19 Ekim 2012 Cuma

Saplantılarından Kurtul Artık Fatih Hoca!


2 haftalık gereksiz! milli maç arası nihayet sona erdi. Gereksiz diyorum, çünkü milli takımımızın halini gördükten sonra Galatasaray’ın son dönemlerdeki vasat futbolunu bile özler olduk. Beterin beteri vardır derler ya büyüklerimiz, hakikaten de öyleymiş.
  Açıkçası bu akşam Gençlerbirliği karşısında 3 puan alacağımızdan bir hayli umutluydum. Çünkü oynadığımız son 3 resmi karşılaşmayı kazanamadığımız için en azından şu sıralar puan kaybetme lüksümüz kalmadığını düşünüyordum. Ancak ne yazık ki yanılmışım. Çünkü galibiyet alamadığımız resmi maç sayısı an itibariyle dörde çıktı…
  Şimdi neden buralara geldik, bir anda nasıl dibe vurduk isterseniz bunlardan bahsedelim biraz.  
  Öncelikle benim şahsi fikrim, bir önceki sezonu şampiyonlukla tamamlamış ve kadrosunu da tamamen korumuş bir takımın çok fazla transfer yapmasına ihtiyaç yoktur. Dünya çapında 1-2 yıldız getirip takımınızın kalitesini en azından bir seviye daha yukarıya taşıyacaksınız eyvallah. Fakat sadece Türkiye Ligi standartlarında ‘’iyi futbolcu’’ olarak nitelendirilebilecek, avrupa futbolunda  piyasası olmayan birçok ismi başarılı takımınıza monte etmeye kalkarsanız, bir süre sonra o takım şanzumanı bozuk araba gibi stop eder. Tıpkı şu an Galatasaray’ın ettiği gibi. Sorarım sizlere; Umut Bulut, Hamit Altıntop, Burak Yılmaz, Amrabat, Dany ve Cris. Bu oyuncuların hangisi gittiği takımı alıp bambaşka noktalara sürükleyebilecek cinsten bir futbolcu? Hiçbiri değil mi? Dolayısıyla kadronuzda aynı ayar ve üzeri bir sürü futbolcu varken gidip bu isimleri transfer etmek gereksiz ve anlamsız oldu bence. Hee az önce de söylediğim gibi Kaka’yı getirebilseydi Ünal Aysal veya her şeye rağmen Ronaldinho’yu, başımız gözümüz üstüne derdik. Ama Hamit, Umut ya da diğerleri için aynı şeyleri söylememiz ne yazık ki mümkün değil…
  Geçen sezonun başlarında yeni takım olmanın yarattığı dezavantajlar neticesinde zorluklar çekmişsin hatta zaman zaman bocalamışsın. Ta ki 12.-13.haftalara kadar. Sonrasında takım birbirine alışmaya, uyum sağlamaya başlamış, giderek tüm parçalar yerine oturmuş ve sezon sonunda da başarı gelmiş. Peki oturmuş takımla devam etmek varken tekrardan yeni takım kurmaya kalkıp, ilk onbire 4-5 tane yeni oyuncu monte etmeye çabalamak ve aynı sıkıntıları bir kez daha yaşamaya zemin hazırlamak neden? Gel gör ki, geçen sezonun başlarında Antep’ten 4 yerken bile ilerisi için umut veriyordu bu takım. Fakat bu sezon her geçen hafta daha kötüye gidiyor. Her maç daha da kötü bir futbol koyuyor ortaya…
  Yine geçen sezon takımımızın en önemli özelliği zor gol yemesiydi. Nitekim ligde oynadığımız 40 maçın hemen hemen yarısını kalemizde gol görmeden tamamlamıştık. Hatta bir dönem geldi, arka arkaya 7-8 deplasman maçında kalemizi gole kapadık. Fakat bu sezon tam tersi bir tablo çıktı ortaya. İçerde-dışarda farketmez, oynadığı maçların hemen hepsinde gol yiyen bir takım olduk. Hem de 2’den, 3’ten aşağı değil. Zaten rakiplerimizin yarı alanımızda kazandığı serbest vuruşlar, %90 bizim kalemizde gol demek! Yaa sormazlar mı adama, bu takım idmanlarda hiç mi bu zafiyetini gidermek için çalışmıyor diye? Allah aşkına bir takım her maç duran toptan ya da yanlardan yapılan ortalardan gol yer mi yaa?
  En kötüsü de hiçbir maçın ardından ‘’Bugün X oyuncumuz çok iyiydi’’ diyemiyor oluşumuz. Çünkü her maç 7-8 futbolcumuz çok kötü, geri kalan 3-4 tanesi de vasat oynuyor. Geçen sezonun yıldızları Selçuk, Melo ve Muslera bile bu kadar kötü oynuyorsa bunun altında farklı nedenler var demektir. Ya takım içinde bizim bilmediğimiz problemler var ya da hepsi geçen sezonki pembe tablonun ardından çok fazla havaya girmiş… Umarım ikincisidir. Çünkü onun çözümü ilkine göre daha kolay.
   Bunların dışında Fatih Terim’in yaklaşık 15 senedir, yani Galatasaray’ın başına ilk geldiği 1996 senesinden bu yana kurtulamadığı saplantıları, takıntıları var. Bir adama kafayı takar devamlı oynatır, başka bir adama kafayı takar kesinlikle oynatmaz. Bir bakarsın hiç akla gelmeyecek bir maçta, hiç akla gelmeyecek bir oyuncuyu pat diye ilk onbire koyar. (O maçtan sonra da bir daha o futbolcunun yüzünü kimseler göremez) Veya sürekli oynattığı bir futbolcusuna bir maç kıl olur, bir daha sittin sene o futbolcu forma yüzü göremez. İşte bunlar gibi abuk subuk şeyler. Gel hocam vazgeç artık şu anlamsız ısrarlarından, takıntılarından. Kurtul, sıyrıl şu egolarından. Sürekli olarak etrafa vermeye çalıştığın ‘’Ben diğer tüm meslaktaşlarımdan farklı ve cesurum.’’ mesajı birgün çok pahalıya patlayacak sana. Bu uğurda gerek Galatasaray’ı, gerek Milli Takım’ı defalarca kez yaktın. Bunlar hiç mi ders olmadı sana?
    Hamit’te bu ısrar niye? Emre Çolak’ta, Amrabat’ta bu ısrar niye? Aydın Yılmaz’da bizlerin hiçbirimizin göremediği ne var Allah aşkına? Senin gibi futbolu yalamış yutmuş bir insan nasıl olur da Aydın Yılmaz’ı her maç kurtarıcı diye oyuna sokar? Yapma hocam Allah aşkına. Futbol temelde çok basit bir oyun. Sen dört işlem yaparak ilerle. Bırak artık işin içine türev, integral sokmayı… Senin elinde 27-28 kişilik kadro var, sen sadece 13-14 tanesiye oynuyorsun her maçı. Artık oyundan kimler çıkacak, kimler girecek bunları bile ezberledik hepimiz. Sorarım sana; Yekta’nın, Ceyhun’un, Gökhan Zan’ın, Çağlar’ın hatta Baros’un suçu günahı ne? Bu Yekta bu Melo kadar oynayamaz mı? Bu Çağlar bu Hakan Balta kadar oynayamaz mı? Sercan’ın kurtarıcı olarak oyuna girdiği maçlarda Milan Baros evinde mi oturmalıydı? Şayet bu sorularımın cevapları olumsuzsa o zaman bu adamlar neden hala bu takımda duruyorlar? Madem bu kadar yetersizler, gönder gitsin o zaman hepsini!
  Sen böyle yaparsan futbolcu sana, senin adaletine inanmaz hoca. Bilir ki ne kadar çalışırsa çalışsın, ne kadar kendini hazır tutsun yine oynamayacak, yine oynamayacak. İşte böyle bir takımdan da hayır gelmez hoca. Bunları söylemesi gereken kişi de benim gibi sadece Galatasaray sevdalısı olan bir genç değil, senin gibi 40 senesi futbola vermiş, büyük futbolcu, efsane teknik direktör olmalıydı bence….
  Evet sevgili Galatasaraylılar, şu an ki gidişat pek iyi değil. Ancak ne olursa olsun durum ümitsiz vaka da değil. Buradaki kilit rol Fatih Terim. Eğer belirtmiş olduğum konulardaki saplantılarından ve gereksiz ısrarlarından vazgeçerse, bu takım açık ara bu ligi götürür, Şampiyonlar Ligi’nde de en azından ilk 2 maçta alamadığı puanları alır. Bundan adım gibi eminim. Ama Fatih Hoca bu kafayla devam ederse biz bu ligi 3.de bitiremeyiz, Şampiyonlar Ligi’nde de 0 çekeriz…

        e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR