2 Şubat 2013 Cumartesi

Aynı Tas Aynı Hamam


 Haftalardır üzerinde durduğum bir konu var. Galatasaray takımı bu sezon bir türlü istikrar yakalayamadı. Ne oynanan oyun ne de bireysel performanslar, sezon başından bu yana asla 3 maç üst üste aynı seviyede olmadı. Tavan yaptığımız maç sayısı belki 2 belki 3. Buna karşılık vasat ve altında kaldığımız karşılaşmalar oldukça fazla…
  Melo ve Hamit’in yokluğunda Fatih Hoca’nın formayı kimlere vereceği büyük bir merak konusuydu. Ancak basındaki genel kanı Yekta ve Engin’in oynayacağı yönündeydi. Nitekim öyle de oldu. Sneijder 2.maçına da yedek kulübesinde başladı. İleri ikili ise yine Umut-Elmander şeklindeydi. Fatih Hoca’nın 2 haftadır neden Burakla başlamadığını, onu geçtim sonradan neden oyuna sokmadığını kendisinden başka bir Allah’ın kulu bilmiyordur herhalde. Ancak bir gerçek var ki, sezon başından beri yokları oynayan Elmander’i kazanıcaz diye Burak Yılmaz’ı kaybetmeyi göze alabilecek bir lüksümüz olamaz!
  Doğruyu söylemek gerekirse karşılaşmaya fazla iyi başlayamadık. Nasıl başlarsa öyle gider misali de 90 dakika boyunca oyunun hakimiyetini ele alamadık. Yekta, Engin ve Emre’nin tel tel döküldüğü orta saha 2 pas yapamayınca alışılmışın dışına çıkarak uzun toplarla pozisyon kovalar olduk.
  Bursaspor takımı ilk 45 dakikada kalemize yalnızca 1 kez gelebildi. Onda da Pinto’nun müthiş kafasıyla golü buldu. Bu sezon alıştık zaten jeneriklik goller yemeye. Hatta jenerikliği bi kenara bırakalım, gol yemeye… Geçen sezonun gol yememe şampiyonu Galatasaray’ın bu sezon kalesinde bu kadar çok gol görmesi şaşılacak şey…
  Koca 45 dakikada Elmander hiçbir şey yapmadı. Kendisine atılan topları değil gole çevirmek, kaleye götürebilecek hali bile yok gibiydi. Önüne atılan toplarda hep ağır kaldı. Hele bir pozisyonda yaptığı son vuruş vardı ki, keşke hiç görmemiş olsaydık…
  Az önce bahsetmiş olduğum uzun toplarla defansın arkasına sarkma girişimlerimiz 30.dakikada sonuç verdi. Selçuk’un 50 metreye attığı topta Umut bir anda Carson’la karşı karşıya kaldı. Soğukkanlı bir vuruşla topu filelere gönderdi.
  Golden sonra biraz daha topa hakim olsakta bunu pozisyonlara çevirmeyi başaramadık. Bursaspor’da başka pozisyon üretemeyince ilk 45 dakika 1-1’le tamamlanmış oldu.
  İkinci devreye %99 Elmanderle başlamaz Fatih Hoca diye düşünmüştüm. Ancak çoğu msçta olduğu gibi yine yanılan ben oldum. Zaman zaman herhangi bir futbolcusuna takmayı gelenek haline getiren Fatih Hoca anlaşılan şu sıralar da Burak’a takmış kafayı. Hem de fena halde…
  45-60 arası Bursaspor takımının Galatasaray’ı sahadan sildiğini söyleyebilirim. 15 dakika boyunca yarı alanımızdan çıkamadık neredeyse. Sağlı sollu geldi Bursa…
  Herkes Sneijder ve Burak’ın oyuna girmesini beklerken yine ters köşe yaptı hoca. Amrabat ve Aydın’ı soktu oyuna. Çıkanlar ise Elmander ve gecenin en kötüsü Yekta’ydı. Eğer Melo’suz geçecek 3 haftada Yekta oynar ve bu performansı sergilerse vay Cim Bom’un haline…
  Amrabat fazla etkili olamadı. Ancak Aydın zaman zaman sağdan etkili bindirmeler yaptı. Basit oynamayı denese belki daha büyük işler yapacak. Gereksiz yere topla oynaması en büyük handikapı Aydın’ın.
  Maçı kazanmaya yönelik son hamle ise Engin-Sneijder değişikliydi. Yekta için ne söylediysem aynıları Engin’in için de geçerli. Takımdan uzak kaldığı 12 haftalık sürede futbol oynamayı unutmuş herhalde Engin Baytar… Bir futbolcu 4 ayda ancak bu kadar kötü bir hale gelebilir çünkü…
  Sneijder’in oyuna dahil oluşu da maçı kazanmaya yetmeyince, sezonun genelindeki bir çok karşılaşmada olduğu gibi bu akşam da 1 puana razı olduk.
  Açıkçası işlerin bir türlü yoluna girmediği şu sezonda, bu kadar çok puan kaybına rağmen hala lider oluşumuz tek tesellimiz. Ancak bilinmesi gereken bir şey var ki, çekirge bir sıçrar, iki sıçrar. 20 haftadır yanımızda olan şans perisi biraz da rakiplerimize uğramaya karar verirse, yapılan bunca yatırım, harcanan onca para sadece ve sadece çöpe gitmiş olur benden söylemesi…

                                                              e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR