Başakşehşir’in 3.kez üst üste puan kaybı yaşadığı haftada,
mutlak galibiyet parolasıyla çıkıyorduk Gaziantepspor karşısına. Zaten en
azından ilk devrenin sonuna kadar puan kaybetme lüksümüz yok artık. Dolayısıyla
da bugün ne yapıp edip kazanmak zorundaydık.
Riekerink
beklenmedik bir şekilde, son haftaların eleştirilen ismi Sabri’yi kızağa
çekerek Linnes’e vermişti formayı. Bunun dışında son 2 haftanın kazanan kadrosu
vardı sahada.
Oyuna oldukça
istekli ve arzulu başladık. Galatasaray’ın iç saha maçlarındaki en büyük özelliği
oyuna baskılı ve tempolu başlayarak, ilk 10-15 dakikada golü bulup skoru erken
yakalamaya çalışmasıdır zaten. Yıllardan beri böyledir bu. Bu akşam da aynı
şeyi yaptık. Hızlı ve baskılı başlayıp golü erken bulduk. 12.dakikada Podolski
savunmanın arasına attığı mükemmel pasla, Bruma’yı bir anda kaleci Gökhan’la
karşı karşıya bıraktı. Tam Bruma’nın golü atacağı anda Gaziantepspor
savunmasından gelen müdahaleyle top bomboş durumdaki Yasin’in önüne düştü.
Yasin’de hayatının belki de en kolay golüne imza atmış oldu.
1-0’dan sonra Riekerink’in
en çok eleştirdiğimiz yanı yine devreye girdi. Oyuncularımız 1-0’a razı bir
şekilde oyunu rölantide götürmeye ve sürekli olarak kendi yarı alanlarında top
çevirmeye başladılar.
Birisinin artık
Riekerink’e Galatasaray’ın skor üstünlüğü yakaladığı karşılaşmalarda, geri
kalan bölümde sadece süreyi eritmeye yönelik futbol oynamaması gerektiğini
öğretmesi gerekiyor! Böyle bir anlayış ve zihniyetle hiçbir yere varamayız
çünkü!
Rölantide giden
oyunda kalemizde verdiğimiz çok sayıda pozisyon her seferinde yüreğimizi
ağzımıza getirdiyse de korkulan olmadı neyse ki. Tabi bu kadar çok pozisyon
vermemizin en büyük nedenlerinden biri, Linnes’in sürekli olarak adamını
kaçırması ve kendi bölgesinde derin boşluklar bırakmasıydı. Orada adeta maden
bulan Gaziantep’li oyuncular sürekli olarak o taraftan ataklar geliştirdiler.
Devre arasında
Riekerink doğru olanı yaparak Linnes’i kenara aldı. Ancak yerine giren isim
yine Sabri oldu… Cavanda’yı neden hiç düşünmüyor ya da Sabri’ye verdiği şansın
en azından üçte birini neden vermiyor, anlam vermek cidden çok güç!
İkinci 45 dakikada
daha iyi bir Galatasaray vardı sahada. Kalesinde neredeyse 0 pozisyon veren,
bunun yanında sürekli olarak ataklar geliştiren ve gol pozisyonları arayan, net
olarak son 6-7 haftanın en iyi Galatasaray’ı... En çok sıkıntı yaşadığımız
konulardan biri olan pozisyona girememe mevzusunda sezonun en yüksek rakamına
ulaşmış olabiliriz. Ancak ne var ki Gökhan Değirmenci’yi, 2 pozisyon dışında
bir türlü geçemedik. Özellikle ceza yayı civarından Bruma, Sneijder ve Podolski’yle
gönderdiğimiz şutların hepsinde jeneriklik kurtarışlar yaptı.
Az önce de söylemiş
olduğum gibi kaleye çektiğimiz sayısız şutun sadece 2 tanesinde mağlup edebildik
Gökhan’ı. Bunların ilki 66’da Yasin’le geldi. Soldan Podolski’nin kale sahasına
doğru gönderdiği topa sert vuran Yasin, Gökhan’ın müdahalesine rağmen topu
ağlarla buluşturdu.
2-0 olunca skor
ister istemez rahatladık. Maçı kafa olarak erken bitirdik. Ancak futbolda
rehavetin olmadığı gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıktı. 74’te gelen
Gaziantepspor golüyle o rahatlama yerini strese bıraktı…
Son 15 dakikalık
bölüm hücum oyuncularımızla Gökhan Değirmenci arasında oynandı adeta. O kadar
çok kurtarış yaptı ki Gökhan, ayakta duracak hali kalmadı artık.
90+3’te son sözü gecenin yıldızı Yasin Öztekin
söyledi. Selçuk’un yaklaşık 30 metreden kullandığı serbest vuruşta, direkten
dönen topu iyi takip ederek kendisinin ve takımının 3.golünü kaydetmiş oldu.
Golün santrası bile yapılmadı zaten.
Bu arada Nigel De Jong için ufak bir parantez açmak istiyorum.Bugün mükemmele yakın bir performans sergiledi çünkü. Sahada basmadık yer bırakmadı. Oldukça kritik toplar kesti, sayısız top çaldı. Neredeyse hiç pas hatası yapmadı. Melo'nun gidişinden sonra büyük sıkıntılar yaşadığımız, hatta geçtiğimiz sezon 7-8 ayrı isim denediğimiz o bölgede, bu tarz bir oyuncuya ve böylesine bir performansa gerçekten çok ihtiyacımız vardı. Geçmişi ve kalitesi ortada olan De Jong umarım böyle devam eder...
İyi başladığımız,
ancak haftalar ilerledikçe düşüş yaşadığımız sezonda son 3 haftadır işler bizim
için yeniden rayında gitmeye başladı. Bir ara 9 puan gerisine düştüğümüz
zirveye şimdi sadece 1 galibiyet uzağız. Umarım devre arasına kadar olan 2
karşılaşmayı da kazanıp tatile kafa olarak rahat çıkarız. Ara transferde
yapılacak birkaç ufak takviye ve kulislerde yüksek sesle konuşulmaya başlanan
teknik direktör değişikliği ihtimali bir anda bizi şampiyonluğun en büyük
favorisi haline getirebilir…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR