Haftalardır üzerinde durduğum bir konu var. Galatasaray
takımı bu sezon bir türlü istikrar yakalayamadı. Ne oynanan oyun ne de bireysel
performanslar, sezon başından bu yana asla 3 maç üst üste aynı seviyede olmadı.
Tavan yaptığımız maç sayısı belki 2 belki 3. Buna karşılık vasat ve altında
kaldığımız karşılaşmalar oldukça fazla…
Melo ve Hamit’in
yokluğunda Fatih Hoca’nın formayı kimlere vereceği büyük bir merak konusuydu.
Ancak basındaki genel kanı Yekta ve Engin’in oynayacağı yönündeydi. Nitekim öyle
de oldu. Sneijder 2.maçına da yedek kulübesinde başladı. İleri ikili ise yine
Umut-Elmander şeklindeydi. Fatih Hoca’nın 2 haftadır neden Burakla başlamadığını,
onu geçtim sonradan neden oyuna sokmadığını kendisinden başka bir Allah’ın kulu
bilmiyordur herhalde. Ancak bir gerçek var ki, sezon başından beri yokları
oynayan Elmander’i kazanıcaz diye Burak Yılmaz’ı kaybetmeyi göze alabilecek bir
lüksümüz olamaz!
Doğruyu söylemek
gerekirse karşılaşmaya fazla iyi başlayamadık. Nasıl başlarsa öyle gider misali
de 90 dakika boyunca oyunun hakimiyetini ele alamadık. Yekta, Engin ve Emre’nin
tel tel döküldüğü orta saha 2 pas yapamayınca alışılmışın dışına çıkarak uzun
toplarla pozisyon kovalar olduk.
Bursaspor takımı ilk
45 dakikada kalemize yalnızca 1 kez gelebildi. Onda da Pinto’nun müthiş
kafasıyla golü buldu. Bu sezon alıştık zaten jeneriklik goller yemeye. Hatta
jenerikliği bi kenara bırakalım, gol yemeye… Geçen sezonun gol yememe şampiyonu
Galatasaray’ın bu sezon kalesinde bu kadar çok gol görmesi şaşılacak şey…
Koca 45 dakikada
Elmander hiçbir şey yapmadı. Kendisine atılan topları değil gole çevirmek,
kaleye götürebilecek hali bile yok gibiydi. Önüne atılan toplarda hep ağır kaldı.
Hele bir pozisyonda yaptığı son vuruş vardı ki, keşke hiç görmemiş olsaydık…
Az önce bahsetmiş
olduğum uzun toplarla defansın arkasına sarkma girişimlerimiz 30.dakikada sonuç
verdi. Selçuk’un 50 metreye attığı topta Umut bir anda Carson’la karşı karşıya
kaldı. Soğukkanlı bir vuruşla topu filelere gönderdi.
Golden sonra biraz
daha topa hakim olsakta bunu pozisyonlara çevirmeyi başaramadık. Bursaspor’da
başka pozisyon üretemeyince ilk 45 dakika 1-1’le tamamlanmış oldu.
İkinci devreye %99
Elmanderle başlamaz Fatih Hoca diye düşünmüştüm. Ancak çoğu msçta olduğu gibi
yine yanılan ben oldum. Zaman zaman herhangi bir futbolcusuna takmayı gelenek
haline getiren Fatih Hoca anlaşılan şu sıralar da Burak’a takmış kafayı. Hem de
fena halde…
45-60 arası
Bursaspor takımının Galatasaray’ı sahadan sildiğini söyleyebilirim. 15 dakika
boyunca yarı alanımızdan çıkamadık neredeyse. Sağlı sollu geldi Bursa…
Herkes Sneijder ve
Burak’ın oyuna girmesini beklerken yine ters köşe yaptı hoca. Amrabat ve Aydın’ı
soktu oyuna. Çıkanlar ise Elmander ve gecenin en kötüsü Yekta’ydı. Eğer Melo’suz
geçecek 3 haftada Yekta oynar ve bu performansı sergilerse vay Cim Bom’un
haline…
Amrabat fazla etkili
olamadı. Ancak Aydın zaman zaman sağdan etkili bindirmeler yaptı. Basit
oynamayı denese belki daha büyük işler yapacak. Gereksiz yere topla oynaması en
büyük handikapı Aydın’ın.
Maçı kazanmaya
yönelik son hamle ise Engin-Sneijder değişikliydi. Yekta için ne söylediysem aynıları
Engin’in için de geçerli. Takımdan uzak kaldığı 12 haftalık sürede futbol
oynamayı unutmuş herhalde Engin Baytar… Bir futbolcu 4 ayda ancak bu kadar kötü
bir hale gelebilir çünkü…
Sneijder’in oyuna
dahil oluşu da maçı kazanmaya yetmeyince, sezonun genelindeki bir çok
karşılaşmada olduğu gibi bu akşam da 1 puana razı olduk.
Açıkçası işlerin bir
türlü yoluna girmediği şu sezonda, bu kadar çok puan kaybına rağmen hala lider
oluşumuz tek tesellimiz. Ancak bilinmesi gereken bir şey var ki, çekirge bir
sıçrar, iki sıçrar. 20 haftadır yanımızda olan şans perisi biraz da
rakiplerimize uğramaya karar verirse, yapılan bunca yatırım, harcanan onca para
sadece ve sadece çöpe gitmiş olur benden söylemesi…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR