Spor Toto Süper Lig’in dün gece itibariyle takımımız adına
3.haftası geride kaldı. Oynadığımız 3 karşılaşmada topladığımız 7 puan, kağıt
üstünde iyi olarak kabul edilebilir olsa da, kalemizde gördüğümüz 6 gol, hatta
Süper Kupa’da oynadığımız Fenerbahçe karşılaşmasıyla beraber 8 gol pek hayra alamet
bir durum değil açıkçası. Özellikle bu 4 resmi maçın tamamında duran toptan gol
ya da goller yemiş olmamız da yaklaşan Şampiyonlar Ligi öncesi ayrı bir
handikap.
Dün akşam, hafta arası
çapraz bağları kopan ve 5 ay sahalardan kalacak Ujfalusi dışında geçen haftaki
kadromuzdan herhangi bir eksiğimiz yoktu. O boşluğu da doğal olarak Dany ile
doldurma yoluna gitti Fatih Hoca. Belki birçoklarımız Burak Yılmaz’ın artık ilk
onbirde başlayacağını düşünse de son 1,5 sezonda olduğu gibi yine Elmander
sahadaydı.
Takımımız karşılaşmaya
hırslı ve istekli başladı ancak bunu pozisyon bulma sayısına yansıtamadı.
Devrenin belli bölümlerinde Bursaspor’da direnç gösterince oyun orta alana
sıkıştı kaldı. Yani seyredenler açısından çok zevk vermeyen bir mücadeleye
dönüştü.
Allah’tan imdadımıza
bir duran top yetişti. Dakikalar 24’ü gösterirken kazandığımız köşe vuruşunda
Selçuk ortaladı, top Bursaspor savunmasından sekip ağlara doğru giderken çizgi üzerinde
son dokunuş Umut’tan geldi.
1-0’dan sonra
ofansif anlamda biraz daha kıpırdanmaya başladık. Özellikle yine Umutla
değerlendiremediğimiz çok net bir pozisyon vardı. Buna karşılık Bursaspor
takımı da birkaç fırsattan yararlanamadı ve devre 1-0’lık skorla lehimize
sonuçlandı.
İkinci 45 dakika da
ilk yarıya benzer bir tempoda başladı. Tek fark, Bursaspor’un doğal olarak golü
biraz daha fazla düşünüyor oluşuydu. Nitekim çok geçmeden istedikleri o golü de
buldular. Bu sezon bir gelenek haline geldiği üzere, bir kez daha ceza sahamız
civarında yaptığımız bir faul kalemize gol olarak geri döndü. Batallia’nın orta
sahasına uçarak kafayı vuran Musa Çağıran takımına eşitliği getiren isimdi.
Skor 1-1’e gelince
Fatih Hoca sahanın en etkisiz ismi Elmander’i Burakla, Emre Çolak’ı da
Amrabatla değiştirdi. Neyse ki bu iki değişiklik takımımıza ciddi anlamda
hareket getirdi. Özellikle Amrabat Bursaspor savunmasını oldukça rahatsız
etmeye başladı. Keza Burak’ta Elmander’in 56 dakika boyunca yapamadığı çapraz koşuları
son yarım saatlik bölüme sığdırdı.
Dakikalar 72’yi gösterirken
Burak’ın yine böyle bir koşusu takımımıza golü getirdi. Önce Burak vurdu
kaleciden döndü, sonra Amrabat vurdu bu kez direkten döndü, baktı biz bir türlü
sokamıyoruz, ben atayım bari dedi ve eski futbolcumuz Musa Çağıran topu tavana
astı J
Çok geçmeden 3.golü
de bulduk ve iyice rahatladık. Bursaspor savunmasının arkasına atılan uzun
topta Carsonla İbrahim arasındaki anlaşmazlığı iyi değerlendiren Amrabat topu
kaptı ve bekletmeden müsait durumdaki Burak’ın önüne yuvarladı. Burak’ta sakin
bir vuruşla aradaki farkı 2’ye çıkardı.
Son 5 dakikaya 3-1
önde girmek ister istemez mutlu etmişti bizleri. Ancak yine bir köşe vuruşu,
yine bir gol… Ömer Erdoğan’ın golü Bursapor’u yeniden umutlandırırken bizlere
de bir kez daha saç baş yoldurtuyordu!
Neyse ki kalan kısa
sürede korkulan olmadı ve sahadan 3-2’lik skorla galip ayrılan taraf olduk.
Yazımın başında
belirtmiş olduğum gibi oynadığımız 4 resmi karşılaşmanın hepsinde duran
toplardan gol yemek ve geçen sezon hiç rastlamadığımız bireysel savunma hatalarına
sık sık şahit olmak şu an için en can sıkıcı noktalar. Hele hele Ujfalusi’nin uzun
süre aramızda olmayacağını da hesaba katarsak, bu takımın savunmayı toplayacak
ve yönetecek bir lidere ihtiyaç duyduğu aşikar. Çünkü gerek Dany gerekse de
Semih Kaya yönetecek değil yönetilecek türden defans oyuncuları. Bu noktada
aklıma gelen ve bu işi en iyi yapabileceğini düşündüğüm isim, transferin ilk
günlerinde gündemimizi oldukça meşgul eden Cristian Chivu. Gerçi transferin
bitimine sayılı saatler kala oyuncu almak çok kolay bir iş olmasa da,
Şampiyonlar Ligi’nde böyle bir savunma hattıyla oldukça sıkıntılar
yaşayacağımızın farkına varması gereken teknik heyetimiz ve yönetimimizin bir
şeyler yapması farz niteliğinde. Her ne kadar şeker gibi bir kura çekmiş
olsakta avrupa arenasında bu hataları yaparsanız, adamlar gözünüzün yaşına
bakmadan sizi averaj takımına döndürüp ülkenize geri yollarlar…
Birkaç şey de Felipe
Melo için söylemek istiyorum. Dün akşam geçtiğimiz sezonun tamamında alışık
olduğumuz performansına yakın bir görüntü sergiledi. Tabi ki her geçen gün daha
iyi olacaktır ancak umarım bu süreç mümkün olduğunca kısa sürer. Çünkü iyi bir
Melo’yla bu takımı seyretmek ayrı bir keyif veriyor.
Son cümlem Necati
Ateş’e. Karakter, adamlık ve de en önemlisi Galatasaraylılık kelimelerinin
anlamlarını son 5 sene içersinde defalarca kez bizlere öğreten ve bu
nitelikleriyle benim gönlümde her zaman çok önemli bir yeri olacak olan renkdaşıma
Eskişehirspor formasıyla sonsuz başarılar diliyorum. İyiki sen Galatasaraylı
Necati’sin ve bizlerin gönlünde hep öyle kalacaksın…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR