15 Mayıs 2017 Pazartesi

3.lük Aşkına...

  Geçen hafta kendi sahamızda Kasımpaşa’dan aldığımız ağır mağlubiyetin ardından, 3.lük mücadelesi verdiğimiz ezeli rakibimiz Fenerbahçe’nin Antalyaspor’a yenildiği haftada, hem bir nebze de olsa yaralarımızı sarmak hem de Fenerbahçe’yle aradaki puan farkını 2’ye indirmek için çıkıyorduk Gaziantep deplasmanına.
  Oldukça hareketli bir hafta geçiren takımımızın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş olan Gaziantepspor’u normal şartlar altında rahat geçmesi gerekiyordu. Ancak son 2 sezondaki Galatasaray için hiçbir karşılaşma öncesi ‘’Kesin kazanır’’ diyemiyoruz ne yazık ki…
  Tudor kadroda bazı değişiklikler yapmıştı. Sakat Yasin’in yerine uzun bir aradan sonra Sinan Gümüş’e forma verirken, Hakan Balta’yla Carole’un yerlerinde de Semih ve Linnes oynuyordu. Tolga Ciğerci de kesik yiyen bir başka isimdi. O bölgede de Josue görev yaptı.
  Oyuna iyi başlayan ve rakip kalede pozisyonlar bulan taraf biz olduk. Özellikle Bruma’yla gelişen ataklarımızda bu oyuncumuz sezon genelinde olduğu gibi yine ‘’Yeter ki ben atayım’’ sevdasındaydı. Bruma’nın en büyük eksiği de bu zaten. Hep kendine oynuyor. Takım onun için ikinci planda. Sürekli olarak kendi skor yapma çabasında. Bu da zaman zaman takıma zarar veriyor açıkçası. Çünkü her seferinde kendi atmaya çalışması yakaladığımız pozisyonların gole dönüşmesine engel oluyor…  
  Bruma’yla değerlendiremediğimiz pozisyonların yanında Sinan Gümüş ve Sneijder’in de gole çeviremediği 2 net fırsat söz konusuydu. Özellikle Sinan’ın direğe çarpıp auta giden şutu golle burun buruna getirdi bizi.
  Nihayet 31.dakikada Josue’yle bulduk golü. Kaleye yaklaşık 25 metre mesafede topla buluşan Josue’nin yerden gönderdiği sert şut, kalecinin son müdahalesine rağmen ağlarla buluşarak takımımızı 1-0 öne geçirdi!
  Golden sonraki bölümde de devrenin sonuna kadar oyunun mutlak hakimiydi Galatasaray. Final paslarında biraz daha becerikli olabilsek maçı rahatlıkla koparabilirdik fakat olmadı ne yazık ki.
  Devre 1-0’la tamamlanırken, ikinci yarıda farkı arttırırız diye düşündüm. Başımıza geleceklerden habersizdim tabi o sıra…
  İkinci devrenin ilk 8-10 dakikalık bölümünde yine Bruma’nın bencilliği neticesinde kaçan 1-2 fırsat söz konusuydu. Öyle ki, her defasında bomboş durumda olmasına rağmen Bruma’nın kendisine pas atmadığı Podolski, en sonunda isyan etti…
  Tabi gelenek yine devam etti ve bu haftada %1000’lik bir penaltımız kasıtlı olarak verilmedi. Kasıtlı diyorum, bunun başka bir izahı yok çünkü artık. Eğer Hüseyin Göçek 5-6 metre önünde olan bu pozisyona penaltı çalmıyorsa, bu sadece ve sadece art niyettir! Başka bir şey değil!
   Evet, bilinçli olarak verilmeyen penaltımızın dönüşünde tıpkı geçen hafta olduğu gibi yine kalemizde gol gördük. Artık duran toptan yediğimiz kaçıncı gol oldu bu sezon, inanın bıraktım saymayı… Bir takım her hafta aynı golü nasıl yer, anlamak cidden mümkün değil! Hiç mi çalışmıyorlar idmanlarda, hiç mi bu zaafa çözüm aramıyorlar gerçekten çok merak ediyorum…
   Khaly Thiam’ın golüyle skora denge gelince, ister istemez Gaziantespor’un oyundaki motivasyonu ve direnci de artmış oldu. 55 dakika boyunca oldukça silik bir görüntü çizen Antep takımı gitti yerine başka bir takım geldi sanki. Üzerimizde ciddi bir baskı kurarak sağlı sollu ataklarla kalemizde tehlikeler yaratmaya başladılar. Açıkçası maçı kazanacak izlenimi yaratmaya başladılar.
  Muslera’nın arka arkaya kurtarışları Gaziantep ataklarına set çekerken, bizim de aynı şekilde rakip kalede yarattığımız tehlikeler söz konusuydu.
  Dakikalar 80’i gösterirken Linnes’in ceza sahası çizgisinin hafif sol çaprazdan 1 metre kadar dışında düşürülmesiyle son derece önemli bir serbest vuruş kazandık. Normal şartlar altında Selçuk’un topun başına geçmesi beklenirken, Sneijder büyük bir özgüvenle topu aldı ve Selçuk dahil herkesi ceza sahası içine gönderdi.
  Topun arkasına geçen Sneijder yalnızca 1 metre kadar gerildi. Hakemin işaretiyle birlikte de mükemmel bir vuruş yaparak kaleci Paulo Victor’un çaresiz bakışları arasında topu ağlarla buluşturdu.
  Dakika olarak tam zamanında geldi gol. Çünkü 5 dakika daha 1-1 gitse maç, hem telaş yapacaktık hem de kalabalık yüklenelim derken savunmada açıklar verecektik.
  Kalan bölümde iki takım da skoru değiştirecek pozisyonları bulamayınca 90 dakika 2-1 Galatasarayımız’ın üstünlüğüyle tamamlanmış oldu.
  Geçen hafta aldığımız ağır mağlubiyetin ardından Gaziantep deplasmanından 3 puanla dönmek oyuncularımız için moral oldu şüphesiz. Ayrıca Fenerbahçe’nin kaybettiği haftada kazanmak da önemliydi bizim için.
  Önümüzde sadece 3 maç var artık. İçeride Osmanlı ve Konyaspor’la oynayacağız. Arada da Alanya deplasmanımız var. Bu 3 maçın getirisi 9 puan olmalıdır Galatasaray için. Ama bu sezon ki Galatasaray’dan bunu beklemek de oldukça güç. Dolayısıyla ligi kaçıncı sırada bitireceğimizi ancak 3 hafta sonra  göreceğiz bakalım…

                                                                              e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR