Sezon başından beri süregelen bir gelenek var artık.
Büyüklerden birinin puan kaybettiği haftada diğerleri de kaybetmek, birinin
galip geldiği haftada da hepsi kazanmak zorunda. Dolayısıyla dün Beşiktaş’ın,
bugün öğlen de Fenerbahçe’nin aldığı 3 puanlar bizi Antalyaspor karşısına
galibiyet zorunluluğuyla çıkarıyordu sahaya.
Haftalardır
konuşulan, tartışılan Sneijder ve Drogba’nın onbire dahil oluşuyla oynanacak
sistem konusunda nihayet Fatih Hoca kafasındaki planı gözler önüne seriyordu.
4-2-3-1. Demek ki bundan sonraki karşılaşmalarda muhtemelen böyle bir dizilişle
yer alacağız sahada.
Afrika Kupası’ndan
sakat dönen Eboue’nin yerine son haftaların formda ismi Sabri’yle, bir başka sakat, son 2 karşılaşmanın en
etkisiz oyuncusu Elmander’in yerine de olması gerektiği gibi Burak Yılmazla
başlıyordu Fatih Hoca. Ayrıca Umut’ta sürpriz bir şekilde yedek kulübesindeydi.
Karşılaşmaya fırtına
gibi başlayan bir Galatasaray vardı. İlk 10 dakikada Antalyaspor’u kendi ceza
sahasına hapsettik. Sağlı sollu yüklendik. Bu insan üstü baskı golü de
geciktirmedi. 8.dakikada Hamit Altıntop’un kullandığı serbest vuruşta top rakip
savunmadan sekip Burak’ın önüne düştü. Müsait durumdaki Burak’ta topu filelere
gönderdi. 2 haftadır formasına hasret olan Kral’a ilaç gibi geldi bu gol. Gol
sonrası yaşadığı sevinç bunun kanıtıydı zaten.
Bir çok karşılaşmada
yaptığımız gibi bu akşam da 1-0’dan sonra geriye çekildik. Bir nevi vites
düşürdük yani. Daha kontrollü, daha düşük tempoyla sürdürdük oyunu. Durum böyle
olunca da Antalyaspor biraz olsun nefes almış oldu.
Kalan 30-35
dakikalık bölümde Sabri’nin şutu dışında bir pozisyon yaşanmayınca ilk devre
1-0’lık üstünlüğümüzle tamamlanmış oldu.
İkinci 45’e de aynı
maçın başındaki gibi yüksek pres ve baskıyla başladık. Belli ki hafta arası
idmanlarda her iki devrenin ilk 10-15 dakikalık bölümlerinde rakibi boğarak gol
bulma isteğini oyuncularına iyi aşılamış Fatih Hoca.
Yaptığımız yüksek
tempo yine beraberinde golü getirdi. 61.dakikada Antalyaspor takımı atağa
kalkacağı sırada Amrabat rakibinden topu kurnazca çalarak Burak Yılmaz’ın önüne
yuvarladı. Her ne kadar biraz çapraza gidip açısını daraltsa da, Burak’ın sol
ayağıyla çıkardığı füze gerçekten görülmeye değerdi. Attığı bu enfes golü taklalar atarak
kutluyordu Kral. Teknik ekibimize de mevcut şartlarda bu takımın 1.santraforu
her zaman benim mesajını gönderiyordu bir yerde.
2-0’dan sonra iki
takım da oyundan iyice düştü. Karşılaşmanın başından beri kazanmak adına
neredeyse hiçbir şey yapmayan Antalyaspor mağlubiyete, 2 farkı yeterli gören
oyuncularımız da bu sonuca razıydı.
Fatih Hoca oyuncu
değişikliklerini belki biraz daha erken yapsa aradaki farkı arttırabilirdik.
Özellikle Sneijder ve Hamit 60’tan sonra çok yoruldular çünkü. Hatta Hamit’in
ayakta duracak dermanı kalmamış gibiydi.
Kalan bölümler
formalite icabı oynanınca Galatasarayımız 21.haftayı 3 puanla tamamlamış oldu.
Ayrıca takipçilerimizden Antalyasporla aradaki farkı açmamız da bir başka
sevindirici durumdu. Burak Yılmaz bu takım için ne kadar önemli olduğunu bir
kez daha gözler önüne serdi. Sabri Sarıoğlu’nun 2-3 haftadır devam eden iyi
performansı ise tavan yaptı. Sonuç olarak, Fatih Hoca’nın da maçtan sonra
söylemiş olduğu gibi Muslera’nın yere yatmadan tamamladığı karşılaşmayı, hak
ettiğimiz üzere kazandık ve zirvedeki yerimizi biraz daha sağlamlaştırdık. Darısı
gelecek haftalara…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR