3 Eylül 2012 Pazartesi

Hattı MÜDAFAA da Yok, Sattı MÜDAFAA da Yok!


  Spor Toto Süper Lig’in dün gece itibariyle takımımız adına 3.haftası geride kaldı. Oynadığımız 3 karşılaşmada topladığımız 7 puan, kağıt üstünde iyi olarak kabul edilebilir olsa da, kalemizde gördüğümüz 6 gol, hatta Süper Kupa’da oynadığımız Fenerbahçe karşılaşmasıyla beraber 8 gol pek hayra alamet bir durum değil açıkçası. Özellikle bu 4 resmi maçın tamamında duran toptan gol ya da goller yemiş olmamız da yaklaşan Şampiyonlar Ligi öncesi ayrı bir handikap.
  Dün akşam, hafta arası çapraz bağları kopan ve 5 ay sahalardan kalacak Ujfalusi dışında geçen haftaki kadromuzdan herhangi bir eksiğimiz yoktu. O boşluğu da doğal olarak Dany ile doldurma yoluna gitti Fatih Hoca. Belki birçoklarımız Burak Yılmaz’ın artık ilk onbirde başlayacağını düşünse de son 1,5 sezonda olduğu gibi yine Elmander sahadaydı.
  Takımımız karşılaşmaya hırslı ve istekli başladı ancak bunu pozisyon bulma sayısına yansıtamadı. Devrenin belli bölümlerinde Bursaspor’da direnç gösterince oyun orta alana sıkıştı kaldı. Yani seyredenler açısından çok zevk vermeyen bir mücadeleye dönüştü.
  Allah’tan imdadımıza bir duran top yetişti. Dakikalar 24’ü gösterirken kazandığımız köşe vuruşunda Selçuk ortaladı, top Bursaspor savunmasından sekip ağlara doğru giderken çizgi üzerinde son dokunuş Umut’tan geldi.
  1-0’dan sonra ofansif anlamda biraz daha kıpırdanmaya başladık. Özellikle yine Umutla değerlendiremediğimiz çok net bir pozisyon vardı. Buna karşılık Bursaspor takımı da birkaç fırsattan yararlanamadı ve devre 1-0’lık skorla lehimize sonuçlandı.
  İkinci 45 dakika da ilk yarıya benzer bir tempoda başladı. Tek fark, Bursaspor’un doğal olarak golü biraz daha fazla düşünüyor oluşuydu. Nitekim çok geçmeden istedikleri o golü de buldular. Bu sezon bir gelenek haline geldiği üzere, bir kez daha ceza sahamız civarında yaptığımız bir faul kalemize gol olarak geri döndü. Batallia’nın orta sahasına uçarak kafayı vuran Musa Çağıran takımına eşitliği getiren isimdi.
  Skor 1-1’e gelince Fatih Hoca sahanın en etkisiz ismi Elmander’i Burakla, Emre Çolak’ı da Amrabatla değiştirdi. Neyse ki bu iki değişiklik takımımıza ciddi anlamda hareket getirdi. Özellikle Amrabat Bursaspor savunmasını oldukça rahatsız etmeye başladı. Keza Burak’ta Elmander’in 56 dakika boyunca yapamadığı çapraz koşuları son yarım saatlik bölüme sığdırdı.
  Dakikalar 72’yi gösterirken Burak’ın yine böyle bir koşusu takımımıza golü getirdi. Önce Burak vurdu kaleciden döndü, sonra Amrabat vurdu bu kez direkten döndü, baktı biz bir türlü sokamıyoruz, ben atayım bari dedi ve eski futbolcumuz Musa Çağıran topu tavana astı J
   Çok geçmeden 3.golü de bulduk ve iyice rahatladık. Bursaspor savunmasının arkasına atılan uzun topta Carsonla İbrahim arasındaki anlaşmazlığı iyi değerlendiren Amrabat topu kaptı ve bekletmeden müsait durumdaki Burak’ın önüne yuvarladı. Burak’ta sakin bir vuruşla aradaki farkı 2’ye çıkardı.
    Son 5 dakikaya 3-1 önde girmek ister istemez mutlu etmişti bizleri. Ancak yine bir köşe vuruşu, yine bir gol… Ömer Erdoğan’ın golü Bursapor’u yeniden umutlandırırken bizlere de bir kez daha saç baş yoldurtuyordu!
  Neyse ki kalan kısa sürede korkulan olmadı ve sahadan 3-2’lik skorla galip ayrılan taraf olduk.
 Yazımın başında belirtmiş olduğum gibi oynadığımız 4 resmi karşılaşmanın hepsinde duran toplardan gol yemek ve geçen sezon hiç rastlamadığımız bireysel savunma hatalarına sık sık şahit olmak şu an için en can sıkıcı noktalar. Hele hele Ujfalusi’nin uzun süre aramızda olmayacağını da hesaba katarsak, bu takımın savunmayı toplayacak ve yönetecek bir lidere ihtiyaç duyduğu aşikar. Çünkü gerek Dany gerekse de Semih Kaya yönetecek değil yönetilecek türden defans oyuncuları. Bu noktada aklıma gelen ve bu işi en iyi yapabileceğini düşündüğüm isim, transferin ilk günlerinde gündemimizi oldukça meşgul eden Cristian Chivu. Gerçi transferin bitimine sayılı saatler kala oyuncu almak çok kolay bir iş olmasa da, Şampiyonlar Ligi’nde böyle bir savunma hattıyla oldukça sıkıntılar yaşayacağımızın farkına varması gereken teknik heyetimiz ve yönetimimizin bir şeyler yapması farz niteliğinde. Her ne kadar şeker gibi bir kura çekmiş olsakta avrupa arenasında bu hataları yaparsanız, adamlar gözünüzün yaşına bakmadan sizi averaj takımına döndürüp ülkenize geri yollarlar…
  Birkaç şey de Felipe Melo için söylemek istiyorum. Dün akşam geçtiğimiz sezonun tamamında alışık olduğumuz performansına yakın bir görüntü sergiledi. Tabi ki her geçen gün daha iyi olacaktır ancak umarım bu süreç mümkün olduğunca kısa sürer. Çünkü iyi bir Melo’yla bu takımı seyretmek ayrı bir keyif veriyor.  
  Son cümlem Necati Ateş’e. Karakter, adamlık ve de en önemlisi Galatasaraylılık kelimelerinin anlamlarını son 5 sene içersinde defalarca kez bizlere öğreten ve bu nitelikleriyle benim gönlümde her zaman çok önemli bir yeri olacak olan renkdaşıma Eskişehirspor formasıyla sonsuz başarılar diliyorum. İyiki sen Galatasaraylı Necati’sin ve bizlerin gönlünde hep öyle kalacaksın… 

    e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR