5 Şubat 2012 Pazar

Nokta ''Ateş''i

Belki de sezon başından beri hiç olmadığı kadar galip gelmek zorundaydık Gaziantep Sor karşısında. Çünkü ilk devrenin sonlarına doğru başlayıp, ikinci devrenin ilk haftalarında da devam eden galibiyet ya da yenilmezlik serisi sona ermiş, ardı ardına yaşanan puan kayıplarıyla da takım üzerinde yoğun bir stres ve baskı oluşmaya başlamıştı. Dün akşam da sahadan puan kaybıyla ayrılsak, takımın kendine duyduğu güven iyice azalacak dolayısıyla da son birkaç ayda yakaladığımız o pozitif hava son bulacaktı.
  Fatih Hoca Necati’nin yuvasına dönüşüyle yeniden  4-4-2 dizilişine geçiyor, son haftalarda takımın hızını kesen Riera’yı da tekrardan kulübeye yolluyordu. Emre Çolak, Felipe Melo, Selçuk İnan ve Engin Baytar’dan oluşan orta saha haftalardır görmek istediğim orta sahaydı.
  Karşılaşmanın başlamasıyla birlikte Galatasaray’ın bu maçı kazanacağı ortaya çıktı. Çünkü rakip yarı alana çok çabuk geçebiliyor, yaptığımız isabetli paslarla ceza sahası etrafında tehlikeler yaratabiliyorduk.
  Necati Ateş ilk 15 dakikada Anadolu’dan İstanbul’a yeni transfer olmuş genç bir çocuk misali oldukça heyecanlı ve telaşlıydı. Sanki bir an önce kendini ispat etmek istiyor gibiydi. Ancak dakikalar geçtikçe kendisi de bu telaşının yersiz olduğunun ve zaten kalitesinin, yeteneklerinin herkesler tarafından gayet iyi bilindiğinin farkına varınca esas kimliğini bulmaya ve oyuna ağırlığını koymaya başladı.
  İlk 45 dakikada Elmander ve Selçuk İnanla iki net pozisyondan yararlanamadık. Buna karşılık Antep’in ise Hakan Balta’nın büyük hatası sonucu yakalayıp yine Hakan Balta’nın can siperane bir müdahelesiyle golle sonuçlanmayan bir pozisyonu vardıki akıllara zarar…
  İkinci devrenin başlamasıyla birlikte Gaziantep takımı bu yarıda golü daha çok düşüneceğini belli etti. Nitekim 50.dakikada savunmamızın arkasına attıkları uzun bir topta son haftalarda alışılageldiği üzere Sabri’nin önce adamını kaçırıp ardından da kovalamak yerine seyretmeyi tercih etmesi sonucu golü buldular. Açıkçası bu gol hepimizde şok etkisi yarattı. Çünkü ilk 45 dakikada mağlubiyetin m’si bile geçmemişti aklımdan.
  Neyseki golün etkisini üzerinden çabuk attı takım. Yalnızca 3 dakika sonra bu kez biz Gaziantep savunmasının arkasına doğru uzun bir top gönderdik. Eski dost Emre Güngör’ün ıskası bir anda Necati’yi kaleciyle karşı karşıya bıraktı. 4,5 senedir bu anı bekleyen Necati’yse bu ikramı geri çeviremezdi elbette.
  1-1’den sonra oyundaki psikolojik üstünlüğü de ele alan takımımız rakip kaleye daha bilinçli gitmeye başladı. Dakikalar 66’yı gösterirken yakaladığımız kontraatakta Engin Baytar çıktı sahneye. Önce 80 metre top sürdü, sonra mükemmel bi çalımla rakip savunmanın dengesini bozdu ve topu Elmander’in önüne yuvarladı. Elmander’e ise sadece şık bir paleseyle galibiyet golünü atmak kalmıştı.
  Geriye düşen Gaziantep Spor tamamen demoralize olunca maçın geri kalan kısmı bizim için daha kolay geçti. Fatih Terim’in akıllıca ve oyunu soğutan oyuncu değişiklikleri dışında fazla önemli bir şey de olmadı zaten.
  Sonuç olarak belki de en kritik dönemde, ligin en zor deplasmanlarından birinden 3 puanla dönmüş olduk. Şimdi bizde herkesler gibi merakla bu akşamki derbinin sonucunu bekliyoruz. Sonuç ne olursa olsun, bizim işimize yarayacağı muhakkak. Tabii bir beraberlik çıkarsa mükemmel olacaktır ancak illa bir kazanan olacaksa da ben onun Beşiktaş olmasını tercih ederim.
                                                                     e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar