2 Kasım 2012 Cuma

Rölantide 3 Puan


  Çarşamba günü Clujla tamam ya da devam maçına çıkacak olan takımımızdan bu akşam çok yüksek bir konsantrasyon beklemiyordum açıkçası. Çünkü avrupa kupası maçlarından önceki ve sonraki lig karşılaşmalarında hep zorlanmıştır Galatasaray. Gerçi bu akşam zorlanmadık. Ancak pek de bir şey oynamadık…
  Fatih Hoca geçen haftanın kazanan onbirini bozmamıştı. Belki de sezon başından beri ilk kez 2 hafta arka arkaya aynı onbirle çıkıyorduk sahaya. Doğrusu böyle bir tabloyu görmeyeli uzun zaman olmuştu!
  Karşılaşmaya İBB takımı daha istekli ve arzulu başladı ancak golü biz bulduk. 11.dakikada İBB savunmasının sektirdiği top Umut-Burak işbirliği sonucu golü getirdi. Burak’ın kaleye vurmak yerine topu daha elverişli durumdaki Umut’un önüne yuvarlaması, takımdaşlık anlamında ayrı bir güzellkti.
  Golden sonra zaten tempoyu yükseltme niyetinde olmayan takımımız resmen uyuttu izleyenleri. Devrenin tamamında ofansif anlamda hiç bir şey yapmadılar diyebilirim. Defansımız ise Cris önderliğinde gayet başarılı gözüküyordu. Cris 2 maçtır kusursuz oynuyor. Hadi geçen haftaki Kayserispor maçında rakibin kapasitesi belliydi ancak bu akşam 3-4 tane çok kritik top kesti. Hava toplarının büyük kısmında rakibe izin vermedi. Açıkçası Ujfalusi’nin sakatlığından sonra adeta tarumar olan defansımızın Cris’in yükselen performansıyla beraber daha derli toplu bir görüntü çizmesi ilerleyen haftalar için sevindirici bir gelişme. Zaten Semih-Dany ikilisiyle bu işin yürümeyeceği ve ikisinden birinin yerine tecrübeli bir stoper gerektiği ortadaydı. Şimdilik Cris o gerekliliği sağladı diyebiliriz. Umarım bu performansı devam eder.
  Devrenin son dakikasına geldiğimizde, ani gelişen atağımızda Selçuk yine Burak’ı topla buluşturdu. Burak çok sert vurdu, Eduardo güçlükle çıkardı. Dönen topu atağı başlatan Selçuk bomboş filelere göndermekte zorlanmadı.
  Fazla bir şey oynamadan, sadece gol yememek için mücadele ederek 2 farklı üstünlüğü yakalamak şaşırtıcıydı doğrusu. Soyunma odasına da bu skorla gidilince, muhtemelen bu maçı kafalarında bitirip Cluj maçını düşünmeye başlamıştı bile oyuncularımız.
  İkinci devrede İBB takımının gol bulabilmek adına daha çok adamla yüklenmeye başlaması, bize de daha fazla pozisyon getirdi. Tabi hemen hepsi kontra ataklarla. Umut ve Burak net pozisyonlarda çok acemice vuruşlar yaptılar. Yani maç es keza 0-0, 1-1 falan gidiyor olsa taraftarı çileden çıkartırlardı.
    60lı dakikalara gelindiğinde savunmamızın arka arkaya 3 pozisyon birden vermesi golü yememize neden oldu. Topu savunmadan düzgün çıkarmayı bir türlü başaramayınca Turgay Bahadır’ın golü geldi. O ana kadar rahat olan takım üzerinde de doğal olarak bir stres oluştu. Allah’tan birkaç dakika sonra Kamil Zayate yetişti imdadımıza. Emre Çolak’ın soldan ortaladığı topu şık bir kafa vuruşuyla kendi ağlarına göndererek hepimizi yeniden rahatlattı.
  Aradaki fark tekrardan 2’ye çıkınca ister istemez İBB takımının tüm umutları sona erdi. Ondan sonra  oyundan iyice koptular zaten. Savunmalarının arkasına Burak’ın yaptığı her koşu takımımızı pozisyona sokmaya başladı. Ancak bana göre bugün Crisle beraber sahanın en iyisi olan Burak, oyundaki başarısını bir türlü son vuruşlara yansıtamadı. Ne diyelim, bu akşam şans yanında değildi demek ki.
  Son dakikada Emre Çolak 6 pasın içinden topu üstten auta atmayı başarınca! karşılaşmayı 3 yerine 2 farkla kazanmış olduk. Oldukça sıkıcı geçen bu maçın ardından aklıma takılan tek şey Hüseyin Göçek’in neden Galatasaray’a karşı büyük bir düşmanlık duyduğu! Bu adam ne zaman bizim maçımızı yönetse takımımızın kazanmaması için elinden geleni her şeyi yapıyor. Bugün de oyuncularımızın rakipten topu çalmak için yaptığı her harekete faul çalarak zaten sıkıcı geçen mücadeleyi iyice çekilmez hale getirdi. Şampiyonlar Ligi’nde maç yönetecek seviyeye gelmiş bir hakemin oyun akıcılığını bu denli engellemesinin tek açıklaması içindeki Galatasaray nefretidir! Buradan yönetimimize sesleniyorum: 3 sezon önce yine bir İBB maçında 3 puanımızı çalarak başlattığı içindeki Galatasaray düşmanlığını her maç biraz daha büyüten bu şahsiyete karşı lütfen kayıtsız kalınmasın. Zamanında Ali Aydın’a nasıl dur demeyi bildiysek Hüseyin Göçek’e de aynı şeyi yapmak zorundayız. Aksi halde, bugün olmadı ama elbet bir gün yine 3 puanımızı gasp edecektir bu adam…

                      e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR