28 Ekim 2013 Pazartesi

Sarı-Kırmızı Bir Fırtına Esmeye Başlar...

  Uzun süre kazanamayan bir Galatasaray, gol yollarında ciddi sıkıntılar yaşayan bir Galatasaray ve sonuç olarak yaşanan kan değişimi… Sonrasında olanlar ise ortada. Son 3 resmi maçını kazanan ve bu 3 maçta rakip filelere toplam 9 gol gönderen bambaşka bir Galatasaray. Allah nazarlardan saklasın…
  Elbette Çarşamba’nın yorgunluğuyla gelmişti oyuncularımız Kayseri deplasmanına. Dolayısıyla karşılaşmaya dair bazı kuşkular vardı kafamda. İçimi rahatlatan tek şey ise Kayserispor’un bunca yıllık tarihinde takımımızı sadece 1 kez mağlup edebilmiş oluşuydu.
  Tabi en büyük merak konusu Kayseri’ye getirilen 8 yabancıdan hangi 2’sinin tribünde oturacağıydı. Eminim Mancini’de bu kararı verirken bir hayli zorlanmıştır. Çünkü bu bahsi geçen yabancıların hepsi Kopenhag önünde mükemmele yakın performanslar koydular ortaya. Bu nedenle de hiçbiri kesik yemeyi hak etmiyordu. Ancak bazen bazı konularda karar verme hakkı sizin elinizde olamıyor ne yazık ki. İşte ligimizde uygulanan, federasyonun kulüplere zorla dikta ettiği 6+0+4 saçmalığı da bunun en güzel örneklerinden bir tanesi. Mishal, 10 milyon Euro gibi astronomik bir bonservis bedeliyle transfer edilen ve taraftarın özel olarak izlemek istediği Bruma birçok karşılaşmada bu kontenjan abukluğu yüzünden sahada yer alamıyor… Tıpkı bugün olduğu gibi… Aynı şekilde Çarşamba’nın yıldızı Eboue’de bugün Bruma’yla aynı kaderi paylaşan bir diğer oyuncumuz oldu.
  Mancini bir süprize imza atarak karşılaşmaya 3 santraforla başladı. Kadroyu görünce Burak-Drogba-Umut üçlüsünden oluşan hücum hattının neler yapabileceğini hepimiz merak ettik doğrusu. Sonra kaşılaşma başladı ve merakımızı bir nebze olsun giderme fırsatı yakaladık.
  Solda Burak, sağda Umut, ortada Drogba. Yetmemiş arkalarında Sneijder. Kağıt üzerinde oldukça güçlü gözüken bu hücum hattı meyvelerini de çabuk vermeye başladı.
  14.dakikada Burak çalımlarla ceza sahasına doğru sokulurken, yaka paça indirdildi. Top Sneijder’de kalınca Cüneyt Çakır avantaja bıraktı. Sneijder’in sert şutu da bu zorlu deplasmanda takımına skor üstünlüğünü getirdi.
  10 dakika sonra bu kez Chedjou’nun golü geldi. Ceza sahası içinde yaratıcılığını konuşturan Selçuk topu penaltı noktası üzerindeki Chedjou’nun önüne yuvarladı, Chedjou’da düzgün bir vuruşla Kayserispor filelerini 2.kez havalandırdı.
  25 dakikada 2-0’ı yakalayınca ister istemez hepimiz ‘’maçı kazandık’’ havasına girdik. Kayserispor’un üzerimize gelebilecek gücü yoktu çünkü. Ancak futbolda rehavete yer olmadığı gerçeği devrenin son bölümünde bir kez daha gün yüzüne çıktı.
  Önce Chedjou’nun Ömer’e anlamsız müdahalesi sonucu penaltı kazanan Kayserispor, Mouche’yle farkı 1’e indirdi, hemen akabinde de Dany’nin kendi kalesine attığı komik golle! skora eşitlik geldi.
  Böylesine üstün oynadığımız, rakibin gol atacağına en ufak bir inancının olmadığı devreyi 2-2 gibi bir skorla kapamak oldukça ayıptı doğrusu. Evet cidden ayıptı… Allah’tan futbolcularımızda benim gibi düşünmüş olacaklar ki, ikinci 45 dakikanın ilk düdüğüyle birlikte tekrardan oyuna ağırlıklarını koydular.
  Son haftaların en formda ismi Sneijder’in sakatlığı nedeniyle 2.yarı sahaya çıkamaması bizleri üzdü tabi. Umarım çok ciddi bir şeyi yoktur da, hazır kendini bulmuşken uzun süre arkadaşlarından ayrı kalmaz….
  Tekrardan öne geçmek için ataklar tazeleyen takımımız, 57’de Burak Yılmaz’ın 9 haftalık suskunluğunu bozmaya karar vermesiyle 3.golü buldu. Haftalar sonra şeytanın bacağını kırarak üzerindeki talihsizliğe son vermiş oldu ‘’Kral’’
  3.gol takımımıza yeniden özgüven getirdi. Bu sayede de oyundaki üstünlüğümüz giderek arttı.
  Sneijder’in 6 sezon sonra ilk kez 3 maç üst üste gol attığı, Burak Yılmaz’ın 9 hafta aradan sonra golle tanıştığı, Chedjou’nun sarı kırmızılı olmasa da J Cim Bom armalı formayla ilk kez gol sevinci yaşadığı bu ‘’ilk’’lerin gecesinde, sıra Drogba’ya gelmişti nihayet. Geldiği günden bu yana sağolsun serbest vuruşları kimselere bırakmayan süper starımız, sonunda o çok istediği frikik golünü atmayı başardı.
Yaklaşık 30 metreden kazandığımız serbest vuruşta, Selçuk’un dokunduğu topa  sert bir vuruş yapan Drogba, hem kendini hem de takımını iyiden iyiye rahatlatmış oldu.
  4-2’den sonra kendimizi biraz sıksak 5’i, belki de 6’yı bile atabilrdik. En basiti Emre Çolak son dakikada yakaladığı pozisyonda biraz daha sakin olabilse…
  Evet, sonuç olarak en başta da belirtmiş olduğum gibi son haftalarda kazanma alışkanlığını yeniden elde eden bir Galatasaray var ortada. Bundan da önemlisi, sezon başında gol atma konusunda ciddi skıntılar yaşayan takımımız bu problemini en azından şimdilik aşmış gibi gözüküyor. Dilerim bu başarılı grafiğimizi arttırarak sürdürürüz de, arka arkaya alacağımız seri galibiyetlerle hem ligde hem de Şampiyonlar Ligi’nde yolumuza emin adımlarla devam ederiz… 

                    
                                                               e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR