17 Ekim 2011 Pazartesi

İmparator Zoru Sever


Dün İstanbul’da tabir-i caizse dondurucu bir soğuk vardı. Bu soğuk havaya gün boyu yağan şiddetli yağmur da eklenince, Türk Telekom Arena’nın o canım zemini ne yazık ki berbat bir hale bürünmüştü. Tribünler de dolmamıştı dün akşam. 52 bin kapasiteli stadda 30-35 bin taraftar var veya yoktu. Tabii bu durumun oluşmasındaki en büyük etkenin soğuk havadan ziyade yüksek bilet fiyatları olduğunu herkesler gayet iyi biliyor. Ancak yönetimimiz stadımızın tam olarak dolmamasından şikayetçi değil herhalde ki, seyirciyi tribüne çekmek için farklı uygulamalara başvurulmuyor. Neyse, sonuçta kendi bilecekleri iş…
Fatih Hoca dün akşam da son haftalarda ısrar ettiği onbirini bozmamıştı. Eboue, Baros, Servet gibi direk oynayabilecek kapasitedeki oyuncularımız yine yedek kulübesindeydi. Keza benim çok fazla beğenmememe rağmen Türkiye standartlarında önemli oyuncular olarak görülen Yekta ve Sercan’da.
Şunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki, ilk 45 dakika boyunca mükemmel bir Galatasaray seyrettik. Abartısız son 2-3 yılın en iyi futbolunu oynadı takım. İnanılmaz derecede yüksek yüzdeyle ayağa pas yaptılar, çok iyi top çevirdiler. Kalemizde sadece 1 pozisyon verdik. Onda da yine Gökhan Zan’ın durduk yere rakibe attığı bir pas söz konusuydu. Attığımız ilk golde tam bir takım oyunu izledik. Yaklaşık 30-35 saniye süren paslaşmalar sonucu ceza yayının üzerinde topla buluşan Engin Baytar kişisel becerilerini gözler önüne serip topu 2 kişinin arasında Elmander’in önüne yuvarladı. Elmander’de gelen topu tavana asarak skor üstünlüğünü yakalamamızı sağladı.
Devrenin geriye kalan kısmında da sahanın mutlak hakimi Galatasaray’dı. Doğal olarak da soyunma odasına 1-0’lık üstünlükle gittik. İlk devrede yaşadığımız tek şanssızlık ise herşeye rağmen Kazım’ın sakatlanarak yerini Eboue’ye bırakması oldu. Hazır Eboue’den bahsetmişken kendisine yapılan %1500’lük penaltıyı daha önce defalarca kez Galatasaray düşmanlığından bahsettiğim Hüseyin Göcek’in es geçmesine pek şaşırmadık açıkçası. Tıpkı 90 dakika boyunca sürekli olarak Galatasaray aleyhine verdiği kararlara şaşırmadığımız gibi!
İkinci yarı, ilk yarıya oranla bambaşka bir Galatasaray vardı sahada. 45 dakika boyunca oynadığı futbol bizleri mest eden takım gitti, yerine topa hakim olmakta zorlanan, ayağa pas yapmakta sıkıntılar yaşayan, rakip kaleye pek fazla gidemeyn bir Galatasaray geldi sanki. 65.dakikada Engin Baytar’ın sakatlanarak oyundan çıkması ve yerine Sercan’ın girmesi de iyiden iyiye dengeleri Bursa Spor lehine çevirdi.
Golün geleceği belli olmuştu artık. Çünkü Bursa Spor yüklendikçe yükleniyor, Fatih Hoca ise sahadaki bu olumsuz tabloyu değiştirmek adına hiçbir şey yapmıyordu. Üstüne üstlük daha önce defalarca kez deneyip olumlu bir sonuç alamadığı Eboue’yi sol açık oynatma tercihinde yine inat ediyordu. Tam Bu esnada gelişen bir Bursa Spor atağında Galatasaray savunmasının uzaklaştırmak için yoğun çaba harcadığı topu Sercan’ın akıl sır ermez bir şekilde taca değil de kornere vurması Bursa Spor’un 1-1’lik eşitliği sonunda yakalamasını sağladı.
Zaten üşüyen Galatasaray taraftarı tamamen buz kesmişti artık. Ancak son bir umut daha vardı. Fatih Hoca’nın o ana kadar ısındırmayı bile düşünmediği Baros oyuna girerse belki kurtarabilirdi takımını. Nitekim öyle de oldu. Baros oyuna girdikten birkaç dakika sonra, mükemmel paslaşmalarla gelişen atağın sonucunda Elmander topu Baros’un önüne bıraktı, Baros’da düzgün bir vuruşla yeniden öne geçirdi bizi. O an Türk Telekom Arena’da oyuncusundan, teknik ekibine, idarecesinden, taraftarına kadar herkesde görülmeye değer bir sevinç vardı. Tıpkı bizim evde olduğu gibi :)
Sonuç olarak zor da olsa sahadan 2-1’lik skorla galip ayrıldık. Aslında kolay maçı zora sokan isim hiç tartışmasız Fatih Hoca’ydı. Özellikle 2.devredeki anlamsız diziliş denemeleri az daha 2 puan kaybetmemize neden olacaktı. Daha önce de söylediğim gibi Fatih Hoca şapkadan tavşan çıkarma sevdasına artık son vermeli. Futbolun matematiği 2x2=4 seviyesindeyse şayet işin içine türev, integral sokmaya çalışmanın hiçbir manası yok. Ayrıca 3 maçtır sonradan oyuna girip skora katkı yapan hatta bunların ikisinde hocasını kurtaran Milan Baros’un yerinin yedek kulübesi değil de yeşil zemin olduğunu bence İmparator’da artık kabullenmek zorunda…
e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar