boyunca oyuncularımız futboldan ziyade buz pateni yaptılar!
  Süper Lig seviyesinde hala daha böyle sahalarda, böyle zeminlerde maçlar oynanmasına ve buna bağlı sakatlıklar yaşanmasına yıllardan beri göz yuman futbol federasyonumuz, dün akşam Serdar Aziz’in çapraz bağlarının kopmasından sonra pek sanmıyorum ama belki biraz olsun vicdan azabı yaşamıştır!
  Öylesine kötü bir zemin vardı ki ortada, değil futbol oynamak ayakta durabilene aşk olsun… Tabi bu koşullara alışık olan Osmanlıspor’lu oyuncular hiçbir sıkıntı yaşamadan, takır takır top oynadılar. Son vuruşlarda biraz daha becerikli olabilseler güle oynaya 5 yaparlardı bize.
  Buna karşılık, oyun stili sürekli ayağa pas yapma üzerine kurulu olan takımımızın, hele hele Selçuk gibi, Sneijder gibi, Bruma gibi teknik kapasitesi yüksek oyuncularla etkili olmasını beklemek ne yazık ki hayalcilikten öte gidemezdi.
  Şartlar bu kadar aleyhimizeyken, oyuna adeta piyango gibi bir golle başladık. 1.dakikada Webo’nun kaleye yarım metre mesafeden Muslera’ya nişanlandığı top döndü, bizim golümüz olarak Osmanlıspor ağlarına gitti! Sneijder’in savunmanın arkasına attığı mükemmel pasla buluşan Bruma, soldan ceza sahasına girerek topu müsait durumdaki Yasin’e çıkardı. Yasin’de bu ikramı geri çevirmeyerek takımını öne geçirdi.
  Golü erken bulduk ama sonrasında işler hiç de istediğimiz gibi gitmedi. 90 dakikanın tamamında sürekli olarak Osmanlıspor atakları söz konusuydu. Özellikle Carole’un kanadını  Vrsajevic adeta hallaç pamuğuna çevirdi. Umar Aminu ve N’Diaye de savunmamızın tüm dengesini alt üst etti. Öyle ki 25.dakikada topu kontrolsüz bir şekilde kesmeye çalışan Serdar Aziz, ters bir şekilde dizinin üzerine düşerek sahayı sedyeyle terk etmek zorunda kaldı. Bugün çekilen MR’ından sonra ise kara haber geldi… Çapraz bağları kopan Serdar sezonu kapadı… Tabi bu sakatlıktaki en büyük etken beton kıvamındaki zemin... Bunun yegane sorumlusu ise Türkiye Futbol Federasyonu!
  Serdar’ın çıkmasından sonra oyuna giren Semih, her zaman olduğu gibi ceza sahası içine gelen ortaların hepsinde rakip forvetlerin kafaya çıkıp vurmalarını izlemekle yetindi!
  Riekerink’e şunu sormak istiyorum: Sezonun ilk 7-8 haftasında banko oynattığın Chedjou sana ne yaptı  ya da ne kabahat işledi de artık 18’e bile doğru düzgün giremez hale geldi? Kusura bakma Riekerink efendi ama futbol bilginin yerlerde süründüğü net olarak ortada! Elindeki 4 stoperin içinde hiç tartışmasız en kontrollü ve top tekniği en üst seviyede olanını, sen 4.alternatif olarak görüyorsan sana söylenecek tek şey; ‘’Haydi güle güle’’ olmalıdır!
  Webo’ nun çıkıp vurduğu bütün kafaları sadece izleyen Semih, 35.dakikada da aynı şeyi yapınca tıpkı Başakşehir maçında olduğu gibi Sabri kafaya yükseldi ancak doğal olarak yetersiz kaldı. Topta ağlarımıza gitti…
  1-1’den sonra takımımız belki bir reaksiyon verir dedim ama nafile… Ayakta durmakta dahi güçlük çeken oyuncularımız  ofansif anlamda hiçbir varlık gösteremediler.
  Devre 1-1’le geçildikten sonra ikinci 45 dakikada da sahanın tek hakimi Osmanlıspor’du. Gecenin yıldızı Vrsajevic, Carole’un oradan ben diyeyim 10, siz deyin 15 kere gelip adres teslim ortalar yaptı. Açıkçası bizdeki bütün sağ beklerden daha etkili Vrsajevic.
  Oyunun hiçbir anında rakibin mutlak hakimiyetine reaksiyon gösteremeyen takımımız ve teknik heyetimiz, özellikle son 20-25 dakikalık bölümde beraberliğe ne kadar razı olduklarını gözler önüne serdiler  75’te gelen Linnes-Yasin ve 89’da gelen Sneijder-Chedjou değişiklikleri bunun en güzel ispatıydı belki de…
  Bitmek tükenmek bilmeyen Osmanlıspor atakları, 85’te 2.golü getirdi. Sağ taraftan ceza sahamıza gelen bir ortada, yine Webo’ nun yaptığı bir kafa vuruşu Semih Kaya’ya çarparak ağlarımızla buluştu. Beşiktaş’ın kaybettiği haftada biz de mağlup durumdaydık…
  Fakat gelin görün ki, golün santrasında bize bir piyango daha vurdu. Rakip ceza sahasına doğru doldurduğumuz topta, orada ne işi olduğunu hala anlayamadığım Semih Kaya bir anda önünde bulduğu topa, sol ayağıyla adeta mermi gibi vurarak skora yeniden dengeyi getirdi. Bu golle belki de kendini ipten aldı Semih. Çünkü maçı kaybetmiş olsak, muhtemelen oldukça yoğun eleştirilere maruz kalacaktı.
  Kalan kısa sürede başka bir şey olmayınca karşılaşma 2-2’yle tamamlandı.
  Beşiktaş’ın mağlup olduğu haftada bizim de puan kaybı yaşamamız üzücü elbet. Ancak oynadığımız oyunu gördükten sonra bu 1 puanı öpüp başımıza koyalım!
  Tabi Osmanlıspor karşısında kaybettiğimiz sadece 2 puan olmadı. Son haftalarda düzenli forma giymeye başlamış olan Serdar Aziz’in de sezonu kapaması, hepimizin canının fazlasıyla sıktı! Ara transfer döneminde mutlak suretle defansa takviye yapılması gerekiyor artık. Bunun kaçarı yok!
  Bunun yanında forvet hattına da bir takviye şart. Çünkü ilk haftalarda takdir ettiğimiz Eren Derdiyok, haftalar ilerledikçe ortalardan kayboldu. Ve şundan iyice emin oldum ki, Eren’in ayakları cidden çok zayıf. Yani Eren’in sezon genelinde ayakla gol atma ihtimali %20 falan. Bu da Galatasaray santraforu için oldukça yetersiz bir yüzde. Sigthorsson’un durumunun hali hazırda muamma olduğunu düşünürsek, mutlak suretle bir forvet takviyesi yapılmak zorunda.
  Gelecek hafta ilk yarının son maçını oynayacağız. Açıkçası toplasan 3 tane iyi maçımızın olmadığı bu devreyi hala daha şampiyonluk yarışının içerisinde götürüyor olmamız büyük mucize. Hele hele Riekerink’e rağmen!  Takımın kadrosu son 2-3 yılın en iyi kadrosu. Ancak başındaki teknik direktör de abartısız söylüyorum son 20 yılın en kötü teknik direktörü! Hal böyleyken, gelecek haftadan sonra Riekerink’le yolların ayrılması, Galatasaray’a şampiyonluk yolunda kazandırılacak en büyük avantaj olur benden söylemesi…

                                                                           e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR