28 Eylül 2012 Cuma

Bedenler Ordu'da, Akıllar Braga'da...


  Şunu çok net bir şekilde ifade etmemiz gerek; Galatasaray, Orduspor maçına hiç ama hiç konsantre olmamış. Başta Fatih Terim olmak üzere tüm teknik ekip ve futbolcularımızın aklı belli ki Braga maçındaydı bu akşam. Nasıl olsa bir şekilde yeneriz Ordu’yu diye düşünmüş olacaklar ki,  ne maça başlayan onbir ne de sonradan oyuna giren üç yedeğimiz sahada hiçbir varlık gösteremedi.
  Fatih Hoca ne zaman tıkır tıkır işleyen ya da işlemesi muhtemel olan takımın bir yerleriyle oynamaya kalksa, illa ki o hafta puan kaybediyoruz. Tıpkı bu akşam olduğu gibi…
   Sezon başından beri hiç tartışmasız bu takımın en formda ismi Umut Bulut. Hatta geride kalan süreçte sergilediği performans, Umut Bulut’un futbol kariyerinin tavan noktası olarak nitelendirildi. Dolayısıyla böylesine formda bir Umut bu akşam neden yedek kulübesindeydi?
  Johan Elmander geçen sezonki Süper Final maçlarından beri ortalarda yok. Her  hafta sahada adeta yokları oynuyor. Ancak böylesine formsuz olduğu bir dönemde Hoca’nın kendisi üzerinde bu kadar ısrarcı oluşu gerçekten anlaşılamaz cinsten... Madem ki forma hak edene verilir, Elmander’in şu haliyle formayı hak etmediğini ve yerinin yedek kulübesi olduğunu Fatih Hoca’nın artık kabullenmesi gerek. Gerçi bu akşam Galatasaray’da kim iyiydi diye sorsanız , hiçbir oyuncunun ismini söyleyemem. Takım halinde kötüydük .Hatta çok kötüydük.  Zaten Galatasaray seviyesinde takımlar ancak 11 oyuncusunun birden formsuz olduğu günlerde maç kaybederler. Çünkü 5-6 oyuncu bile iyi performans sergilese, o günkü karşılaşmayı kazanmaya yetiyor zaten. Ama bu akşamki takımda vasatın üzerinde çıkabilen bir Allah’ın kulu olmadığı için sahadan mağlubiyetle ayrılmamız kaçınılmaz oldu…
  Aydın Yılmaz bu maçta da bizleri çileden çıkarttı. Geçen sezonun 2-3 karşılaşması dışında ne zaman çıkartmadı ki zaten?  Yaa bir oyuncu 6-7 sene Galatasaray’da oynar da hiç mi üzerine bir şeyler koyamaz arkadaş? Pes diyorum, başka da bir şey demiyorum…
  Nerede geçen seneki Felipe Melo… Rakibi ısıran, rakipten top çalan, takımı atağa kaldıran, kaleye dikine giden, 40-50 metreye müthiş toplar atan, skor anlamında takımı sırtlayan Melo gitti, yerine bu saydıklarımın hemen hiçbirini yapamayan bir Melo geldi bu sezon. Tabi bu durumun oluşmasındaki en büyük neden Melo’nun neredeyse tüm yaz dönemini denize girip güneşlenerek geçirmiş oluşu. Ümid ediyorum ki ilerleyen haftalarda toparlanacaktır. Zaten toparlanmazsa vay halimize…
  Özetlemek gerekirse, akılların Salı gününde oluşunun bedelini sahadan mağlubiyetle ayrılarak ödemiş olduk. Her ne kadar tüm teknik direktörler her fırsatta ‘’Bizim için en önemli maç önümüzdeki ilk resmi maçtır.’’ deseler de, maalesef avrupa kupası maçları öncesi bizim takımlarımızda ciddi anlamda bir konsantrasyon eksikliği oluyor. Bu akşam  Galatasaray’ın konsantrasyon seviyesi de bir hayli diplerdeydi!
 Şu saatten sonra tek temennimiz şu olsun bari: Madem ki tüm oyuncularımızın aklı Braga maçındaydı, yani tamamen bu maçın havasına girmişler, o zaman Salı günü çok güzel bir futbolla 3 puanı alırlar inşallah da, bizde bu akşamki kötü futbolu ve mağlubiyeti aklımızdan silip atarız…

   e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR