İlk devrenin takvimsel
anlamdaki son maçında, Alanyaspor karşısında mutlak favori olarak çıkıyorduk
sahaya. Özellikle rakibin son haftalardaki etkili ismi Vagner Love’un da
olmayışı, favoriliğimizin oranını daha da arttırıyordu. Üstelik Başakşehir’in
Adanaspor’la berabere kalarak 2 puan kaybetmesi, Alanyaspor’u yenip tatile
şampiyonluk yarışının içinde ve moralli olarak gitme anlamında, 18 haftalık
2.perde öncesi büyük önem teşkil ediyordu.
Sakatların çokluğu
Riekerink’i bazı bölgelerde alternatifsizliğe itse de, eldeki şartlar altında sahaya
sürülen on bir, Türkiye standartları için gayet yeterli seviyedeydi. De Jong,
Selçuk, Sneijder, Bruma, Yasin, Eren gibi oyuncuları ligimizdeki hemen her
teknik direktör takımında görmek ister herhalde.
Karşılaşmanın ilk
düdüğüyle birlikte her maçta olduğu gibi topun hakimiyetini hemen ele alan ve
kolay kolay rakibe vermeyen takımımız, yine sürekli olarak ayağa pas yapmaya
başladı. Ancak sezon genelinde olduğu gibi, oyundaki bu hakimiyeti pozisyonlara
dökme konusunda ilk yarım saat boyunca başarısızdık. Buna karşılık Alanyaspor
takımının kalemizde yakaladığı net fırsatlar vardı.
Ancak 30.dakikadan
itibaren senaryo yavaş yavaş değişmeye başladı. Rakip yarı alanın ilk
metrelerinden kazandığımız serbest vuruşta, Sneijder’in kale sahasına
gönderdiği topu kafayla ağlara gönderen De Jong, Galatasaray formasıyla ilk
golünü atarak takımını 1-0 öne geçirdi.
Ne var ki, sevincimize
sadece 9 dakika sürdü. 15 haftadır bir türlü çare bulamadığımız kafa golleri
yeme zaafiyetimiz bir kez daha baş gösterdi. Sajjad’ın 6 pas hizasından yaptığı
kafa vuruşunda top ağlarımıza gitti ve skora eşitlik geldi…
1-1’den sonra neyse
ki demoralize olmayan ve oyundaki etkisini arttırmaya başlayan bir Galatasaray
vardı. Sağlı sollu ataklara golü bulma arzusunda olan oyuncularımız, soyunma
odasına üstün gitmek istiyorlardı. Nitekim uzatma bölümünde gelişen atağımızda,
Selçuk’un ceza sahası sağ çaprazından kale sahası içine gönderdiği topa, ters
bir vuruş yapan Lamine Gassana topu kendi ağlarına göndererek, takımımızı
yeniden öne geçirdi. Devre de 2-1 tamamlandı.
Golün geldiği
pozisyonda sakatlanan Selçuk sahaya çıkamadı ve ikinci 45 dakikaya Hamit
Altıntop’la başladık. Bu yarıda öyle bir Galatasaray izledik ki, çok arzu
ettiğimiz halde 15 haftadır bir türlü göremediğimiz, olması gereken,
beklediğimiz, özlediğimiz Galatasaray…
45 dakika boyunca
oyunu tamamen forse eden, rakibi adeta kendi yarı sahasına hapseden, bir
sağdan, bir soldan, bir ortadan atak üstüne atak geliştirerek sürekli golü
arayan, attıklarıyla yetinmeyen, 3’ü bulunca 4’ü, 4’ü bulunca 5’i arayan
Galatasaray, hepimizi fazlasıyla mutlu etti. Açıkçası böyle bir Galatasaray
seyretmeyi çok özlemişiz…
Sneijder’in
muhtemelen Galatasaray’a geldiği günden bu yana en iyi oyununu oynadığı,
arkadaşlarını adeta bir maestro edasıyla yönettiği oyunda, önce 51.dakikada
kendisi şapka çıkarılacak bir gole imza attı. Hemen akabinde de Eren’e yaptığı
asistle aradaki farkın 3’e çıkmasına yardımcı oldu.
Gerçek Sneijder bu.
Kendisinden beklediğimiz performans bu. Çünkü 34 haftanın en azından 20’sinde bu
performansı sergileyebilecek kapasite ve yetenek var kendisinde. Fakat bazen
öyle anlamsız şeyler yapıyor, öyle etkisiz oynuyor ki, kendisi ve yetenekleri
hakkında ister istemez soru işaretleri oluşmaya başlıyor zihnimde.
Skorun bir anda 4-1’e
gelmesiyle oyundan tamamen kopan Alanyaspor, artık orta sahayı geçemez hale
geldi. Öyle ki Hamit ve De Jong rakibi orta yuvarlakta karşılayarak neredeyse
her topu kazandılar.
80’de mükemmel bir
gol daha izledik. Ardı ardına müthiş paslaşmalar sonucu ceza sahasına giren
Sneijder, ‘’Al da at’’ diyerek bomboş durumdaki Josue’nin önüne yuvarladı topu.
Josue’ye ise sadece dokunmak kaldı. Golün hazırlanışı gerçekten alkışlanacak
cinstendi.
Son bölümlere 4
farklı yenik giren Alanyaspor, oyuncusu Erhan Kartal’ı da kaybedip sahada 10
kişi kaldı. Bruma’nın gole gideceği topu elle kesen Erhan, ikinci sarı karttan
kırmızıyı gördü.
Bruma bencillikten
biraz uzaklaşıp takımı için oynasa, herhalde tarihi bir skor çıkardı ortaya. 8-1, 9-1 gibi. Ancak özellikle son vuruşlarda hep egoist davranınca 5-1’e razı
olmak zorunda kaldık.
Devrenin son maçında
böylesine bir performans ve skor elbette mutluluk verici. Oldukça iyi başlayıp,
ortalarına doğru düşüş yaşadığımız sezonda, son 4-5 maç yeninde toparlanıp
zirveye ortak olmamız güzel. Ancak ne var ki, her şeye rağmen ben bu işin
Riekerink’le yürüyeceğine çok ihtimal vermiyorum! Ocak ayı’nda illa ki birkaç takviye
yapılacaktır. Özellikle bir stoper ve santrafor alınması kuvvetli ihtimal.
Ancak oyuncu takviyesinden ziyade, geçen hafta da söylemiş olduğum gibi
gerçekleşecek bir teknik direktör değişikliği, bu kadro yapısıyla bile
Galatasaray’ı ikinci devrede şampiyonluğun en büyük favorisi yapar!
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR