Dile kolay, tam 5 resmi maçtır kazanamıyordu Galatasaray. Ve
galibiyetle tamamlanmayan her karşılaşmanın ardından takım üzerindeki baskı ve stres artıyor, bu da oyuncularımızın kendilerine duydukları güvenin zedelenmesine yol açıyordu.
Uzun süre
kazanamamak elbette zordur. Beraberinde getirdiği birçok olumsuzluk mevcuttur
çünkü. Ancak kazanamayan takım ligin şampiyonluk adaylarından biri olunca işler daha
da karışık bir hal alıyor. Hele hele kaos ortamı yaratmaya oldukça meyilli basınımız, içinden çıkılamaz ortam havasını oluşturuveriyor anında.... İşte Galatasaray’ın da
böyle bir noktaya sürüklenmesine ramak kalmıştı ki, Allah’tan takımımız bu
akşam aldığı galibiyetle bunun önüne geçmiş oldu.
Cluj maçında
sakatlanan Elmander, Semih ve Melo’dan yoksun takımımızda bu oyuncuların
görevlerini Burak Yılmaz, Cris ve Yekta üstlenmişti bugün. Özellikle Yekta için zor bir akşamdı. Tam 1 sene sonra ilk kez resmi bir karşılaşmaya onbirde
başlıyordu çünkü. Ayrıca geçtiğimiz sezon üstelik hemen hemen aynı tarihlerde
oynanan Kayserispor maçıyla veda ettiği onbire, yine bir Kayserispor mücadelesiyle
dönmesi de ilginç bir rastlantı oldu elbet.
Kaşılaşmaya oldukça motive ve istekli
başlayan takımımız, henüz 2.dakikada Burakla golü buldu ama Cüneyt Çakır ofsayt
gerekçesiyle santraya koşmadı. Bu kararında da haklıydı Cüneyt Hoca. Fakat
değişen bir şey olmadı. Sadece 4 dakika sonra bu kez Umut Bulutla nizami olarak geldi gol. Hamitle girdiği verkaç sonucu ceza sahası içine doğru koşu yapan
Umut, havadan gelen topu güzel bir kafa vuruşuyla ağlara göndererek bu sezonki
7.golünü kaydetti
Golden sonra da
tempomuz aynı seviyedeydi. Haftalardır, formsuz Melo’ya beraber sahada
yokları oynayan Selçuk İnan, geçtiğimiz sezondan resitaller sunuyordu ilk
devrede. Tabi bunda en büyük etken Yekta’nın takıma getirdiği inanılmaz
dinamizdi. Yekta bir an olsun yerinde durmuyor, sahada basmadık yer
bırakmıyordu. Durum böyle olunca, sezon başından beri Melo’nun arkasını toplamaktan kendi işine
bakamayan Selçuk’ta bu sayede rahatlamış, haftalar sonra yeniden hücum
oyuncularımıza çalışmaya başlamıştı.
32.dakikada
kazandığımız serbest vuruşta olması gerektiği gibi Selçuk geçti topun
başına. Olması gerektiği gibi diyorum çünkü kaç maçtır Emre Çolak ve Hamit
sağolsunlar duran topları bırakmıyorlardı Selçuk’a… Muhtemelen hafta içi
basında da yazdığı üzere bu konuda Fatih Hoca’dan bir uyarı gelmişti ki,
bugün hemen hemen tüm duran topları Selçuk kullandı. O pozisyonda da ceza sahası
içine gönderdiği mükemmel ortaya Cris aynı güzellikte yükselince, skor
tabelasına 2.golümüzü de yazdırmış olduk.
Cris demişken
belirtmek isterim, bana göre bu akşam kusursuz oynadı. Yekta ve Selçukla beraber
takımın en iyisiydi. Özellikle kale sahamızda yaptığı 2-3 kritik müdahale
vardı ki, hepsi %100’lük gol tehlikesiydi. Açıkçası Ujfalusi’nin
sakatlanmasından bu yana bir lider eksikliği hisseden savunmamızda Cris bu
akşam o görevi fazlasıyla yerine getirdi. Geldiği günden beri kendisini acımasızca eleştirenler bu akşam böyle bir
performans göstermesine oldukça şaşırmışlardır herhalde. Tabi ben şaşırmadım
ayrı konu. Kimse unutmasın ki, bu adam arka arkaya 7 sezon şampiyon olan Lyon
takımının 4 şampiyonluğuna sezon başına ortalama 35 maçlık bir katkı yapmış,
Juninho’nun ayrılmasından sonra takım kaptanlığını da üstlenmiş, neredeyse Fenerbahçe
ve Beşiktaş’ın toplamı kadar Şampiyonlar Ligi maçı oynamış!, 18 kez de Brezilya
Milli Takım formasını terletmiş bir futbolcu. Dolayısıyla birileri hakkında eleştri
yaparken ölçüyü kaçırmamaya özen gösterelim!
Dakikalar 36’yı
gösterdiğinde bu kez ‘’Kral’’ çıktı
sahneye. Yine Selçuk’un mükemmel bir ara pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan
Burak, takımını 3 farklı üstünlüğe taşıdı.
Kalan 8-9 dakikalık bölümde
birkaç gol girişimimiz daha olduysa da 4.yü bulamadık.
Yekta Kurtuluş’un
ilk 45 dakikadaki performansı gerçekten harikaydı. Her yere koştu, her yere bastı.
Top çaldı, gollük paslar attı. Kısacası bir orta saha oyuncusunun yapması
gereken her şeyi yaptı. Selçuk İnan’ın etkili performansında da az önce
belirtmiş olduğum gibi başrol oynadı. Yekta ilk 45 dakikadaki gibi oynamaya devam ederse şayet, Melo bu haliyle takıma biraz zor girer…
İkinci 45 dakikada
ise takımımız sadece hakemin bitiş düdüğünü bekledi. Hiçbir şekilde
kendilerini sıkmadan, zorlamadan oynadılar. Durum böyle olunca da biz
izleyenler için biraz sıkıcı bir hal aldı karşılaşma. Fatih Hoca uzun zamandır
oynatmadığı Sabri ve Ceyhun gibi oyuncularına fırsattan istifade şans verdi.
Ceyhun az süre aldığı için hakkında bir şeyler söylemem güç ancak Sabri’nin
henüz hazır olmadığını söyleyebilirim. Eboue’nin ikinci devrenin başlarında
yine Afrika Kupası’na gideceğini hesaba katarsak, o 7-8 haftalık süreçte sağ
bekin muhtemel ismi olacak Sabri’nin yavaş yavaş form tutması gerekiyor.
Son dakikada Burak
Yılmaz’ın 3 metreden kaçırdığı pozisyon dışında, birde Umutla
yararlanamadığımız bir fırsatımız vardı bu devrede. Kaçırması atmaktan daha zor
olan bu iki pozisyonu değerlendirebilseydik sahadan 5-0 gibi fantastik bir
skorla ayrılacaktık ancak kısmet olmadı. Artık ilerleyen haftalara inşallah
diyelim…
Uzun süredir
kazanamayan daha doğrusu çoğu karşılaşmada en azından iyi mücadele ettiği halde
kazanamayan takımımızın bu gidişe bir son vereceği aşikardı. O da bu akşama
denk geldi. Haftalar sonra bir 90 dakikayı stres ve sıkıntıdan uzak bir
şekilde izlemek bizler için de güzel bir bayram hediyesi oldu. Umarım bundan
sonraki karşılaşmalarda devamı gelecek bir galibiyet serisinin başlangıcını yapmışızdır
bu akşam diyelim ve bugünlük son noktayı koyalım o zaman...
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR