28 Ekim 2012 Pazar

Şeytanın Bacağını Kırdık


  Dile kolay, tam 5 resmi maçtır kazanamıyordu Galatasaray. Ve galibiyetle tamamlanmayan her karşılaşmanın ardından takım üzerindeki baskı ve stres artıyor, bu da oyuncularımızın kendilerine duydukları güvenin zedelenmesine yol açıyordu.
  Uzun süre kazanamamak elbette zordur. Beraberinde getirdiği birçok olumsuzluk mevcuttur çünkü. Ancak kazanamayan takım ligin şampiyonluk adaylarından biri olunca işler daha da karışık bir hal alıyor. Hele hele kaos ortamı yaratmaya oldukça meyilli basınımız, içinden çıkılamaz ortam havasını oluşturuveriyor anında....   İşte Galatasaray’ın da böyle bir noktaya sürüklenmesine ramak kalmıştı ki, Allah’tan takımımız bu akşam aldığı galibiyetle bunun önüne geçmiş oldu.
  Cluj maçında sakatlanan Elmander, Semih ve Melo’dan yoksun takımımızda bu oyuncuların görevlerini Burak Yılmaz, Cris ve Yekta üstlenmişti bugün. Özellikle Yekta için zor bir akşamdı. Tam 1 sene sonra ilk kez resmi bir karşılaşmaya onbirde başlıyordu çünkü. Ayrıca geçtiğimiz sezon üstelik hemen hemen aynı tarihlerde oynanan Kayserispor maçıyla veda ettiği onbire, yine bir Kayserispor mücadelesiyle dönmesi de ilginç bir rastlantı oldu elbet.
    Kaşılaşmaya oldukça motive ve istekli başlayan takımımız, henüz 2.dakikada Burakla golü buldu ama Cüneyt Çakır ofsayt gerekçesiyle santraya koşmadı. Bu kararında da haklıydı Cüneyt Hoca. Fakat değişen bir şey olmadı. Sadece 4 dakika sonra bu kez Umut Bulutla nizami olarak geldi gol. Hamitle girdiği verkaç sonucu ceza sahası içine doğru koşu yapan Umut, havadan gelen topu güzel bir kafa vuruşuyla ağlara göndererek bu sezonki 7.golünü kaydetti
  Golden sonra da tempomuz aynı seviyedeydi. Haftalardır, formsuz Melo’ya beraber sahada yokları oynayan Selçuk İnan, geçtiğimiz sezondan resitaller sunuyordu ilk devrede. Tabi bunda en büyük etken Yekta’nın takıma getirdiği inanılmaz dinamizdi. Yekta bir an olsun yerinde durmuyor, sahada basmadık yer bırakmıyordu. Durum böyle olunca, sezon başından beri Melo’nun arkasını toplamaktan kendi işine bakamayan Selçuk’ta bu sayede rahatlamış, haftalar sonra yeniden hücum oyuncularımıza çalışmaya başlamıştı.
  32.dakikada kazandığımız serbest vuruşta olması gerektiği gibi Selçuk geçti topun başına. Olması gerektiği gibi diyorum çünkü kaç maçtır Emre Çolak ve Hamit sağolsunlar duran topları bırakmıyorlardı Selçuk’a… Muhtemelen hafta içi basında da yazdığı üzere bu konuda Fatih Hoca’dan bir uyarı gelmişti ki, bugün hemen hemen tüm duran topları Selçuk kullandı. O pozisyonda da ceza sahası içine gönderdiği mükemmel ortaya Cris aynı güzellikte yükselince, skor tabelasına 2.golümüzü de yazdırmış olduk.
  Cris demişken belirtmek isterim, bana göre bu akşam kusursuz oynadı. Yekta ve Selçukla beraber takımın en iyisiydi. Özellikle kale sahamızda yaptığı 2-3 kritik müdahale vardı ki, hepsi %100’lük gol tehlikesiydi. Açıkçası Ujfalusi’nin sakatlanmasından bu yana bir lider eksikliği hisseden savunmamızda Cris bu akşam o görevi fazlasıyla yerine getirdi. Geldiği günden beri kendisini acımasızca eleştirenler bu akşam böyle bir performans göstermesine oldukça şaşırmışlardır herhalde. Tabi ben şaşırmadım ayrı konu. Kimse unutmasın ki, bu adam arka arkaya 7 sezon şampiyon olan Lyon takımının 4 şampiyonluğuna sezon başına ortalama 35 maçlık bir katkı yapmış, Juninho’nun ayrılmasından sonra takım kaptanlığını da üstlenmiş, neredeyse Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın toplamı kadar Şampiyonlar Ligi maçı oynamış!, 18 kez de Brezilya Milli Takım formasını terletmiş bir futbolcu. Dolayısıyla birileri hakkında eleştri yaparken ölçüyü kaçırmamaya özen gösterelim!
  Dakikalar 36’yı gösterdiğinde bu kez ‘’Kral’’ çıktı sahneye. Yine Selçuk’un mükemmel bir ara pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan Burak, takımını 3 farklı üstünlüğe taşıdı.
  Kalan 8-9 dakikalık bölümde birkaç gol girişimimiz daha olduysa da 4.yü bulamadık.
  Yekta Kurtuluş’un ilk 45 dakikadaki performansı gerçekten harikaydı. Her yere koştu, her yere bastı. Top çaldı, gollük paslar attı. Kısacası bir orta saha oyuncusunun yapması gereken her şeyi yaptı. Selçuk İnan’ın etkili performansında da az önce belirtmiş olduğum gibi başrol oynadı. Yekta ilk 45 dakikadaki gibi oynamaya devam ederse şayet, Melo bu haliyle takıma biraz zor girer…
  İkinci 45 dakikada ise takımımız sadece hakemin bitiş düdüğünü bekledi. Hiçbir şekilde kendilerini sıkmadan, zorlamadan oynadılar. Durum böyle olunca da biz izleyenler için biraz sıkıcı bir hal aldı karşılaşma. Fatih Hoca uzun zamandır oynatmadığı Sabri ve Ceyhun gibi oyuncularına fırsattan istifade şans verdi. Ceyhun az süre aldığı için hakkında bir şeyler söylemem güç ancak Sabri’nin henüz hazır olmadığını söyleyebilirim. Eboue’nin ikinci devrenin başlarında yine Afrika Kupası’na gideceğini hesaba katarsak, o 7-8 haftalık süreçte sağ bekin muhtemel ismi olacak Sabri’nin yavaş yavaş form tutması gerekiyor.
    Son dakikada Burak Yılmaz’ın 3 metreden kaçırdığı pozisyon dışında, birde Umutla yararlanamadığımız bir fırsatımız vardı bu devrede. Kaçırması atmaktan daha zor olan bu iki pozisyonu değerlendirebilseydik sahadan 5-0 gibi fantastik bir skorla ayrılacaktık ancak kısmet olmadı. Artık ilerleyen haftalara inşallah diyelim…
  Uzun süredir kazanamayan daha doğrusu çoğu karşılaşmada en azından iyi mücadele ettiği halde kazanamayan takımımızın bu gidişe bir son vereceği aşikardı. O da bu akşama denk geldi. Haftalar sonra bir 90 dakikayı stres ve sıkıntıdan uzak bir şekilde izlemek bizler için de güzel bir bayram hediyesi oldu. Umarım bundan sonraki karşılaşmalarda devamı gelecek bir galibiyet serisinin başlangıcını yapmışızdır bu akşam diyelim ve bugünlük son noktayı koyalım o zaman...    

         e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR