26 Mart 2012 Pazartesi

Elmander’siz Sıkıntı Var

  Doğruyu söylemek gerekirse, bir hafta içersinde 3 tane zorlu maç oynayacak olan takımımızda fiziksel anlamda bir düşüş yaşanabileceğini az çok tahmin ediyordum. Elmander’in hesapta olmayan sakatlığı da buna tuz-biber ekti.
  Salı günü oynadığımız Sivasspor karşılaşmasının ardından söylemiştim, Elmander ve Melo’nun takım için ne kadar önemli olduğunu. Dün akşam da bu tezim Elmander bazında iyice kanıtlanmış oldu. Dilerim bir an önce iyileşir ve takıma geri döner. Aksi halde özellikle Play Off maçlarında Elmander’siz çok zorlanırız gibi görünüyor.
  Dün gerçekten İstanbul’da uzun zamandır hasret kaldığımız mükemmel bir hava vardı. Maç saatindeki pırıl pırıl gökyüzü ve 15-16 derece civarındaki sıcaklık futbolcular için ideal nitelikteydi. Türk Telekom Arena Tribünleri’de %80-85 oranına doluydu. Yani 40 binin üzerinde Galatasaraylı takımına destek olmak için yerini almıştı.
  Cüneyt Çakır’ın ilk düdüğüyle karşılaşma başladı. Trabzonspor, Galatasaray’ın oyununu bozmak yani ilk planda rakibi oynatmayıp sonra kendisi oynamak şeklinde bir oyun planını belirlediğini ilk dakikadan itibaren gözler önüne serdi. Özellikle Zokora-Colman ikilisi Melo ve Selçuk’a sürekli olarak pres uygulayarak onları pas hatasına zorluyorlardı. İlk devrenin tamamında bu hedeflerinde başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Ancak Zokora birçok pozisyonda oyuncularımızı çok sert müdahelerle durdurdu. Sonuçta kendi başını yaktı ve bu sezon 2.kez Fenerbahçe’ya karşı cezalı duruma düştü. Fakat her şeye rağmen, bence bu oyuncu dün akşam 90 dakikayı tamamlamamalıydı.
  25.dakikada Trabzonspor Alanzinho’nun düşürülmesiyle bir serbest vuruş kazandı. Bütün oyuncularımız topa bakmak ya da rakiple ilgilenmek yerine Cüneyt Çakır’a itiraz etmeye kalkınca, Colman oldukça zeki bir hareketle serbest vuruşu bekletmeden kullandı ve topu Burak Yılmaz’ın önüne attı. Bir anda kaleci Muslera’yla karşı karşıya kalan Burak’ta plaseyi köşeye bıraktı. Yediğimiz bu gol amatör kümelerde bile yenmeyecek cinstendi doğrusu…
  Az önce de belirtmiş olduğum gibi takımın en önemli hücum silahı Elmander’in eksikliği, her hafta oynadığımız futbolu oynayamamızın baş nedeniydi. Hücumda görev yapan Baros ve Necati çok etkisiz kaldı. Özellikle Necati ilk 45 dakikada bir tane bile olumlu hareket yapamadı. Attığı her top rakibe gitti. Pozisyonlarda ağır kaldı, ataklarda doğru yerlerde değildi. Aynı şekilde Baros’ta ona eşlik etti. Oldukça güçsüz ve kendine güvensiz bir görüntüdeydi o da. Top ayağına geldiğinde ne yapacağını bilmez bir haldeydi sanki. Durum böyle olunca, ilk 45 dakikayı neredeyse 0 pozisyonuyla bitirdik.
   İkinci yarıya biraz daha toparlanmış bir görüntüde başladı takımımız. Önce beraberliği, sonra da galibiyet golünü bulma düşüncesiyle Trabzonspor üzerinde baskı kurmaya çalıştılar. Buna karşılık Trabzonspor ise kontra ataklarla farkı arttırma niyetindeydi bu devrede.
  65.dakikaya gelindiğinde hala 1-0 yeniktik ve rakip üzerinde kurduğumuz kısmi baskı bize istediğimiz pozisyonları getirmiyordu. Özellikle ceza yayı civarındaki final paslarını beklenmeyecek kadar kötü veriyordu oyuncularımız.
  Fatih Hoca’nın oyuna ilk müdahelesi Necati-Sabri değişikliği oldu. Gecenin en etkisiz ismi Necati’nin oyundan alınması belki doğruydu ama yerine giren ismin Sabri olması biraz ilginç geldi bana. Sonraki süreçte de arka arkaya Emre Çolak-Yiğit, Engin Baytar-Mehmet Batdal değişiklikleri geldi. Son 1,5 sezonda toplasan 10 maç oynamamış olan Mehmet Batdal’ın böylesine kritik bir maçta kurtarıcı olarak sahaya sürülmesi bende olduğu gibi herkeslerde büyük bir şaşkınlık yaratmıştır herhalde!
  Kaderin cilvesi olsa gerek, Necati sahadayken bulamadığımız gol pozisyonlarını, Mehmet Batdal sahadayken yakalamaya başladık.
  Dakikalar 83’ü gösterirken Sabri’in sağdan yaptığı ortayı Alanzinho elle kesince Cüneyt Çakır tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. Trabzonsporlu futbolcuların yoğun itirazları ise oldukça gereksizdi.
  Topun başına geçen Felipe Melo, oldukça soğukkanlı bir vuruşla topu ağlara gönderek bu sezon penaltılardan 4., genel anlamda ise 10.golünün altına imza atmış oldu.
  1-1’in getirdiği moralle rakip kaleye artık daha istekli gitmeye başladık. 90+3.dakikada öyle bir pozisyon kaçırdık ki, kaçırması atmaktan daha zor. Felipe Melo kendi yarı alanında kaptığı topla hızla Trabzonspor ceza sahasına doğru kat etti. Önünü boşaltıktan sonra topu sağa taraftaki Sabri’ye bıraktı. Sabri’de bekletmeden ortaya çevirdi. Baros’u geçen top 6 pas üzerinde bomboş durumda bekleyen Mehmet Batdal’a geldi. Ancak Mehmet Batdal zor olanı yaparak topu kaleci Tolga’nın üzerine nişanladı.
  Mehmet Batdal’ın kaçırdığı bu gol karşılaşmanın son gol pozisyonu oldu. Tabii uzun zamandır oynamayan bir futbolcuyu o golü kaçırdığı için suçlamak biraz gaddarlık olur. Ancak Fatih Hoca’nın maçtan sonra söylemiş olduğu gibi de Galatasaray’da şans insana bir kez gelir. O şansı değerlendirmek için de böylesine bir pozisyona girince onu gol yapmak gerekir.
  İyi oynamadığımız, daha doğrusu alıştığımız performansımızı sergileyemediğimiz bir karşılaşmada yenilmemiş olmak hatta tüm bu olumsuzluklara rağmen son dakikada galibiyeti kaçırmış olmak sevindirici. Ancak, Play Off’a girebildiğimiz kadar puan farkıyla girmek temel hedefimizken, dün 2 puan kaybederek Fenerbahçe’nin bize yaklaşmasına izin vermemiz ve takımın Elmander olmadan bu denli zorlanması şampiyonluk için kritik viraja girdiğimiz şu dönemde biraz morallerimizi bozdu açıkçası.
                                                                         e-falanfilan Yazarı: Kerem Zülfikar