2 haftalık gereksiz! milli maç arası nihayet sona erdi.
Gereksiz diyorum, çünkü milli takımımızın halini gördükten sonra Galatasaray’ın
son dönemlerdeki vasat futbolunu bile özler olduk. Beterin beteri vardır derler
ya büyüklerimiz, hakikaten de öyleymiş.
Açıkçası bu akşam
Gençlerbirliği karşısında 3 puan alacağımızdan bir hayli umutluydum. Çünkü
oynadığımız son 3 resmi karşılaşmayı kazanamadığımız için en azından şu sıralar
puan kaybetme lüksümüz kalmadığını düşünüyordum. Ancak ne yazık ki yanılmışım.
Çünkü galibiyet alamadığımız resmi maç sayısı an itibariyle dörde çıktı…
Şimdi neden buralara
geldik, bir anda nasıl dibe vurduk isterseniz bunlardan bahsedelim biraz.
Öncelikle benim
şahsi fikrim, bir önceki sezonu şampiyonlukla tamamlamış ve kadrosunu da
tamamen korumuş bir takımın çok fazla transfer yapmasına ihtiyaç yoktur. Dünya
çapında 1-2 yıldız getirip takımınızın kalitesini en azından bir seviye daha
yukarıya taşıyacaksınız eyvallah. Fakat sadece Türkiye Ligi standartlarında ‘’iyi
futbolcu’’ olarak nitelendirilebilecek, avrupa futbolunda piyasası olmayan birçok ismi başarılı
takımınıza monte etmeye kalkarsanız, bir süre sonra o takım şanzumanı bozuk
araba gibi stop eder. Tıpkı şu an Galatasaray’ın ettiği gibi. Sorarım sizlere;
Umut Bulut, Hamit Altıntop, Burak Yılmaz, Amrabat, Dany ve Cris. Bu oyuncuların
hangisi gittiği takımı alıp bambaşka noktalara sürükleyebilecek cinsten bir
futbolcu? Hiçbiri değil mi? Dolayısıyla kadronuzda aynı ayar ve üzeri bir sürü futbolcu
varken gidip bu isimleri transfer etmek gereksiz ve anlamsız oldu bence. Hee az
önce de söylediğim gibi Kaka’yı getirebilseydi Ünal Aysal veya her şeye rağmen
Ronaldinho’yu, başımız gözümüz üstüne derdik. Ama Hamit, Umut ya da diğerleri için
aynı şeyleri söylememiz ne yazık ki mümkün değil…
Geçen sezonun
başlarında yeni takım olmanın yarattığı dezavantajlar neticesinde zorluklar
çekmişsin hatta zaman zaman bocalamışsın. Ta ki 12.-13.haftalara kadar.
Sonrasında takım birbirine alışmaya, uyum sağlamaya başlamış, giderek tüm
parçalar yerine oturmuş ve sezon sonunda da başarı gelmiş. Peki oturmuş takımla
devam etmek varken tekrardan yeni takım kurmaya kalkıp, ilk onbire 4-5 tane
yeni oyuncu monte etmeye çabalamak ve aynı sıkıntıları bir kez daha yaşamaya
zemin hazırlamak neden? Gel gör ki, geçen sezonun başlarında Antep’ten 4 yerken
bile ilerisi için umut veriyordu bu takım. Fakat bu sezon her geçen hafta daha
kötüye gidiyor. Her maç daha da kötü bir futbol koyuyor ortaya…
Yine geçen sezon
takımımızın en önemli özelliği zor gol yemesiydi. Nitekim ligde oynadığımız 40 maçın
hemen hemen yarısını kalemizde gol görmeden tamamlamıştık. Hatta bir dönem
geldi, arka arkaya 7-8 deplasman maçında kalemizi gole kapadık. Fakat bu sezon
tam tersi bir tablo çıktı ortaya. İçerde-dışarda farketmez, oynadığı maçların
hemen hepsinde gol yiyen bir takım olduk. Hem de 2’den, 3’ten aşağı değil.
Zaten rakiplerimizin yarı alanımızda kazandığı serbest vuruşlar, %90 bizim
kalemizde gol demek! Yaa sormazlar mı adama, bu takım idmanlarda hiç mi bu zafiyetini
gidermek için çalışmıyor diye? Allah aşkına bir takım her maç duran toptan ya
da yanlardan yapılan ortalardan gol yer mi yaa?
En kötüsü de hiçbir maçın
ardından ‘’Bugün X oyuncumuz çok iyiydi’’ diyemiyor oluşumuz. Çünkü her maç 7-8
futbolcumuz çok kötü, geri kalan 3-4 tanesi de vasat oynuyor. Geçen sezonun
yıldızları Selçuk, Melo ve Muslera bile bu kadar kötü oynuyorsa bunun altında
farklı nedenler var demektir. Ya takım içinde bizim bilmediğimiz problemler var
ya da hepsi geçen sezonki pembe tablonun ardından çok fazla havaya girmiş…
Umarım ikincisidir. Çünkü onun çözümü ilkine göre daha kolay.
Bunların dışında
Fatih Terim’in yaklaşık 15 senedir, yani Galatasaray’ın başına ilk geldiği 1996
senesinden bu yana kurtulamadığı saplantıları, takıntıları var. Bir adama
kafayı takar devamlı oynatır, başka bir adama kafayı takar kesinlikle oynatmaz.
Bir bakarsın hiç akla gelmeyecek bir maçta, hiç akla gelmeyecek bir oyuncuyu
pat diye ilk onbire koyar. (O maçtan sonra da bir daha o futbolcunun yüzünü
kimseler göremez) Veya sürekli oynattığı bir futbolcusuna bir maç kıl olur, bir
daha sittin sene o futbolcu forma yüzü göremez. İşte bunlar gibi abuk subuk
şeyler. Gel hocam vazgeç artık şu anlamsız ısrarlarından, takıntılarından.
Kurtul, sıyrıl şu egolarından. Sürekli olarak etrafa vermeye çalıştığın ‘’Ben
diğer tüm meslaktaşlarımdan farklı ve cesurum.’’ mesajı birgün çok pahalıya
patlayacak sana. Bu uğurda gerek Galatasaray’ı, gerek Milli Takım’ı defalarca
kez yaktın. Bunlar hiç mi ders olmadı sana?
Hamit’te bu ısrar niye? Emre Çolak’ta, Amrabat’ta
bu ısrar niye? Aydın Yılmaz’da bizlerin hiçbirimizin göremediği ne var Allah
aşkına? Senin gibi futbolu yalamış yutmuş bir insan nasıl olur da Aydın Yılmaz’ı
her maç kurtarıcı diye oyuna sokar? Yapma hocam Allah aşkına. Futbol temelde
çok basit bir oyun. Sen dört işlem yaparak ilerle. Bırak artık işin içine
türev, integral sokmayı… Senin elinde 27-28 kişilik kadro var, sen sadece 13-14
tanesiye oynuyorsun her maçı. Artık oyundan kimler çıkacak, kimler girecek bunları
bile ezberledik hepimiz. Sorarım sana; Yekta’nın, Ceyhun’un, Gökhan Zan’ın, Çağlar’ın
hatta Baros’un suçu günahı ne? Bu Yekta bu Melo kadar oynayamaz mı? Bu Çağlar
bu Hakan Balta kadar oynayamaz mı? Sercan’ın kurtarıcı olarak oyuna girdiği
maçlarda Milan Baros evinde mi oturmalıydı? Şayet bu sorularımın cevapları
olumsuzsa o zaman bu adamlar neden hala bu takımda duruyorlar? Madem bu kadar
yetersizler, gönder gitsin o zaman hepsini!
Sen böyle yaparsan
futbolcu sana, senin adaletine inanmaz hoca. Bilir ki ne kadar çalışırsa
çalışsın, ne kadar kendini hazır tutsun yine oynamayacak, yine oynamayacak.
İşte böyle bir takımdan da hayır gelmez hoca. Bunları söylemesi gereken kişi de
benim gibi sadece Galatasaray sevdalısı olan bir genç değil, senin gibi 40 senesi futbola
vermiş, büyük futbolcu, efsane teknik direktör olmalıydı bence….
Evet sevgili
Galatasaraylılar, şu an ki gidişat pek iyi değil. Ancak ne olursa olsun durum
ümitsiz vaka da değil. Buradaki kilit rol Fatih Terim. Eğer belirtmiş olduğum
konulardaki saplantılarından ve gereksiz ısrarlarından vazgeçerse, bu takım
açık ara bu ligi götürür, Şampiyonlar Ligi’nde de en azından ilk 2 maçta
alamadığı puanları alır. Bundan adım gibi eminim. Ama Fatih Hoca bu kafayla
devam ederse biz bu ligi 3.de bitiremeyiz, Şampiyonlar Ligi’nde de 0 çekeriz…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR