31 Ekim 2011 Pazartesi

Hakemler Katletmeyince


Açıkçası, bugün oynanacak olan Kayseri Spor karşılaşmasına ilişkin fazla bir umudum yoktu hafta boyunca. ‘’Alacağımız en iyi netice beraberlik olur.’’ diye düşünüyordum. Çünkü önemli sayıdaki sakat ve cezalı oyuncumuzu, son yıllarda sergilediğimiz gündüz maçları performansıyla birleştirince ister istemez karamsar bir tablo oluşuyordu insanın gözünde. Fakat neyseki bugün yanılan ben oldum ve sahadan 2-0’lık galibiyetle ayrıldık. Böylesine kritik bir dönemde ligin en zor deplasmanlarından birinden üstelik onca eksiğe rağmen 3 puanla dönmek benim nezdimde takdir edilecek bir başarıdır. Dolayısıyla gerek teknik kadromuzu, gerekse de bugün sahada ter döken tüm futbolcularımızı canı gönülden kutluyorum.
Tebrikleri bir kenara bırakıp maça gelecek olursak, bugün de gördüğümüz üzere sahada futbol oynamaya çalışan bir takımın, hakemler tarafından sabote edilmediği takdirde 3 puanı alması kaçınılmaz oluyor. Çünkü haftalar sonra ilk kez aleyhimize çalışmayan bir hakem üçlüsü vardı Kayseri’de. 90 dakika boyunca oyunun seyrini değiştirecek hiçbir düdük çalmadılar Allah’a şükür. Zaten Cüneyt Çakır yıllardır hem maç yönetişini beğendiğim, hem de başarılı bulduğum bir hakemdir. Hakem hatalarından oldukça muzdarip olduğumuz bir dönemde maçımıza atanması da bizim için büyük şans oldu bence.
İlk 45 dakika boyunca sahanın hakimi Galatasaray’dı. Gerçekten güzel futbol oynadık. Kalemizde de 0 pozisyon verdik. Sahadaki 11’in hemen hepsi üzerine düşen görevi başarıyla yerine getirebilmek adına herşeyi yaptı. Tabii bugünkü 11’in 2 sürprizi hiç tartışmasız Semih Kaya ve Ayhan’dı. Ayhan aylar, Semih ise yıllar sonra resmi bir maçta forma şansı buldu. Yalnız bu noktada şunu belirtmeden edemeyeceğim; Semih Kaya bence bugün Galatasaray’ın en iyisiydi. Bütün kritik müdahelelerin altında onun imzası vardı. Çok kontrollü ve kendinden emin bir şekilde oynadı. Sanki yıllardır devamlı oynuyor gibiydi…
İyi oynadığımız devrenin son bölümlerinde kazanılan serbest atışta Riera’nın güzel ortasına Elmander çok iyi yükselerek 1-0 öne geçmemizi ve soyunma odasına önde gitmemizi sağladı.
İkinci devreye zorunlu olarak Yekta-Aydın değişikliği ile başladık. Zaten sakatlıklarla boğuşulan bir dönemde Yekta’nın da sakatlanması ve 4-5 ay sahalardan uzak kalacak olması pekte hoş olmadı. Ne diyelim, Allah daha kötülerinden korusun…
Sakatlar kervanına Yekta’nın da eklenmiş olmasından mıdır bilemedim, ikinci yarıya oldukça tutuk ve etkisiz başladık. 20-25 dakika boyunca oyun tamamen Kayseri Spor’ün kontrolünde geçti. Özellikle Amrabat’ı durdurmakta bir hayli zorlandık. Ömer Şişmanoğlu yakaladığı net pozisyonları cömertçe harcadı. Bu noktadaki şansımız bence Gökhan Ünal’ın sakatlanıp oyundan çıkmış oluşuydu. Çünkü Ömer’e gelen toplar Gökhan’a gelmiş olsa, en az 2 tanesini rahatlıkla gole çevirebilirdi.
Ben ‘’Kayseri golü bulacak herhalde’’ diye düşünmeye başlamışken imdadımıza Eren Güngör yetişti. Rakip ceza sahası içinde Elmander’in yaptığı baskı sonuç verdi ve Eren’in topu uzaklaştırmak için yaptığı vuruş Selçuk’a pas oldu. Selçuk’da bu ikramı geri çevirmeyerek yaptığı mükemmel plaseyle hepimize derin bir ‘’Oh’’ çektirdi.
Kalan 15-20 dakikalık bölümde 2-0’ın verdiği güvenle üzerindeki stresi atan Galatasaray, oyunu kontrolü altında tutarak sahadan galip ayrılmasını bildi.
Bugünkü yazımın son bölümünü Eboue ve Riera’ya ayırmak istedim. Çünkü ikisi içinde vurguamak istediğim bazı şeyler var:
Eboue geldiği günden bu yana ilk kez sağ bek oynadı. Ve herkese çok net bir şekilde gösterdiki oynaması gereken esas mevkii orası zaten. Çünkü hem savunmada üzerine düşeni yaptı, hem de elinden geldiğince ataklara destek verdi. Kısacası modern futbolda bir bek oyuncusunun oynaması gerektiği şekilde oynadı.
Riera’da bugüne kadarki en iyi performansını ortaya koydu. Rakip eksiltti, çizgiye indi, gollük paslar attı, asist yaptı. Hala gerçek performansını yakalamış olmasada en azından ilerisi için olumlu sinyaller verdi. Bu şekilde devam ederse birkaç hafta sonra o da kendini bulacaktır diyerek bugünkü yazıma son noktayı koyuyorum.
e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar