16 Şubat 2013 Cumartesi

Sahne Drogba'nın!


  Hangi lig olduğu farketmez, puan cetvelinin ilk sırasındakiyle son sırasındaki karşılaşıyorsa şayet, herkesler liderden 2-3 farklı, rahat bir galibiyet bekler herhalde. Dolayısıyla bu akşam bizim ligimizin lideri Galatasaray, ligimizin son sırasındaki Akhisar Belediye Spor karşısında mutlak favoriydi.
  Fatih Hoca Antalyaspor önünde değiştirdiği sistemden pek memnun kalmamış olacak ki, bu akşam özüne yani 4-4-2’ye geri döndü. Bunu yapmak adına da geçen hafta 2.golün asistini yapan Amrabat’ın yerine Umut’a vermişti formayı. Sneijder ise alışık olduğu forvet arkası pozisyonunun aksine sol çizgide başladı karşılaşmaya.
  Halis Özkahya’nın ilk düdüğüyle birlikte Galatasaray oyuna ağırlığını koydu. Topa sürekli olarak hakim olan taraf takımımızdı. Öyle ki, koca devre boyunca topla oynama oranları %75’e %25 gibi ezici seviyelerde gezdi hep. Ancak ne var ki, oyundaki bu üstünlüğümüzü gol pozisyonlarına çevirmeyi bir türlü başaramadık. Bunun en büyük nedeni ise Burak-Umut ikilisinin ileride top tutamıyor oluşuydu. Durum böyle olunca da kaleye cepheden gidemeyen oyuncularımız mecburi olarak kanatlara inmeye başladılar. Özellikle de Sabri’nin kanadına.
  Sabri’nin sağdan sürekli olarak yaptığı ortalar bir türlü bizim oyuncularımızla buluşmayınca devreyi golsüz geçmek zorunda kaldık. Bir başka deyişle umutlarımızı ikinci 45’e bıraktık.
  İlk devre boyunca ileride top tutamayışımız ve sol taraftan hiç atak yapamamış oluşumuz, ‘’Fatih Hoca 2 değişiklik yapar’’ moduna soktu beni. Yekta’yı Emre veya Amrabat'la, Umut’u da Drogba’yla değişir diye düşünmüştüm.  Gerçi oyun içersinde bu değişiklikler gerçekleşti zaten. Benim yanıldığım tek nokta değişikliklerin dakikaları oldu.
  İkinci yarıyla birlikte Akhisar takımı daha cesurca oynamaya başladı sanki. Nitekim 45-60 arası bölümde Gekasla %100’lük 2 pozisyon buldular. Neyse ki şans faktörü bu kez bizim yanımızdaydı da usta golcü her ikisinde de golü yapmayı başaramadı. Ancak direkten dönen 2.top yüreklerimizi ağzımıza da getirdi tabi.
  62’de nihayet benim devre arası için öngördüğüm değişiklikler gerçekleşti. Büyük alkışlar arasında Drogba Umut'la, Amrabat’ta Yekta’yla değişti. Hazır Yekta demişken söylemeden edemeyeceğim; geride kalan 3 maçlık süreçte Melo’nun yokluğunu bizlere çok fazla hissettirdi kendisi. Bir başka deyişle ayağına gelen fırsatı hiç ama hiç iyi değerlendirmedi. Çarşamba akşamı Schalke karşısında muhtemelen yedek kulübesinde olacaktır…
  Drogba oyuna girer girmez maça ağırlığını koydu. Öyle ki bir anda takımın tüm çehresi değişiverdi. Özellikle 45-60 arası neredeyse oyun hakimiyetini Akhisar’a bırakan takım gitti, yerine rakibi büyük bir baskı altına alan bambaşka bir takım geldi. Drogba’nın bu bölümde sürekli olarak yaptığı tek toplar, futbolun aslında ne kadar basit oynanabilecek bir oyun olduğunu gözler önüne serdi.
  67.dakikada Drogba’nın yine tek pasla başlattığı bir atak golü getirdi bize. Drogba’nın Sneijder’e verdiği topu Sneijder’de mükemmel bir şekilde Burak’a doğru gönderdi.  Sonrasında olanlar oldu zaten. Burak’ın ortasına Drogba öyle bir yükseldi ki, 2 tane Akhisarlı oyuncuyu adeta darmadağan etti. Yaptığı mükemmel kafa vuruşu da uzak direğin içine vurup ağlara gitti. Öylesine güzel bir goldü ki bu, karşılaşmanın başından beri sakinliğimi koruyan ben bile ‘’Goooll’’’ diye haykırarak ayağa fırladım.
  Takım arkadaşlarıyla birlikte coşkulu bir şekilde golü kutlayan yeni ‘’karaboğamız’’ daha da bi iştahlandı tabi. 2 dakika sonra yine Sneijderle girdiği bir verkaç takımımıza 2.golü getirdi. Sneijder’in ara pasına Drogba’nın son anda yaptığı dokunuş kaleciden sekip 6 pasın içine düştü. Burak Yılmaz’a sadece bomboş kaleye topu göndermek kaldı.
  Golden sonra Burak ve Drogba sarmaş dolaştılar. Tıpkı 2 dakika önce olduğu gibi...
  2-0 hem bizleri hem de oyuncularımızı tamamen rahatlattı. Başta Sneijder olmak üzere hemen hepsi daha bir rahat oynamaya başladılar. 60-65 dakika boyunca bulmakta zorlandığımız pozisyonlar da arka arkaya gelmeye başladı. Fakat 3.yü atmayı nedense beceremedik…
  Son 4-5 dakikaya girildiğinde oyuncularımız maç bitti havasındaydılar. Bunu fark eden Akhisar takımı da cezayı hemen kesti. Bir anlık gafletimizden faydalanıp aradaki farkı 1’e indirdiler. Emrah’ın soldan  ortasında Sertan’ın uçarak yaptığı kafa vuruşu topu ağlarımıza yolladı.
  Her ne kadar son dakikalarda Akhisar takımı beraberlik golünü bulmak için yüklenmeye çalıştıysa da bu amaçlarında fazla başarılı olamadılar. Gönderdikleri her uzun topa savunma oyuncularımızın müdaheleleri geldi. Topun ileri gittiği bölümlerde de Drogba iş başındaydı. Üst seviyedik fizik gücünü kullanarak ya topu ayağında tuttu ya da takımına faul kazandırdı. Böyle böyle süreyi eriterek de sahadan 3 puanla ayrılmasını bildik.
   Evet, şimdi önümüzde çok zorlu bi Schalke maçı var. Sonrasında da Ordusporla oynayacağımız lig maçı. Kendi sahamızdaki bu 2 karşılaşmayı, bu akşam kalitesini bir kez daha ortaya koyarak ‘’35 yaş’’ tartışmalarını bir süreliğine rafa kaldıran Drogba’nın da sahada oluşuyla kazanacağımızı ve her iki kuluvarda da yolumuza emin adımlarla yürümeye devam edeceğimizi umud ediyorum...
  
                                                        e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR