Bütün
Galatasaraylılar için yüreği sarı kırmızıyla çarpan tüm Galatasaray
sevdalıları için hayal kırıklıklarıyla dolu üst üste ikinci sezonun da son
dönemecine girdik artık. Tabi 112 yıllık anlı şanlı tarihinde olduğu gibi son 5
yılı da başarılarla dolu olan kulübümüzün, Dursun Özbek’in üstün çabaları
sayesinde 2 yılda düştüğü durum içler acısı! Ancak bundan daha acı olan,
Galatasaray kongre üyelerinden bu duruma en ufak bir tepkinin olmayışı. Fakat bu çok normal. Çünkü hayattaki tek amaçları Galatasaray Spor Kulübü’nün onlara
sunduğu sosyal olanaklardan yararlanmak olan sözde Galatasaraylı bu
şahsiyetlerin, kendi çıkarlarına ters bir durum oluşmadığı sürece olup
bitenlere tepki göstermeleri beklenemez. Onlar kendi keyiflerine, yemelerine,
içmelerine bakıyorlar çünkü…
Geçtiğimiz hafta
dramatik bir şekilde kaybettiğimiz Fenerbahçe karşılaşmasının ardından
özellikle hiçbir şey yazmadım. Kendimce protesto etmek istedim belki de bir
şeyleri. Çünkü bazı durumları ben kendi adıma kabullenemiyorum artık. Her
defasında Fenerbahçe’nin hiçbir şey oynamadan, bizim sayısız gol pozisyonunu
değerlendiremediğimiz karşılaşmalarda, kalemize tek isabetli şut çekip onda da
golü bularak bizi yenip gitmelerini bir Galatasaray taraftarı olarak ben
kabullenemiyorum!
Böyle bir mağlubiyet
1 kere yaşanır, tesadüf dersin. 2 kere yaşanır, hadi yine tesadüf dersin. Ancak
her defasında aynı şey oluyorsa bu ne tesadüftür, ne de şans... Buna olsa olsa
beceriksizlik denir! Çünkü sen bir dünya pozisyona girip hiç birini gole
çeviremiyorsan, buna karşılık adamlar senin kalene 1 kere, 2 kere gelip seni
mağlup etmeyi başarıyorsa, bunun adı beceriksizliktir!
İşte yine Galatasaray’ın
son derece beceriksiz olduğu bir akşamda, 90 dakika boyunca sahada hiçbir varlık
gösteremeyen Fenerbahçe takımı bizi mağlup ederek, sıralamada bir üst
basamağımızdaki yerini iyice sağlamlaştırmış oldu. Sezon başında neredeyse alay
ettiğimiz Fenerbahçe’nin ligin bitimine 4 hafta kala 4 puan farkla önümüzde
oluşu, Dursun Özbek yönetiminin bir başka büyük başarısıdır! Devre arasında
yolları ayırmadıkları Riekerink’i 3 hafta sonra kovarak, Tudor’la birlikte yine
bir geçiş dönemine sebebiyet vermiş oldular. Bu dönemde de üst üste kaybedilen
puanlar Galatasaray’a şampiyonluk yarışında havlu attırdığı gibi sıralamada da
4.lüğe kadar gerilemesine neden oldu.
Gelelim bu haftaya:
Hamza Hamzaoğlu’nun görevden ayrılmasından sonra büyük bir düşüş yaşayarak
neredeyse küme düşme potasına yaklaşan Bursaspor karşısında doğal olarak
favoriydik. Ancak Bursaspor’un sahadan bu kadar silineceğini de tahmin
etmemiştim.
Geçen hafta alınan
mağlubiyete rağmen Fenerbahçe karşısında oldukça üstün bir futbol sergileyen
takımımız, aynı oyunu Bursa’da da üzerine koyarak sürdürdü. Tabi bunda
Bursaspor’un hiçbir şey yapamayışının etkisi de büyüktü.
Maça adeta golle
başladık. Henüz 4.dakikada sol taraftan çalımlarla ceza sahasına sokulan Bruma’nın
ortaya çıkardığı top, Bursaspor’lu Ertuğrul’un ayağından sekerek ağlarla
buluştu. Bu golle öne geçmiş olduk.
Henüz 1 dakika sonra
Yasin’le 2.gole çok yaklaştık. Bruma’nın pasıyla sağ çaprazdan ceza sahasına
giren Yasin, bir anda kaleci Harun’la karşı karşıya kaldı. Harun’un üzerinden
yaptığı aşırtma vuruş ağlara gidiyordu ki son anda Aziz Behich kale çizgisi
üzerinde kayarak çıkardı.
Devrenin tamamında
oyunun mutlak hakimiydi Galatasaray. Bursaspor’lu oyuncular doğru düzgün ceza
sahamıza bile yaklaşamadılar. Buna karşılık Bruma önderliğinde ardı ardına
ataklarımız söz konusuydu.
Devrenin son
dakikasında günün yıldızı Bruma bir kez daha çıktı sahneye. Yine sol kanatta
buluştuğu topla içeri doğru kat etti. 2 rakibini eksilttikten sonra Podolski’yle
verkaça girdi ve penaltı noktası üzerinde Harun’la karşı karşıya kaldı. Yaptığı
vuruşta Harun’un müdahalesine rağmen top filelerle buluşarak 2.Galatasaray golü
olarak tabelaya yazıldı.
Devre 2-0 bitti ama
rahatlıkla 4-0, 5-0 da bitebilirdi. Bu doğrultuda da ikinci 45 dakikada farkın
artacağı belliydi.
57.dakikada sağ
çaprazdan kazandığımız serbest vuruşta topun başına gelen Sneijder, arka direğe
güzel ortaladı. Aynı güzellikte kafayı vuran Ahmet Çalık hem aradaki farkı 3’e
çıkardı, hem de Galatasaray formasıyla ilk kez gol sevinci yaşamış oldu.
Aradan yalnızca 3
dakika geçmişti ki bu kez Podolski çıktı sahneye. Tolga Ciğerci’nin bir anda
kaptığı topta, rakip savunmanın dengesiz yakalanmasını iyi değerlendiren
Sneijder, verdiği şık pasla Podolski’yi Harun’la karşı karşıya bıraktı. Bu tarz
pozisyonları asla affetmeyen Alman yıldızımız skoru 4-0 yaptı.
4-0’dan sonraki
bölümde de golle sonuçlandıramadığımız bir çok pozisyon vardı. Özellikle Bruma
jeneriklik bir gole imza atabilirdi. Ancak ne yazık ki 4 rakibinden
sıyrıldıktan sonraki son vuruşu acemice oldu…
Kapanışı yapmak son
haftaların suskun ismi Yasin Öztekin’e kısmet oldu. Özellikle sezonun ilk
yarısında takımın en golcü ismi olan Yasin, uzun süreli suskunluğuna nihayet
son verdi. Bursaspor ceza sahası içinde buluştuğu topta ısrarını sürdüren ve
topu kaybetmeyen Yasin, dar açıya rağmen mükemmel bir gol vuruşu yaparak
gecenin skorunu ilan etti.
Son 2 haftada ortaya
koyduğumuz futbol olumlu sinyaller verse de, Dursun Özbek başkan olduğu sürece
ben Galatasaray’ın mücadele edeceği hiçbir kulvarda başarılı olabileceğine
inanmıyorum! Bu sene artık geçti. Ancak yeni sezonda da şu an ki tablodan daha
iyisini yapabileceğimize pek ihtimal vermiyorum. Çünkü 2 sezonda 5.teknik
direktörle çalışan mevcut yönetim kurulunun, bundan sonra alınacak başarısız
sonuçlarda artık kendisini değiştirmesi gerekmektedir. Dursun Özbek’de bunu hiçbir
şekilde yapmayacağına göre, 1 sezon daha Galatasaraylılar için çile ve sabırla
dolu bir şekilde geçecek gibi görünüyor…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR