1 Ekim 2013 Salı

En Kötü Gün Bugünse Bugün de GALATASARAY!

 Özellikle biraz zaman geçsin istedim bu yazıyı yazmak için. Çalkantılı süreçte hemen sıcağı sıcağına, belki de anlık bir gaflet sonucu sonradan pişman olacağım şeyler yazmamak adına biraz sakinleşmek istedim. Tabi bunun yanında yeni teknik direktörümüzün de belli olmasını bekledim.
  Şüphesiz ki geçtiğimiz hafta Galatasarayımız için oldukça yoğun ve hareketliydi. Fakat bizler açısından önem taşıyan kısım İmparator Fatih Hocamızla yolların ayrılması oldu elbet. Bu karar hepimizde ilk olarak soğuk bir duş etkisi yarattı sonrasında da derin bir üzüntüyle doldu içimiz…
  Bundan 2,5 yıl kadar önce, ortada henüz somut hiçbir şey yokken ‘’Haydi hocam son bir kaz daha…’’ demiştim Fatih Hocam’a. Kesin olan şu ki, o günkü hayallerim böyle bir sonla bitmiyordu…
  Ne 2000’deki ilk ayrılık ne de Olimpiyat Stadı’nda Candan Erçetin’in Elbette şarkısı eşliğindeki vedalaşmamız bu kadar koymamıştı doğruyu söylemek gerekirse.
  Düşünsenize, 3 sezon önce bir dönem küme düşme potasına girmiş, son haftalarda aldığı 3-5 galibiyetle ligi ancak 8. olarak bitirebilmiş, maddi manevi her anlamda dibe vurmuş o Galatasaray’ı Fatih Hoca’dan başka kim teslim alırdı ki? ‘’Asıl olan Galatasarayı’’dı elbet ve Galatasaray Spor Kulübü Başkanı ‘’Galatasaraylı Fatih’’i göreve çağırdıysa söylenecek fazla bir şey yoktu. ‘’Söz konusu Galatasaray’sa gerisi tefarruattı’’ çünkü.
  Aradan geçen 2,5 yılda o dibe vuran takım tekrardan zirveye çıktı. Kupalara ambargo koydu. Şampiyonlar Ligi’ne yeniden merhaba dedi. Hatta 12 sene sonra çeyrek final gördü. En önemlisi de Avrupa’nın devlerine tekrardan kafa tutmaya başladı.  İşte tüm bunlar hocamızın, İmparatorumuz’un eseriydi. Peki bizim yönetim kurulumuz hocamıza bu emeklerinden dolayı teşekkür etmek adına ne yaptı?  Takımının başında idmanda olduğu sırada görevine son verildiğini televizyondan geçen alt yazılarla öğrenme imkanı tanıdı!
   Ünal Başkan, şunu unutma ki bu taraftarın gönlünde bazı kahramanlar vardır. Sen o taraftarın ‘’İmparator Fatih Terim’ini’’, ‘’Kral Hakan Şükür’ünü’’, ‘’Büyük Kaptan Bülent Korkmaz’ını’’ hiçe sayarsan şayet arka arkaya alınacak 2-3 mağlubiyetten sonra o başkanlık koltuğunu nasıl terk edeceğini bilemezsin!
  Ünal Aysal en başından beri Fatih Terim’i kesinlikle ama kesinlikle istemedi. Bunu üzerine basa basa söylüyorum. Fatih Hoca’nın göreve gelmesini  ve 2,5 yıl boyunca orada kalmasını sağlayan Abdurahim Albayrak-Ali Dürüst ikilisidir. Zaten Ünal Aysal’ın son seçimde bu 2 isimle yollarını ayırması da yakın zamanda gönderilme sırasının Fatih Hoca’ya gelmesi için ustaca hazırlanmış bir plandı! Tabi bu süreçte Anti Galatasaray FENERasyonu’nun da yadsınamaz katkıları oldu başkanımıza! Boşta antrenör yokmuş gibi hocamıza teklif yapmak, sonra  4 maçla yetinmeyip bu taklifi 4-5 yıla yaymak istemek, Ünal Aysalla Fatih Hoca arasındaki krizi çok daha büyük boyutlara taşımak için var güçle mücadele etmek ve en nihayetinde bu sinsi planda başarıyı yakalamış olmak Yıldırım Demirören-Aziz Yıldırım ortaklığının takdir edilesi başarısıdır!
  Tarih bir kez daha tekerrür etmiş , önlenemez bir yükselişe geçen Galatasarayımız’ın önü belki de 1905.defa dış güçler tarafından kesilmiştir! Ancak bu noktadaki en büyük suçlu yönetim kurulumuzdur. Bu tezgaha nasıl alet oldular, gerçekleri nasıl göremediler, anlamak mümkün değil…
  Böylesine bir kriz ortamı içersinde Rizespor karşılaşmasına çıkan takımımız ise Bruma önderliğinde mükemmele yakın bir futbol koydu ortaya. Kaçan onca %100’lük golün ardından yapılabilecek 2 tane açıklama var: Ya takım olarak haddinden fazla gol atma özürlüydük ya da Cumartesi akşamı Allah kazanmamızı istemedi… Böyle bir oyunun ardından galip gelemiyorsanız şayet durumu başka türlü açıklayabilmek pek mümkün değil çünkü.
  Bugüne gelecek olursak, beklenen oldu ve teknik direktörlük görevi için İtalyan Roberto Mancini’yle 3 yıllığına anlaşmaya vardık. Mancini’nin futbolculuğu hiçbir şekilde tartışılamaz. Ancak hocalığı için aynı oranda emin konuşmak en azından benim için mümkün değil. Inter ve Manchester City ile yaptıkları ortada. Tabi yapamadıkları da… Ama olaya gerçekçi bakmak gerekirse, lig ortasında hoca değiştiriyorsanız bundan iyisi Şam’da kayısı olurdu artık! Camiamız için hayırlı uğurlu olsun. Umarım Mancini Fatih Hoca’nın yaptıklarının çok daha fazlasını yapar da Galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdırır.
    Önümüzde oldukça kritik bir Juventus maçı var şimdi. Kaybedersek ne olur? Bence hiçbir şey olmaz. Ancak kazanırsak çok şey kazanırız. Öncelikle takıma ve oyunculara aşırı bir özgüven gelir. Bunun dışında gruptan çıkabilme adına da Juventusla tüm şartlar eşitlenmiş olur. O yüzden de umarım Çarşamba akşamı İstanbul’a güzel bir sonuçla döner takımımız.

  Son olarak şunları söylemek istiyorum sevgili Galatasaraylılar; takımımız oldukça zor bir dönemden geçiyor. Gerek iç güçlerle gerekse de dış güçlerle çetin bir mücadelenin içine girmiş durumdayız. Bu noktada bize düşen en önemli görev takımımıza her anlamda sahip çıkmak, hiç olmadığı kadar yanında olmak. Ben demiyorum, Fatih Hoca’ya yapılanlar karşılıksız kalsın ya da kimse ortaya herhangi bir tepki koymasın diye. Ancak şu da unutulmasın ki, ‘’En kötü gün bugünse bugün de GALATASARAY!’’ diyen bir taraftara sahip olduğu sürece bu takım, sırtı hiçbir zaman yere  gelmeyecektir.

                                                     e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR