Milli maç aralarından sonraki ilk lig karşılaşmaları her
zaman zor olmuştur büyük takımlar için. Özellikle Galatasaray’ın bu anlamda
ciddi sıkıntılar yaşadığı maçlara birçok kez şahitlik etmiştik. Rakip de son
yıllarda oldukça zorlandığımız, hatta geçen sezon yenemediğimiz tek takım olan
Antalyaspor olunca ister istemez aklımın bir köşesinden ‘’acaba?’’lar
geçiyordu.
Karşılaşmanın
başlamasına 3-4 saat kala, Hamit Altıntop ateşinin yükseldiği ve bu nedenle
kadrodan çıkarıldığı haberi geldi. İşte o an Galatasaray’ın maçı kazanacağına
olan inancım çok daha fazla arttı. Şimdi bu yazdığıma şaşıranlar, hatta Hamitle
ne alıp veremediğin var diye soranlar olacaktır. Durum şu: Ben Hamit Altıntop’un
Schalke’den başlayıp Real Madrid’e kadar uzanan süreçte hiçbir zaman
abartıldığı kadar büyük bir futbolcu olduğunu düşünmedim. İzlediğim her maçında
da neden bu kadar şişirildiğine, abartıldığına hiçbir anlam veremedim. Bu
adamın tek özelliği kuvvetli oluşu. Başka da hiçbir artısı yok. Top tekniği
yüksek mi? Hayır. Golcü mü? Hayır. Asist yapma özelliği var mı? Hayır. Tek
başına maç kazandırabilecek, bir takımı alıp sürükleyebilecek türden bir oyuncu
mu? Yine hayır. Hayır, hayır, hayır… Kısacası bir yıldız futbolcuda olması gereken
özelliklerin hiçbiri Hamit Altıntop’ta mevcut değil. Fakat, bizim yerlere,
göklere çıkarmaya oldukça meyilli olan basınımıza, Bayern Münih ve Real Madrid’de
çanak tutunca, sanki dünya çapında bir yıldızımız varmış ve biz bunun farkında
değilmişiz gibi bir tablo çıktı ortaya.
Kimse kimseyi
kandırmasın arkadaşlar. Hamit Altıntop ne Schalke’de ne Bayern’de ne de Real
Madrid’de hiçbir zaman düzenli olarak ilk onbir oynayan bir oyuncu olmadı.
Sadece rotasyonun bir parçası olarak kendine yer buldu bu kulüplerde.
Hamit’in 4 maçlık
Galatasaray kariyerine bakacak olursak, geçen sezonun ‘’savunmacı’’ takımı
Galatasaray, ligin en az gol yiyen takımı Galatasaray, Kalesini yanlış olmasın
17 veya 18 lig maçında gole kapatmış olan Galatasaray, takıma bir Hamit
Altıntop’un monte edilmesiyle 4 resmi maçta kalesinde tam 8 gol gören,
savunması evlere şenlik bir takıma dönüşüverdi bir anda.
Şimdi de aranızdan takım gol yiyorsa bunda suç
savunmadadır. Hamit’in ne kabahati var? Şeklinde sormak isteyenler olacaktır.
Yediğimiz o 8 golü incelerseniz, birçoğunun pozisyon başlangıçlarında topu
kaptıran ismin Hamit Altıntop olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca goller dışında,
yine tam atağa kalktığımız anlarda Hamit’in gayri ciddi hareketleri sonucu topu
kaptırıp kalemizde gol tehlikeleri yaşadığımız anların sayısı da yadsınamayacak
kadar fazla.
Gelin, dün akşama
dönelim. Hamit’siz Galatasaray neler yaptı ona bakalım. Atılan 4 golün dışında
kaçırdığımız 7-8 tane net gol pozisyonu var. Sezon başından beri bir türlü
etkili olamayan kanatlarımız Amrabat ve vasat Aydın! eşliğinde çalışır hale
geldi. Dikkat edin Aydın için vasat dedim. Çünkü Aydın Yılmaz vasat bir
futbolcu. Dolayısıyla oynadığı karşılaşmalarda sergilediği performanslar da 1-2
istisna dışında vasatı geçememiştir. Tıpkı dün akşam olduğu gibi.
Kalemizde Burak
Yılmaz’ın ters kafası dışında hiçbir pozisyon vermedik. Tamam rakip belki
2.devrenin tamamını bir kişi eksik oynadı ama ne olursa olsun sezon başından beri
maç başına ortalama 2 gol yiyen bir takımın maçı 0 pozisyon vererek noktalaması
güzel bir gelişme.
Bunların dışında
orta sahada iyi top yaptık. Özellikle savunma arkasına Selçuk’un attığı
mükemmel pasları cömertçe harcadı forvetlerimiz. Selçuk’ta asist hanesine
yazılabilecek 2-3 asisten oldu.
Kısacası ofansif
anlamda Fenerbahçe maçından sonraki en iyi, defansif anlamda ise hiç
tartışmasız en başarılı maçımızı oynadık. Tabi bunda Cris faktörü de önemli bir
etken.
Evet sevgili
Galatasaraylılar, Hamitli Galatasaray’ın yaptıkları ve yapamadıkları ortada.
Hollanda ve Estonya maçlarına bakacak olursak, Hamitli milli takımın yaptıkları
ve yapamadıkları da ortada. Şimdi ben susayım, kararı siz verin…
Hamit Altıntop
avrupanın her liginde onlarcası bulunabilecek, yıllardır birçoklarımızla
yıldızı bir türlü barışmayan, gözümüzün önündeki kaptanımız Sabri Sarıoğlu’ndan,
bu adama bu kadar para ödenir mi diye güldüğümüz Fenerbahçeli Mehmet Topuz’dan, Beşiktaş'ın ''savaşçı'' kahramanı! Veli Kavlak'tan pek de artısı olmayan, en ufak bir futbolcu estetiğini kendinde
barındırmayan, ayağının burnuyla toplara vuran sıradan bir futbolcudur.
Böylesine bir futbolcuya yıllık 3 milyon Euro garanti para+oynadığı her maç
için 25 bin Euro, alacağı primleri falan da hesaba katarsak yılda yaklaşık
4.5-5 milyon Euro yani TL karşılığı olarak 10-11 trilyon gibi bir para ödeyecek
olmak tek kelimeyle yazıktır, günahtır! Ben o paraya öyle bir santrafor alırım
ki, bana her sezon 25-30 tane gol atar, ligde şampiyon yapar, avrupada da
çeyrek final, yarı final oynatır.
Dipnot: Geçen sezonki şampiyonlukta varını yoğunu ortaya koyan ve benim nezdimde
Hamit’ten iki gömlek daha klas futbolcu olan Engin Baytar'ın 400 bin Euro gibi bir rakama oynadığı unutulmasın…
Toparlamak gerekirse
Hamit Altıntop Galatasaray’ın ne sistemine uymaktadır, ne de Fatih Hoca’nın iki
sezondur ısrarla üzerinde durduğu, ayağa bol pas yapabilecek orta saha üzerine
kurulu oyun şablonunun bir parçası olabilecek kapasitededir. Sezon içerisinde
Hamitli ve Hamitsiz Galatasaray’ı seyrettiğiniz her karşılaşmanın ardından ısrarla
üzerinde durduğum bu konuda ne denli haklı olduğumu göreceksiniz.
Son olarak Burak
Yılmaz’dan bashetmek istiyorum. Hiç tartışmasız şu anki kadromuzun en yetenekli
forveti. Dün akşamki performansına tek kelimeyle hayran kaldım. Bu sezon henüz
hiç 90 dakika forma giymemiş olmasına rağmen, böylesine diri ve kuvvetli oluşu,
ayağındaki her topu rakipten saklayışı, ikili mücadelelerin hepsinde ayakta
kalması, frikikten attığı müthiş gol ve girdiği pozisyonlarla dün gece ‘’Ben bu
takımın her zaman 1.santraforu olurum.’’ mesajını verdi Burak Yılmaz. Umarım bu
mesaj teknik ekibimize de ulaşmıştır…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR