25 Kasım 2012 Pazar

Mucizevi Galibiyet


   Daha önceleri de birçok kez belirttiğim gibi avrupa dönüşleri her zaman zor olmuştur Galatasaray için. Bugün de bu durumun en güzel örneklerinden birine şahitlik ettik.
   Haftalardır 27-28 oyuncusunun sadece 13-14 tanesini kullanan Fatih Hoca, bugün ne hikmetse rotasyona gitme ihtiyacı hissetmişti. Sanırım bunun altında yatan ana neden; Karabükspor karşılaşmasının ardından sarf ettiği ‘’Belki diğer oyuncularıma biraz daha fazla şans verebilirdim.’’ cümlesiydi.
   Rotasyon yapmak, as oyuncuları dinlendirmek elbette güzel bir şeydir. Fakat benim şahsi fikrim bu akşam bu olayı gerçekleştirmek için doğru bir zaman değildi. Çünkü baktığınız zaman, son 2 lig maçını kazanamamış ve çıkışa geçmek için galibiyete ihtiyacı olan bir Galatasaray vardı ortada. Dolayısıyla Manchester maçının kazanan ve moralli onbirini bozmamak bence çok daha akıllıca olurdu. Ama Fatih Hoca böyle düşünmedi demekki…
   Aylar sonra ilk kez onbirde başlayan Sabri ve Engin’in yanı sıra Yekta ve Cris’te sahadaydı bu akşam. Ayrıca son haftalarda takımın neredeyse tüm gollerini atan Burak Yılmaz yedek kulübesindeydi.
  Açıkçası Elazığspor bu durumdan istifade ederek karşılaşmaya oldukça hızlı başladı. İlk 15 dakikalık bölümde takımımıza oranla daha etkili oldular. Çok net olmamakla birlikte birkaç gol pozisyonu da yakaladılar bu süre zarfında.
  Ancak 15.dakikadan sonra Galatasaray yavaş yavaş toparlanmaya ve en azından top hakimiyetini himayesine almaya başladı. Bununla birlikte rakip kalede çok fazla etkili pozisyonlar bulamadık. Özellikle Elmander ve Umut’tan oluşan forvet hattı çok etkisiz kaldı. Hal böyle olunca devre de 0-0 sona erdi.
  Biz Burak Yılmaz’ın oyuna dahil olmasını beklerken, Fatih Hoca ikinci 45 dakikaya Aydın Yılmazla başladı. Aydın’ın oyuna dahil olmasından daha ilginci ise Elmanderle değişmiş olmasıydı. Gol arayacağımız bir devrede neden tek santrafora döndüğümüze ben pek anlam veremedim…
  Gelin görünki, Aydın beni hatta belki de çoğumuzu yanıltarak takıma ofansif anlamda ciddi bir hareket getirdi. Rakibin sol kanadını oldukça zorlamaya başladı. İlk devrede yakalayamadığımız pozisyonları da bu devrede bulmaya başladık. Hemen akabinde golü de bulduk zaten. Riera’nın soldan kestiği mükemmel ortada Ivesa’dan seken topu Yekta şansının da yardımıyla ağlara göndermeyi başararak takımını 1-0 öne geçirdi.
  Golün verdiği moralle oyuna iyiden iyiye ağırlığın koyan Galatasaray, arka arkaya pozisyonlar bulmaya başladı. Ancak birçok maçta yaşadığımız sıkıntı bugünde ortaya çıktı. Oyuncularımız son vuruşlarda bir türlü becerikli olamadılar. Umut, Yekta ve oyuna sonradan dahil olan Emre Çolak %100’lük fırsatları akıl almaz şekilde harcadılar. İçimden ‘’İnşallah 90 dakikanın sonunda, kaçırdığımız bu goller bize pahalıya mal olmaz.’’ diye geçmedi değil. Herhalde yaşanacaklar malum olmuş bana…
  Dakikalar 86’yı gösterirken, gol bulmak için takım halinde yüklenen Elazığspor takımı savunmasında çok derin bir boşluk verdi. Rakibin az adamla yakalanmasını fırsat bilen Aydın topu ileri taşıdı ve bomboş durumdaki Emre Çolak’ın önüne yuvarladı. Emre ise zor olanı başardı… 3 metre mesafeden topu Ivesa’ya nişanladı... İşte ne olduysa ondan sonra oldu zaten. O top döndü ve Muslera sezon başından beri geleneksel bir hal alan amatörce hatalarına bir yenisini daha ekleyerek hem penaltıya sebebiyet verdi hem de kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Hepsinden fenası da 3 oyuncu değişikliği hakkımızı kullandığımız için kaleye oyundan biri geçmek zorundaydı!
  Muslera için dünyanın sayılı kalecilerinden biri diyorlar. Fakat nedense ben bunu ispat edecek cinsten şeyler göremiyorum kendisinde. Özellikle bu sezon hemen her maç hatalı gol ya da goller yiyor. Geçen hafta da söylemiştim, eğer bundan sonra böyle olacaksa bizim Muslera’yla işimiz uzun. Ciddi anlamda sıkıntılar yaşarız böyle bir kaleciyle…
   Kaleye geçecek isim konusunda tercihini Felipe Melo’dan yana kullandı teknik heyetimiz. İyi ki de böyle bir seçim yapmışlar. Çünkü Göksu’nun vuruşunda belki de bir mucizeye imza atarak penaltı  vuruşunu kurtardı ve takımını adeta ipten aldı Pitbull. Ayrıca sezon başından beri bir türlü form yakalayamadığı için bizlere olan borcunu da bir yerde ödemiş oldu.
  Toparlamak gerekirse, kolay geçmesi beklenen karşılaşma önce Fatih Terim sonra da 2.golü bir türlü atamayan oyuncularımız yüzünden bir hayli zora girdi. Mersin İdman Yurdu’yla beraber kalmak, Karabükspor’dan kendi sahasında 3 yemek, Elazığıspor’u da ecel terleri dökerek yenebilmek Galatasaray gibi bir markaya hiç ama hiç yakışmadı. Kağıt üzerinde belki de en kolay 3 haftalık fikstüre sahip olan takımımızın bu süreci böylesine sıkıntılı geçirmesi bizler için büyük hayal kırıklığı oldu. Hemen her maç söylediğim gibi Fatih Terim anlamsız işlerle uğraşmaya ve de geniş hayal gücünü futbol sahalarına taşımaya devam ettiği sürece bu takımın önünü kesmekten öteye gidemez...

                                                                      e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR