Şunu çok net bir şekilde ifade etmemiz gerek; Galatasaray,
Orduspor maçına hiç ama hiç konsantre olmamış. Başta Fatih Terim olmak üzere
tüm teknik ekip ve futbolcularımızın aklı belli ki Braga maçındaydı bu akşam. Nasıl
olsa bir şekilde yeneriz Ordu’yu diye düşünmüş olacaklar ki, ne maça başlayan onbir ne de sonradan oyuna
giren üç yedeğimiz sahada hiçbir varlık gösteremedi.
Fatih Hoca ne zaman
tıkır tıkır işleyen ya da işlemesi muhtemel olan takımın bir yerleriyle
oynamaya kalksa, illa ki o hafta puan kaybediyoruz. Tıpkı bu akşam olduğu gibi…
Sezon başından beri
hiç tartışmasız bu takımın en formda ismi Umut Bulut. Hatta geride kalan süreçte
sergilediği performans, Umut Bulut’un futbol kariyerinin tavan noktası olarak
nitelendirildi. Dolayısıyla böylesine formda bir Umut bu akşam neden yedek
kulübesindeydi?
Johan Elmander geçen
sezonki Süper Final maçlarından beri ortalarda yok. Her hafta sahada adeta yokları oynuyor. Ancak
böylesine formsuz olduğu bir dönemde Hoca’nın kendisi üzerinde bu kadar ısrarcı
oluşu gerçekten anlaşılamaz cinsten... Madem ki forma hak edene verilir,
Elmander’in şu haliyle formayı hak etmediğini ve yerinin yedek kulübesi olduğunu
Fatih Hoca’nın artık kabullenmesi gerek. Gerçi bu akşam Galatasaray’da
kim iyiydi diye sorsanız , hiçbir oyuncunun ismini söyleyemem. Takım halinde
kötüydük .Hatta çok kötüydük. Zaten
Galatasaray seviyesinde takımlar ancak 11 oyuncusunun birden formsuz olduğu
günlerde maç kaybederler. Çünkü 5-6 oyuncu bile iyi performans sergilese, o günkü karşılaşmayı kazanmaya yetiyor zaten. Ama bu akşamki takımda vasatın üzerinde
çıkabilen bir Allah’ın kulu olmadığı için sahadan mağlubiyetle ayrılmamız
kaçınılmaz oldu…
Aydın Yılmaz bu
maçta da bizleri çileden çıkarttı. Geçen sezonun 2-3 karşılaşması dışında ne
zaman çıkartmadı ki zaten? Yaa bir oyuncu
6-7 sene Galatasaray’da oynar da hiç mi üzerine bir şeyler koyamaz arkadaş? Pes
diyorum, başka da bir şey demiyorum…
Nerede geçen seneki
Felipe Melo… Rakibi ısıran, rakipten top çalan, takımı atağa kaldıran, kaleye
dikine giden, 40-50 metreye müthiş toplar atan, skor anlamında takımı sırtlayan
Melo gitti, yerine bu saydıklarımın hemen hiçbirini yapamayan bir Melo geldi bu
sezon. Tabi bu durumun oluşmasındaki en büyük neden Melo’nun neredeyse tüm yaz
dönemini denize girip güneşlenerek geçirmiş oluşu. Ümid ediyorum ki ilerleyen
haftalarda toparlanacaktır. Zaten toparlanmazsa vay halimize…
Özetlemek gerekirse,
akılların Salı gününde oluşunun bedelini sahadan mağlubiyetle ayrılarak ödemiş
olduk. Her ne kadar tüm teknik direktörler her fırsatta ‘’Bizim için en önemli
maç önümüzdeki ilk resmi maçtır.’’ deseler de, maalesef avrupa kupası maçları öncesi
bizim takımlarımızda ciddi anlamda bir konsantrasyon eksikliği oluyor. Bu akşam Galatasaray’ın konsantrasyon seviyesi de bir
hayli diplerdeydi!
Şu saatten sonra tek
temennimiz şu olsun bari: Madem ki tüm oyuncularımızın aklı Braga maçındaydı,
yani tamamen bu maçın havasına girmişler, o zaman Salı günü çok güzel bir futbolla
3 puanı alırlar inşallah da, bizde bu akşamki kötü futbolu ve mağlubiyeti
aklımızdan silip atarız…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR