21 Şubat 2013 Perşembe

Zora Sokmak Bizim İşimiz


  20 Aralık günüydü yanlış hatırlamıyorsam. Kurada Schalke’yi çekmemiz basınımız tarafından alışılagelmiş üzere ‘’lokum gibi kura’’ ‘’şeker gibi kura’’ olarak nitelendirildi. Hele hele Schalke’nin son 8-10 lig maçında gösterdiği kötü performans ve yaşadığı ciddi puan kayıplarından sonra, henüz maçlar oynanmadan Galatasaray turu geçmişte artık çeyrek finali beklemeye başlamış gibi yersiz bir hava oluşturuldu…
  Bir kere, bir takım kendi liginde ne kadar kötü durumda olursa olsun Şampiyonlar Ligi için bunu ölçü alamazsınız. Çünkü orası apayrı bir dünya.  En basiti bizim takımımızın bile bu sezonki lig maçlarıyla Şampiyonlar Ligi maçları arasında performans anlamında ciddi bir uçurum var. Eğer gruplardaki futbolumuzu ligde de oynayabilmiş olsak, şu an tahmin ediyorum en yakın takipçimizin en az 10-12 puan önünde olurduk…
  Dün akşam Fatih Hoca’nın karşılaşmaya başladığı 11 bana göre tamamıylen yanlıştı. Bir kere Eboue gibi bu turnuvanın en tecrübeli oyuncularından birini herhangi bir sakatlığı olmadığı sürece yedek oturtmak çok büyük anlamsızlık. Tamam Sabri belki son 3-4 lig maçında iyi performans göstermiş olabilir ancak ne olursa olsun büyük maçlar büyük oyuncularla kazanılır düşüncesindeyim ben. Dolayısıyla dün akşam Bastos gibi mükemmel bir sol açığın karşısında olması gereken isim hiç tartışmasız Eboue olmalıydı.
  İkinci bir yanlış ise Sneijder’in sol çizgide oynamasıydı. Biz zaten sezon başından bu yana sol beksiz oynayan bir takımız. Riera tüm iyi niyetiyle elinden geldiğince orada oynayabilmek için uğraşıyor. Çoğu zaman başarılı da oldu diyebiliriz. Ancak zaten esas işi bu olmayan adamın önüne kalkıp hayatında savunmasına yardım etmek nedir bilmeyen, adam kovalamak lugatında olmayan Sneijder’i koyarsanız siz, hem Riera’yı bitirirsiniz hem Sneijder’i hem de takımınızı…
  Fatih Hoca ne yardan vazgeçerim diyor ne de serden. Yani hem 4-4-2 oynamak istiyor hem de Sneijder’i kullanmak istiyor. Ne yazık ki bu iki şeyi bir arada yapmak mümkün değil. Hee Fatih Hoca diyorsa ki ‘’Ben Sneijder’i oynatmak uğruna gerekirse Melo ya da Selçuk’tan birinden vazgeçerim.’’ O zaman lafım olmaz kendisine. Fakat Sneijder’in şu an ki görüntüsüyle bu iki oyuncumuzdan birini kesmesi de çok büyük haksızlık olacaktır. Hele ki dün akşam mükemmele yakın oynayan Selçuk ve Melo ikilisini gördükten sonra…
  Dün akşam ortaya çıkan bir gerçek var ki, malesef Schalke takımı bizden daha iyi takım. İnanılmaz derecede rahat top oynadılar bi kere. Mükemmele yakın tek pas yaptılar. Ceza sahamıza yaklaşmakta hiç zorlanmadılar. Kanatları, özellikle de Riera’nın kanadını çok iyi kullandılar. Tabi bunun nedenini az önce yukarda izah ettim. Farfan gibi etkili bir kanat oyuncusuna karşı siz maça Riera-Sneijder ikilisiyle başlar üstüne de Sneijder’den savunma anlamında hiçbir şey alamazsanız ortaya böyle bir sonucun çıkması kaçınılmaz olur. Bunun bilincinde olan Almanlar’da ilk 45 dakika boyunca o kanadı resmen kevgire çevirdiler. Fatih Hoca yatıp kalkıp dua etsin 30-45 arası bölümü sadece 1 gol yiyerek kapadık. Çok daha kötüsü de olabilirdi çünkü…
   Galatasaray genel anlamda neler yaptı diye sorarsanız, ilk 20-25 dakika gerçekten mükemmele yakındı. Tam bir Şampiyonlar Ligi takımı gibi oynadı. Zaten golü de bu bölümde bulduk. Hemen akabinde Hamit Altıntop hayatında bir kez olsun topa vururken Yaradan’a sığınmak yerine denge unsurunu kullanmayı denese, henüz 20.dakikada 2 farkı bulup tur biletini cebimize koymuş olacaktık.     Yine devrenin ortalarında Burak’ın solda ceza sahasına girip topu Hildebrand’a nişanladığı bir pozisyon vardı. Bunlar ilk devrenin bizim adımıza güzel taraflarıydı.
  Olumsuz taraflara geçicek olursak, biz de Schalke takımından geri kalmadık açıkçası. İlk devre boyunca kalemizde en az onlar kadar pozisyon verdik.  30 ila 45.dakikalar arasındaki 15 dakikalık zaman zarfında resmen aciz duruma düştük! Schalkeli oyuncular bizi kendi sahamıza adeta hapsederek yüklendiler de yüklendiler. Bunu yaparken de sürekli olarak sol kanadımızı kullandılar. Fatih Hoca’nın takımının bu acizliğini kenardan sadece izlemekle yetinmesi gerçekten hayret vericiydi! Allah mahafaza o bölümde çok daha fazla gol görebilirdik kalemizde…
  Devre arasında geçekleşen Sneijder-Amrabat değişikliğinde geç bile kalınmıştı. Nitekim Amrabat’ın en azından savunmasına yardıma gelmesi oyunu dengeledi. Schalke’de sadece kendi sağ kanadı üzerine kurulu hücum aksiyonlarından vazgeçmek zorunda kaldı.
  İkinci 45 dakikada her iki takımda yorgunluktan olsa gerek çok fazla yüklenemediler. Ancak Schalke takımı yine topa daha fazla sahip olan ve oyunda daha etkili gözüken taraftı. Her şeye rağmen Drogba’nın kafayla yaptığı asist sonucu Burakla girdiğimiz %100’lük bir pozisyon vardı. Burak onu gole çevirebilse ilk 25 dakikayı saymazsam böylesine zorlandığımız bir akşamı galibiyetle kapamış olmamız oldukça mutluluk verici olacaktı. Ne diyelim kısmet değilmiş…
  Şimdi 3 hafta sonra bu kez Almanya’da karşılaşacağız. Basında çıkan söylentiler karşılaşmaya 25-30 bin civarında Türk’ün geleceği yönünde. Umarım öyle de olur. Bir başka umduğum şey de Fatih Hoca’nın dün akşam yaptığı hatalardan ders alıp ikinci maça daha doğru bir 11 çıkarması. Formayı kim hakediyorsa ona vermek zorunda Fatih Hoca. En azından Sezon başından beri yaklaşık 30 maçtır üst üste oynattığı halde bu takıma zarardan başka hiçbir şey vermeyen Hamit Altınop’un artık yedek kulübesine çekilme zamanının geldiğinin farkına varsa hiç fena olmayacak. Kimseler kusura bakmasın ama sezonda 10 trilyon parayı cebine koyup üstüne rakibe kalçasını dayayıp çizgiye dönmekten başka hiçbir şey yapmayan, sürekli olarak top ezen-top kaptıran, kontra atağa kalkacağımız anlarda ne zaman topla buluşsa takımın tüm hızını kesen, bu sayede de atakları daha başlamadan bitiren, iyi şut atmanın en ufak bir denge unsuru kullanmadan toplara Allah ne verdiyse vurmak demek olduğunu sanan, yetenek olarak bizim Sabrimiz’den Aydınımız’dan hiçbir fazlası olmayan bu adamın hala bu takımın banko oyuncusu olması diğer futbolcularımıza yapılan çok büyük bir haksızlıktır! Fatih Hoca Hamit’te gösterdiği bu anlamsız ısrarla insanların zihninde ‘’adaletsiz hoca’’ damgasını çoktan yedi de haberi yok. Gerçekten de her fırsatta adaletten, haktan bahseden hocamızın sezon başından beri ısrarla aynı oyuncuları oynatması ve bu oyuncuların bir kısmının da takıma hiçbir şey vermiyor oluşu, açıkçası benim de Fatih Hoca’nın adaletli olduğuna artık inanmamama neden oldu! En basiti 30 maçtır üst üste oynayan Hamit’in yerine hadi 30’u geçtim 15 maç üst üste Engin Baytar oynamış olsa, yetenek ve futbol zekası olarak bana göre 3 tane Hamit eden bu oyuncumuzu emin olun yeninden kazanmıştık… 

                                                        e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR