24 Ekim 2013 Perşembe

Özlenen GALATASARAY

 Şampiyonlar Ligi’ne başlanabilecek en kötü şekillerden biriyle merhaba diyen Galatasaray’ımız, tıpkı geçen sezon olduğu gibi maç oynadıkça kendini bulmaya başladı sanki.
 Önce Juventus deplasmanından çıkarılan altın değerindeki 1 puan, sonrasında da bu akşam Kopenhag karşısında elde edilen rahat galibiyet… Açıkçası bu 2 karşılaşmadan alınan 4 puan 2.tur yolunda önemli bir adım atmamızı sağladı bence.
  Elbetteki takımımız Kopenhag karşısında mutlak favori olarak çıktı sahaya. Hocaları Solbakken’in ‘’Zamanında Mancini’den imzalı resim almıştık’’ demeci bile özetliyordu sanki herşeyi.
  Kadrosunda Drogba, Sneijder, Melo, Eboue ve tüm formsuzluğuna rağmen Burak Yılmaz gibi yıldızları bulunduran Cim Bom, mütevazi kadrosuyla elinden gelenin en iyisini yapmak için çabalayan Kopenhag’ı kendi sahasında yenmek zorundaydı 2.tur iddiasını sürdürebilmek için.
  Teknik direktörümüz Mancini yabancı sınırlaması olmayışını fırsat bilerek sol bek mevkii hariç kafasındaki ideal 11’i sürmüştü sahaya sahaya. Muslera, Eboue, Chedjou, Dany, Melo, Sneijder, Bruma ve Drogba olmak üzere tam 8 yabancıyla başladık karşılaşmaya.
  Açıkçası ben de Mancini’nin yerinde olsam, Dany dışında bu 11’i tercih ederdim.
  İlk düdükle beraber Kopenhag’ın İstanbul’a sadece 1 puan için geldiği gerçeği gözler önüne serildi. Çünkü neredeyse 20-25.dakikalara kadar orta sahayı pas yaparak geçemediler. 11 kişiyle savunma yapmaktı tüm niyetleri.
  Neyse ki henüz 10.dakikada Melo’nun Hakan Şükürvari golü geldi de Kopenhag için evdeki hesap çarşıya uymamış oldu. Gerçekten de mükemmel bir kafa golü attı Melo.
  Öylesine güzel oldu ki bu gol bizim için, hem takımımız moral kazandı hem de rakip Kopenhag 11 kişiyle müdafa yapmaktan vazgeçmek zorunda kaldı.
  Ancak ne var ki ilk devrenin her anında müthiş bir Galatasaray vardı sahada. Özellikle yabancılarımız kusursuz oynuyorlardı. Bruma-Eboue ikilisi rakibin sol tarafını hallaç pamuğu gibi salladı attı. Darmadağan ettiler o tarafı.
  Nitekim Eboue’nin o mükemmel bindirmeleri önce Sneijder’in, ardından da Drogba’nın golünün hazırlayıcısı oldu. Yaptığı 2 asistle geceye damgasını vurdu Fildişili sağ bekimiz.
  Yok kendini yere yatıyormuş da, yok sorumsuzmuş da… Kim ne derse desin, Eboue’nin ölüsü bile bu takımda banko oynar. Hele hele Karabük maçında Sabri’yi 1468.kez gördükten sonra….
  İlk 45 dakika 3-0 gibi farklı bir skorla sona erdiği için 2.yarı oyunu rölantiye alacağımızdan adım gibi emindim. Çünkü bu durum takımımızın doğasında var. Eloğluyla bizim aramızdaki en büyük fark da bu işte. Real Madrid seni yakaladı mı 6 yapmadan bırakmaz, sen yakaladığın zaman ise 2’ye,  3’e razı olursun.
  Öyleki koskoca ikinci 45 dakikayı sadece Burak’a gol attırmak için oynadık. Herkes sürekli olarak Burak’a çalıştı. Burak ise tüm bu çabaya rağmen çok ısrarcıydı gol orucunu bozmama konusunda! Özellikle Drogba’nın o müthiş ara pasına nasıl kıydı anlayamadım… İnanın ekran başında benim bile içim cız etti. Siz düşünün Drogba’nın hissettiklerini...
    Maçtan önce arkadaşlarıma yaptığım skor tahminim gariptir ama 3-1’di. Ne mutlu ki iki takım oyuncuları da beni kırmadı. Bizimkilerin zaten az önce de belirttiğim gibi ikinci 45 dakikada Burak dışında bir hedefi olmadı. Kopenhag takımı ise ancak bizim lakaitliğimizden bir gol bulabiilrdi, öyle de oldu. Savunmamızın bir anlık rahatlığı sonucu konuk ekibin teselli sayısı geldi.
  Şampiyonlar Ligi’nde bu sezonki ilk galibiyetimizi güle oynaya almış olmamız bizler için sevindirici elbet. Mancinili Galatasaray ufak ufak karabulutları dağıtmaya başladı gibi. Arka arkaya birkaç galibiyet daha alabilirsek herşey daha güzel olacaktır…
  Bu akşamki performanslara dönmek gerekirse, sezon başından beri hemen her maç takımın en iyisi olan Melo bu gece de bu geleneği bozmadı. Eboue ve Bruma özellikle ilk 45’te yıldızlaştılar. Sneijder yükselen grafiğini sürdürdü. Drogba ise her zamanki gibiydi… Aslında bu gece Burak ve Selçuk dışında takımda kötü oynayan  yoktu zaten. Haftalardır tel tel dökülen bu ikilinin de artık bir an evvel kendilerine gelmelerini temenni ederek bugünlük son noktayı koyalım o zaman.

                                                           e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR