Geçen hafta kendi
sahamızda Kasımpaşa’dan aldığımız ağır mağlubiyetin ardından, 3.lük mücadelesi
verdiğimiz ezeli rakibimiz Fenerbahçe’nin Antalyaspor’a yenildiği haftada, hem
bir nebze de olsa yaralarımızı sarmak hem de Fenerbahçe’yle aradaki puan
farkını 2’ye indirmek için çıkıyorduk Gaziantep deplasmanına.
Oldukça hareketli
bir hafta geçiren takımımızın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş olan
Gaziantepspor’u normal şartlar altında rahat geçmesi gerekiyordu. Ancak son 2
sezondaki Galatasaray için hiçbir karşılaşma öncesi ‘’Kesin kazanır’’
diyemiyoruz ne yazık ki…
Tudor kadroda bazı
değişiklikler yapmıştı. Sakat Yasin’in yerine uzun bir aradan sonra Sinan Gümüş’e
forma verirken, Hakan Balta’yla Carole’un yerlerinde de Semih ve Linnes
oynuyordu. Tolga Ciğerci de kesik yiyen bir başka isimdi. O bölgede de Josue
görev yaptı.
Oyuna iyi başlayan
ve rakip kalede pozisyonlar bulan taraf biz olduk. Özellikle Bruma’yla gelişen
ataklarımızda bu oyuncumuz sezon genelinde olduğu gibi yine ‘’Yeter ki ben
atayım’’ sevdasındaydı. Bruma’nın en büyük eksiği de bu zaten. Hep kendine
oynuyor. Takım onun için ikinci planda. Sürekli olarak kendi skor yapma
çabasında. Bu da zaman zaman takıma zarar veriyor açıkçası. Çünkü her seferinde kendi atmaya çalışması yakaladığımız pozisyonların gole dönüşmesine
engel oluyor…
Bruma’yla
değerlendiremediğimiz pozisyonların yanında Sinan Gümüş ve Sneijder’in de gole
çeviremediği 2 net fırsat söz konusuydu. Özellikle Sinan’ın direğe çarpıp auta
giden şutu golle burun buruna getirdi bizi.
Nihayet 31.dakikada
Josue’yle bulduk golü. Kaleye yaklaşık 25 metre mesafede topla buluşan Josue’nin
yerden gönderdiği sert şut, kalecinin son müdahalesine rağmen ağlarla buluşarak
takımımızı 1-0 öne geçirdi!
Golden sonraki
bölümde de devrenin sonuna kadar oyunun mutlak hakimiydi Galatasaray. Final
paslarında biraz daha becerikli olabilsek maçı rahatlıkla koparabilirdik fakat
olmadı ne yazık ki.
Devre 1-0’la
tamamlanırken, ikinci yarıda farkı arttırırız diye düşündüm. Başımıza
geleceklerden habersizdim tabi o sıra…
İkinci devrenin ilk
8-10 dakikalık bölümünde yine Bruma’nın bencilliği neticesinde kaçan 1-2 fırsat
söz konusuydu. Öyle ki, her defasında bomboş durumda olmasına rağmen Bruma’nın
kendisine pas atmadığı Podolski, en sonunda isyan etti…
Tabi gelenek yine devam etti ve bu haftada
%1000’lik bir penaltımız kasıtlı olarak verilmedi. Kasıtlı diyorum, bunun başka
bir izahı yok çünkü artık. Eğer Hüseyin Göçek 5-6 metre önünde olan bu
pozisyona penaltı çalmıyorsa, bu sadece ve sadece art niyettir! Başka bir şey
değil!
Evet, bilinçli
olarak verilmeyen penaltımızın dönüşünde tıpkı geçen hafta olduğu gibi yine
kalemizde gol gördük. Artık duran toptan yediğimiz kaçıncı gol oldu bu sezon,
inanın bıraktım saymayı… Bir takım her hafta aynı golü nasıl yer, anlamak
cidden mümkün değil! Hiç mi çalışmıyorlar idmanlarda, hiç mi bu zaafa çözüm
aramıyorlar gerçekten çok merak ediyorum…
Khaly Thiam’ın
golüyle skora denge gelince, ister istemez Gaziantespor’un oyundaki motivasyonu
ve direnci de artmış oldu. 55 dakika boyunca oldukça silik bir görüntü çizen
Antep takımı gitti yerine başka bir takım geldi sanki. Üzerimizde ciddi bir
baskı kurarak sağlı sollu ataklarla kalemizde tehlikeler yaratmaya başladılar.
Açıkçası maçı kazanacak izlenimi yaratmaya başladılar.
Muslera’nın arka
arkaya kurtarışları Gaziantep ataklarına set çekerken, bizim de aynı şekilde
rakip kalede yarattığımız tehlikeler söz konusuydu.
Dakikalar 80’i
gösterirken Linnes’in ceza sahası çizgisinin hafif sol çaprazdan 1 metre kadar
dışında düşürülmesiyle son derece önemli bir serbest vuruş kazandık. Normal
şartlar altında Selçuk’un topun başına geçmesi beklenirken, Sneijder büyük bir
özgüvenle topu aldı ve Selçuk dahil herkesi ceza sahası içine gönderdi.
Topun arkasına geçen
Sneijder yalnızca 1 metre kadar gerildi. Hakemin işaretiyle birlikte de
mükemmel bir vuruş yaparak kaleci Paulo Victor’un çaresiz bakışları arasında
topu ağlarla buluşturdu.
Dakika olarak tam
zamanında geldi gol. Çünkü 5 dakika daha 1-1 gitse maç, hem telaş yapacaktık
hem de kalabalık yüklenelim derken savunmada açıklar verecektik.
Kalan bölümde iki takım
da skoru değiştirecek pozisyonları bulamayınca 90 dakika 2-1 Galatasarayımız’ın
üstünlüğüyle tamamlanmış oldu.
Geçen hafta
aldığımız ağır mağlubiyetin ardından Gaziantep deplasmanından 3 puanla dönmek
oyuncularımız için moral oldu şüphesiz. Ayrıca Fenerbahçe’nin kaybettiği
haftada kazanmak da önemliydi bizim için.
Önümüzde sadece 3 maç
var artık. İçeride Osmanlı ve Konyaspor’la oynayacağız. Arada da Alanya
deplasmanımız var. Bu 3 maçın getirisi 9 puan olmalıdır Galatasaray için. Ama
bu sezon ki Galatasaray’dan bunu beklemek de oldukça güç. Dolayısıyla ligi
kaçıncı sırada bitireceğimizi ancak 3 hafta sonra göreceğiz bakalım…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR