11 Mart 2012 Pazar

‘’İnandık Biz Sizlere, Cim Bom Yüzümüzü Güldür Bu Sene’’

Dün akşam beklenildiği üzere Fenerbahçe’nin Ankaragücü’nü yenmesi, bizim de Ankara’nın diğer temsilcisi karşısında 3 puanı almamızı kaçınılmaz hale getirmişti. Hele ki gelecek hafta Kadıköy’e gideceğimizi de göz önünde bulundurursak.
  İlk yarıdaki Fenerbahçe ve iki hafta önceki Beşiktaş maçlarını saymazsak şayet, belki de sezonun en dolu tribünleri vardı bu akşam Arena’da. Artık ligin son haftaları yaklaşırken ve takımımız zorlu engelleri birer birer aşarken ister istemez seyirci de havaya girmeye ve takımına olan desteğini maksimum seviyeye çekmeye başlıyor. Dolayısıyla, sahadaki mükemmel zemin 40 binin üzerindeki seyirciyle birleşince, galibiyet için gerekli tüm koşullar maç başlamadan oluşuvermişti bile.
  Fatih Hoca Fenerbahçe maçında formayı teslim ettiği Emre Çolak’tan belki dinlendirme amaçlı, belki de son dönemlerdaki form düşüklüğü nedeniyle 3 ay sonra ilk kez vazgeçiyor, onun yerine son haftaların çıkıştaki ismi Riera’yla başlıyordu maça. Fakat şunu da söylemeden edemeyeceğim; bir futbolcu eline geçen şansı anca bu kadar kötü kullanabilirdi herhalde. Riera için konuşuyorum tabiiki. Bugün öylesine kötü ve etkisizdi ki sahada, İmparator bile kendisine anca 45 dakika dayanabildi. Neyse, sonuçta Riera’nın kendi bileceği iş. O yedek kalmaktan memnunsa bizler için no problem.
  Karşılaşmanın ilk düdüğüyle birlikte ‘’İnandık biz sizlere, Cim Bom yüzümüzü güldür bu sene’’ bestesi eşliğinde rakibi üzerinde inanılmaz bir baskı kurdu takımımız. Bu baskı karşısında Gençlerbirliği takımı gardı düşen boksör misali abondone oldu adeta. Ancak bu yoğun baskı ne yazıkki bize golü getirmedi. Lakin er ya da geç o golün bu akşam geleceği de bu 15 dakikalık bölümde belli oldu zaten.
  15-30 arası Gençlerbirliği takımı oyunu biraz dengelemeye çalıştıysada bunda pek fazla başarılı olamadı ve 30.dakikadan itibaren tekrardan kendi yarı alanına hapsoldu. Kalesinde her ne kadar çok çok net pozisyonlar olmasalarda sürekli olarak tehlikeler yaşamaya başladı. Özellikle Elmander’in ceza yayı içinden kalecinin kucağına gönderdiği plase ve Selçuk’un mükemmel frikiğinde Erkan’ın son anda yaptığı kurtarış bizleri en çok heyecanlandıran iki pozisyon oldu.
  İlk devre 0-0 sona ermişti ancak ikinci devrede tabelanın değişeceği aşikardı. Fatih Hoca az önce bahsetmiş olduğum gibi sahada tel tel dökülen, sürekli olarak top ezen Riera’ya daha fazla tahammül edemedi ve ikinci devreye Emre Çolakla başladı. Emre’de takıma gözle görülür bir hareket getirdi zaten.
  İkinci 45 dakikanın ilk düdüğüyle birlikte, karşılaşmanun bitiminde Şansal Büyüka’nın da  söylemiş olduğu gibi bu sefer baskıdan, istekten çok daha ötesi, adeta bir saldırı nitelendiğinde Gençlerbirliği kalesine yüklendi oyuncularımız.
  Bu insan üstü baskıya dayanılması imkansızdı elbet. 48.dakikada mükemmel paslaşmalarla gelişen atağımızda Engin Baytar’ın ceza sahası içine gönderdiği topa Felipe Melo’nun penaltı noktası üzerindeki dokunuşu nihayet o çok istediğimiz golü getiriyordu. Tabii gelen bu golle tribünler de bayram yerine dönüyordu.
  Çok değil 10 dakika sonra, orta sahadaki diğer yıldızımız Selçuk İnan çıkıyordu sahneye. İlk yarıdaki müthiş vuruşu kaleci Erkan’a takılan 8 numaramız bu kez işini sağlama alarak tam direğin altına gönderiyordu plaseyi. Ne mutlu ki yıllarca süren frikiklerden gol bulamama hasretimiz bu sezon itibariyle sona erdi. Selçuk’un serbest vuruşlardan bulduğu 3.gol bu tezi ispatlar nitelikte ve kalitedeydi çünkü.
  2-0’dan sonra zaten Galatasaray’ın kontrolünde olan oyun lehimize doğru level artırarak oynanmaya devam etti. Özellikle Eboue sağ tarafı otobana çevirdi. Gecenin yıldızı Felipe Melo ise sürekli olarak cepheden delmeye çalıştı rakip savunmayı. Çoğu zaman da başarılı oldu bu hedefinde.
  Oyunun son dakikalarında zorunlu bir Elmander-Baros değişikliği geldi. Aslında Fatih Hoca Baros’u son yarım saatlik bölümde falan oyuna alsa, belki de fark daha da artacaktı. Öyle ki oyunda sadece 5-6 dakika yer alabilen Baros, %100’lük bir pozisyon bulmayı başardı. Ancak gol vuruşunu kaleci Erkan’ın üzerine doğru yapınca 3.gol gelmedi. Zaten bu atağımız karşılaşmanın son pozisyonuydu.
  2-0’lık galibiyetin ardından yakaladığımız yeni galibiyet serisinde 6.maçı geride bırakmış olduk. Şimdi hafta boyunca, tahmin edeceğiniz gibi tüm Türkiye cumartesi akşamı Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisine kilitlenecek. Herkesler bir şeyeler yazacak, çizecek. Anlayanı, anlamayanı kendince tahminlerde bulunacak. Fakat gerçek olan şu ki, son yılların en kötü Fenerbahçe’si, son yılların en iyi Galatasaray’ını konuk edecek. Ve belki de yıllar sonra ilk kez takımımız Kadıköy’e bu denli rahat, bu denli moralli gidecek. Ligin ilk yarısındaki maçta rakibimize karşı çektiğimiz 3 yıllık galibiyet hasretine mükemmel bir oyunla son vermiştik. Şimdi de zaman 13 yıllık Saraçoğlu hasretine son verme zamanı bence.
                                                                         e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar