Hangi lig olduğu farketmez, puan cetvelinin ilk
sırasındakiyle son sırasındaki karşılaşıyorsa şayet, herkesler liderden 2-3
farklı, rahat bir galibiyet bekler herhalde. Dolayısıyla bu akşam bizim
ligimizin lideri Galatasaray, ligimizin son sırasındaki Akhisar Belediye Spor karşısında
mutlak favoriydi.
Fatih Hoca Antalyaspor önünde değiştirdiği sistemden pek memnun kalmamış olacak ki, bu akşam özüne yani
4-4-2’ye geri döndü. Bunu yapmak adına da geçen hafta 2.golün asistini yapan
Amrabat’ın yerine Umut’a vermişti formayı. Sneijder ise alışık olduğu forvet
arkası pozisyonunun aksine sol çizgide başladı karşılaşmaya.
Halis Özkahya’nın
ilk düdüğüyle birlikte Galatasaray oyuna ağırlığını koydu. Topa sürekli olarak
hakim olan taraf takımımızdı. Öyle ki, koca devre boyunca topla oynama oranları
%75’e %25 gibi ezici seviyelerde gezdi hep. Ancak ne var ki, oyundaki bu
üstünlüğümüzü gol pozisyonlarına çevirmeyi bir türlü başaramadık. Bunun en
büyük nedeni ise Burak-Umut ikilisinin ileride top tutamıyor oluşuydu. Durum böyle
olunca da kaleye cepheden gidemeyen oyuncularımız mecburi olarak kanatlara
inmeye başladılar. Özellikle de Sabri’nin kanadına.
Sabri’nin sağdan sürekli
olarak yaptığı ortalar bir türlü bizim oyuncularımızla buluşmayınca devreyi
golsüz geçmek zorunda kaldık. Bir başka deyişle umutlarımızı ikinci 45’e
bıraktık.
İlk devre boyunca
ileride top tutamayışımız ve sol taraftan hiç atak yapamamış oluşumuz, ‘’Fatih
Hoca 2 değişiklik yapar’’ moduna soktu beni. Yekta’yı Emre veya Amrabat'la, Umut’u
da Drogba’yla değişir diye düşünmüştüm.
Gerçi oyun içersinde bu değişiklikler gerçekleşti zaten. Benim
yanıldığım tek nokta değişikliklerin dakikaları oldu.
62’de nihayet benim devre
arası için öngördüğüm değişiklikler gerçekleşti. Büyük alkışlar arasında Drogba
Umut'la, Amrabat’ta Yekta’yla değişti. Hazır Yekta demişken söylemeden
edemeyeceğim; geride kalan 3 maçlık süreçte Melo’nun yokluğunu bizlere çok
fazla hissettirdi kendisi. Bir başka deyişle ayağına gelen fırsatı hiç ama hiç iyi değerlendirmedi. Çarşamba akşamı Schalke karşısında muhtemelen yedek
kulübesinde olacaktır…
Drogba oyuna girer
girmez maça ağırlığını koydu. Öyle ki bir anda takımın tüm çehresi değişiverdi.
Özellikle 45-60 arası neredeyse oyun hakimiyetini Akhisar’a bırakan takım
gitti, yerine rakibi büyük bir baskı altına alan bambaşka bir takım geldi.
Drogba’nın bu bölümde sürekli olarak yaptığı tek toplar, futbolun aslında ne
kadar basit oynanabilecek bir oyun olduğunu gözler önüne serdi.
67.dakikada Drogba’nın
yine tek pasla başlattığı bir atak golü getirdi bize. Drogba’nın Sneijder’e
verdiği topu Sneijder’de mükemmel bir şekilde Burak’a doğru gönderdi. Sonrasında olanlar oldu zaten. Burak’ın
ortasına Drogba öyle bir yükseldi ki, 2 tane Akhisarlı oyuncuyu adeta
darmadağan etti. Yaptığı mükemmel kafa vuruşu da uzak direğin içine vurup
ağlara gitti. Öylesine güzel bir goldü ki bu, karşılaşmanın başından beri
sakinliğimi koruyan ben bile ‘’Goooll’’’ diye haykırarak ayağa fırladım.
Takım arkadaşlarıyla
birlikte coşkulu bir şekilde golü kutlayan yeni ‘’karaboğamız’’ daha da bi
iştahlandı tabi. 2 dakika sonra yine Sneijderle girdiği bir verkaç takımımıza
2.golü getirdi. Sneijder’in ara pasına Drogba’nın son anda
yaptığı dokunuş kaleciden sekip 6 pasın içine düştü. Burak Yılmaz’a sadece
bomboş kaleye topu göndermek kaldı.
Golden sonra Burak
ve Drogba sarmaş dolaştılar. Tıpkı 2 dakika önce olduğu gibi...
2-0 hem bizleri
hem de oyuncularımızı tamamen rahatlattı. Başta Sneijder olmak üzere hemen
hepsi daha bir rahat oynamaya başladılar. 60-65 dakika boyunca bulmakta
zorlandığımız pozisyonlar da arka arkaya gelmeye başladı. Fakat 3.yü atmayı nedense beceremedik…
Son 4-5 dakikaya
girildiğinde oyuncularımız maç bitti havasındaydılar. Bunu fark eden Akhisar
takımı da cezayı hemen kesti. Bir anlık gafletimizden faydalanıp aradaki farkı
1’e indirdiler. Emrah’ın soldan ortasında
Sertan’ın uçarak yaptığı kafa vuruşu topu ağlarımıza yolladı.
Her ne kadar son
dakikalarda Akhisar takımı beraberlik golünü bulmak için yüklenmeye çalıştıysa
da bu amaçlarında fazla başarılı olamadılar. Gönderdikleri her uzun topa
savunma oyuncularımızın müdaheleleri geldi. Topun ileri gittiği bölümlerde de
Drogba iş başındaydı. Üst seviyedik fizik gücünü kullanarak ya topu
ayağında tuttu ya da takımına faul kazandırdı. Böyle böyle süreyi eriterek de
sahadan 3 puanla ayrılmasını bildik.
Evet, şimdi
önümüzde çok zorlu bi Schalke maçı var. Sonrasında da Ordusporla oynayacağımız
lig maçı. Kendi sahamızdaki bu 2 karşılaşmayı, bu akşam kalitesini bir kez daha
ortaya koyarak ‘’35 yaş’’ tartışmalarını bir süreliğine rafa kaldıran
Drogba’nın da sahada oluşuyla kazanacağımızı ve her iki kuluvarda da yolumuza
emin adımlarla yürümeye devam edeceğimizi umud ediyorum...
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR