Uzun süre kazanamayan bir Galatasaray, gol yollarında ciddi
sıkıntılar yaşayan bir Galatasaray ve sonuç olarak yaşanan kan değişimi…
Sonrasında olanlar ise ortada. Son 3 resmi maçını kazanan ve bu 3 maçta rakip
filelere toplam 9 gol gönderen bambaşka bir Galatasaray. Allah nazarlardan
saklasın…
Elbette Çarşamba’nın
yorgunluğuyla gelmişti oyuncularımız Kayseri deplasmanına. Dolayısıyla
karşılaşmaya dair bazı kuşkular vardı kafamda. İçimi rahatlatan tek şey ise
Kayserispor’un bunca yıllık tarihinde takımımızı sadece 1 kez mağlup edebilmiş
oluşuydu.
Tabi en büyük merak
konusu Kayseri’ye getirilen 8 yabancıdan hangi 2’sinin tribünde oturacağıydı.
Eminim Mancini’de bu kararı verirken bir hayli zorlanmıştır. Çünkü bu bahsi
geçen yabancıların hepsi Kopenhag önünde mükemmele yakın performanslar koydular
ortaya. Bu nedenle de hiçbiri kesik yemeyi hak etmiyordu. Ancak bazen bazı
konularda karar verme hakkı sizin elinizde olamıyor ne yazık ki. İşte ligimizde
uygulanan, federasyonun kulüplere zorla dikta ettiği 6+0+4 saçmalığı da bunun
en güzel örneklerinden bir tanesi. Mishal, 10 milyon Euro gibi astronomik bir
bonservis bedeliyle transfer edilen ve taraftarın özel olarak izlemek istediği
Bruma birçok karşılaşmada bu kontenjan abukluğu yüzünden sahada yer alamıyor…
Tıpkı bugün olduğu gibi… Aynı şekilde Çarşamba’nın yıldızı Eboue’de bugün
Bruma’yla aynı kaderi paylaşan bir diğer oyuncumuz oldu.
Mancini bir süprize
imza atarak karşılaşmaya 3 santraforla başladı. Kadroyu görünce
Burak-Drogba-Umut üçlüsünden oluşan hücum hattının neler yapabileceğini hepimiz
merak ettik doğrusu. Sonra kaşılaşma başladı ve merakımızı bir nebze olsun
giderme fırsatı yakaladık.
Solda Burak, sağda
Umut, ortada Drogba. Yetmemiş arkalarında Sneijder. Kağıt üzerinde oldukça güçlü
gözüken bu hücum hattı meyvelerini de çabuk vermeye başladı.
14.dakikada Burak
çalımlarla ceza sahasına doğru sokulurken, yaka paça indirdildi. Top
Sneijder’de kalınca Cüneyt Çakır avantaja bıraktı. Sneijder’in sert şutu da bu zorlu
deplasmanda takımına skor üstünlüğünü getirdi.
10 dakika sonra bu
kez Chedjou’nun golü geldi. Ceza sahası içinde yaratıcılığını konuşturan Selçuk
topu penaltı noktası üzerindeki Chedjou’nun önüne yuvarladı, Chedjou’da düzgün
bir vuruşla Kayserispor filelerini 2.kez havalandırdı.
25 dakikada 2-0’ı
yakalayınca ister istemez hepimiz ‘’maçı kazandık’’ havasına girdik.
Kayserispor’un üzerimize gelebilecek gücü yoktu çünkü. Ancak futbolda rehavete
yer olmadığı gerçeği devrenin son bölümünde bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Önce Chedjou’nun
Ömer’e anlamsız müdahalesi sonucu penaltı kazanan Kayserispor, Mouche’yle farkı
1’e indirdi, hemen akabinde de Dany’nin kendi kalesine attığı komik golle! skora
eşitlik geldi.
Böylesine üstün
oynadığımız, rakibin gol atacağına en ufak bir inancının olmadığı devreyi 2-2
gibi bir skorla kapamak oldukça ayıptı doğrusu. Evet cidden ayıptı… Allah’tan
futbolcularımızda benim gibi düşünmüş olacaklar ki, ikinci 45 dakikanın ilk
düdüğüyle birlikte tekrardan oyuna ağırlıklarını koydular.
Son haftaların en
formda ismi Sneijder’in sakatlığı nedeniyle 2.yarı sahaya çıkamaması bizleri
üzdü tabi. Umarım çok ciddi bir şeyi yoktur da, hazır kendini bulmuşken uzun
süre arkadaşlarından ayrı kalmaz….
Tekrardan öne geçmek
için ataklar tazeleyen takımımız, 57’de Burak Yılmaz’ın 9 haftalık suskunluğunu
bozmaya karar vermesiyle 3.golü buldu. Haftalar sonra şeytanın bacağını kırarak
üzerindeki talihsizliğe son vermiş oldu ‘’Kral’’
3.gol takımımıza yeniden
özgüven getirdi. Bu sayede de oyundaki üstünlüğümüz giderek arttı.
Sneijder’in 6 sezon
sonra ilk kez 3 maç üst üste gol attığı, Burak Yılmaz’ın 9 hafta aradan sonra
golle tanıştığı, Chedjou’nun sarı kırmızılı olmasa da J Cim Bom armalı formayla ilk
kez gol sevinci yaşadığı bu ‘’ilk’’lerin gecesinde, sıra Drogba’ya gelmişti
nihayet. Geldiği günden bu yana sağolsun serbest vuruşları kimselere bırakmayan
süper starımız, sonunda o çok istediği frikik golünü atmayı başardı.
Yaklaşık 30 metreden kazandığımız serbest vuruşta, Selçuk’un
dokunduğu topa sert bir vuruş yapan
Drogba, hem kendini hem de takımını iyiden iyiye rahatlatmış oldu.
4-2’den sonra
kendimizi biraz sıksak 5’i, belki de 6’yı bile atabilrdik. En basiti Emre Çolak
son dakikada yakaladığı pozisyonda biraz daha sakin olabilse…
Evet, sonuç olarak
en başta da belirtmiş olduğum gibi son haftalarda kazanma alışkanlığını yeniden
elde eden bir Galatasaray var ortada. Bundan da önemlisi, sezon başında gol
atma konusunda ciddi skıntılar yaşayan takımımız bu problemini en azından
şimdilik aşmış gibi gözüküyor. Dilerim bu başarılı grafiğimizi arttırarak
sürdürürüz de, arka arkaya alacağımız seri galibiyetlerle hem ligde hem de
Şampiyonlar Ligi’nde yolumuza emin adımlarla devam ederiz…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR