![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQj0-yK1lBQd5O8E3QlHOKC9li0-XKYRhTtb-BJa5c64YOHZqyavJiMG6ZcqHLYO7t56qpAPzi7_hPNl0gNE5qtjquWlrzmgkNlW2bJMut_Zxz8TJ7_iwnlYnTP2Spd-YQnNZWFhAhmpzf/s320/aa_picture_20131023_838994_high_60IUX.jpg)
Önce Juventus
deplasmanından çıkarılan altın değerindeki 1 puan, sonrasında da bu akşam
Kopenhag karşısında elde edilen rahat galibiyet… Açıkçası bu 2 karşılaşmadan
alınan 4 puan 2.tur yolunda önemli bir adım atmamızı sağladı bence.
Elbetteki takımımız
Kopenhag karşısında mutlak favori olarak çıktı sahaya. Hocaları Solbakken’in ‘’Zamanında
Mancini’den imzalı resim almıştık’’ demeci bile özetliyordu sanki herşeyi.
Kadrosunda
Drogba, Sneijder, Melo, Eboue ve tüm formsuzluğuna rağmen Burak Yılmaz gibi
yıldızları bulunduran Cim Bom, mütevazi kadrosuyla elinden gelenin en iyisini
yapmak için çabalayan Kopenhag’ı kendi sahasında yenmek zorundaydı 2.tur
iddiasını sürdürebilmek için.
Teknik direktörümüz
Mancini yabancı sınırlaması olmayışını fırsat bilerek sol bek mevkii hariç
kafasındaki ideal 11’i sürmüştü sahaya sahaya. Muslera, Eboue, Chedjou, Dany, Melo, Sneijder,
Bruma ve Drogba olmak üzere tam 8 yabancıyla başladık karşılaşmaya.
Açıkçası ben de
Mancini’nin yerinde olsam, Dany dışında bu 11’i tercih ederdim.
İlk düdükle beraber
Kopenhag’ın İstanbul’a sadece 1 puan için geldiği gerçeği gözler önüne serildi.
Çünkü neredeyse 20-25.dakikalara kadar orta sahayı pas yaparak geçemediler. 11
kişiyle savunma yapmaktı tüm niyetleri.
Neyse ki henüz
10.dakikada Melo’nun Hakan Şükürvari golü geldi de Kopenhag için evdeki hesap
çarşıya uymamış oldu. Gerçekten de mükemmel bir kafa golü attı Melo.
Öylesine güzel oldu
ki bu gol bizim için, hem takımımız moral kazandı hem de rakip Kopenhag 11
kişiyle müdafa yapmaktan vazgeçmek zorunda kaldı.
Ancak ne var ki ilk
devrenin her anında müthiş bir Galatasaray vardı sahada. Özellikle
yabancılarımız kusursuz oynuyorlardı. Bruma-Eboue ikilisi rakibin sol tarafını
hallaç pamuğu gibi salladı attı. Darmadağan ettiler o tarafı.
Nitekim Eboue’nin o
mükemmel bindirmeleri önce Sneijder’in, ardından da Drogba’nın golünün
hazırlayıcısı oldu. Yaptığı 2 asistle geceye damgasını vurdu Fildişili sağ
bekimiz.
Yok kendini yere
yatıyormuş da, yok sorumsuzmuş da… Kim ne derse desin, Eboue’nin ölüsü bile bu takımda
banko oynar. Hele hele Karabük maçında Sabri’yi 1468.kez gördükten sonra….
İlk 45 dakika 3-0
gibi farklı bir skorla sona erdiği için 2.yarı oyunu rölantiye alacağımızdan
adım gibi emindim. Çünkü bu durum takımımızın doğasında var. Eloğluyla bizim
aramızdaki en büyük fark da bu işte. Real Madrid seni yakaladı mı 6 yapmadan
bırakmaz, sen yakaladığın zaman ise 2’ye,
3’e razı olursun.
Öyleki koskoca
ikinci 45 dakikayı sadece Burak’a gol attırmak için oynadık. Herkes sürekli
olarak Burak’a çalıştı. Burak ise tüm bu çabaya rağmen çok ısrarcıydı gol
orucunu bozmama konusunda! Özellikle Drogba’nın o müthiş ara pasına nasıl kıydı
anlayamadım… İnanın ekran başında benim bile içim cız etti. Siz düşünün Drogba’nın
hissettiklerini...
Maçtan önce arkadaşlarıma yaptığım skor
tahminim gariptir ama 3-1’di. Ne mutlu ki iki takım oyuncuları da beni kırmadı.
Bizimkilerin zaten az önce de belirttiğim gibi ikinci 45 dakikada Burak dışında
bir hedefi olmadı. Kopenhag takımı ise ancak bizim lakaitliğimizden bir gol
bulabiilrdi, öyle de oldu. Savunmamızın bir anlık rahatlığı sonucu konuk ekibin
teselli sayısı geldi.
Şampiyonlar Ligi’nde
bu sezonki ilk galibiyetimizi güle oynaya almış olmamız bizler için sevindirici
elbet. Mancinili Galatasaray ufak ufak karabulutları dağıtmaya başladı gibi.
Arka arkaya birkaç galibiyet daha alabilirsek herşey daha güzel olacaktır…
Bu akşamki
performanslara dönmek gerekirse, sezon başından beri hemen her maç takımın en
iyisi olan Melo bu gece de bu geleneği bozmadı. Eboue ve Bruma özellikle ilk 45’te
yıldızlaştılar. Sneijder yükselen grafiğini sürdürdü. Drogba ise her zamanki
gibiydi… Aslında bu gece Burak ve Selçuk dışında takımda kötü oynayan yoktu zaten. Haftalardır tel tel dökülen bu
ikilinin de artık bir an evvel kendilerine gelmelerini temenni ederek bugünlük
son noktayı koyalım o zaman.
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR