Özellikle biraz zaman geçsin istedim bu yazıyı yazmak için.
Çalkantılı süreçte hemen sıcağı sıcağına, belki de anlık bir gaflet sonucu
sonradan pişman olacağım şeyler yazmamak adına biraz sakinleşmek istedim. Tabi
bunun yanında yeni teknik direktörümüzün de belli olmasını bekledim.
Şüphesiz ki
geçtiğimiz hafta Galatasarayımız için oldukça yoğun ve hareketliydi. Fakat
bizler açısından önem taşıyan kısım İmparator Fatih Hocamızla yolların
ayrılması oldu elbet. Bu karar hepimizde ilk olarak soğuk bir duş etkisi
yarattı sonrasında da derin bir üzüntüyle doldu içimiz…
Bundan 2,5 yıl kadar
önce, ortada henüz somut hiçbir şey yokken ‘’Haydi hocam son bir kaz daha…’’
demiştim Fatih Hocam’a. Kesin olan şu ki, o günkü hayallerim böyle bir sonla
bitmiyordu…
Ne 2000’deki ilk ayrılık
ne de Olimpiyat Stadı’nda Candan Erçetin’in Elbette şarkısı eşliğindeki
vedalaşmamız bu kadar koymamıştı doğruyu söylemek gerekirse.
Düşünsenize, 3 sezon
önce bir dönem küme düşme potasına girmiş, son haftalarda aldığı 3-5
galibiyetle ligi ancak 8. olarak bitirebilmiş, maddi manevi her anlamda dibe
vurmuş o Galatasaray’ı Fatih Hoca’dan başka kim teslim alırdı ki? ‘’Asıl olan
Galatasarayı’’dı elbet ve Galatasaray Spor Kulübü Başkanı ‘’Galatasaraylı
Fatih’’i göreve çağırdıysa söylenecek fazla bir şey yoktu. ‘’Söz konusu
Galatasaray’sa gerisi tefarruattı’’ çünkü.
Aradan geçen 2,5
yılda o dibe vuran takım tekrardan zirveye çıktı. Kupalara ambargo koydu.
Şampiyonlar Ligi’ne yeniden merhaba dedi. Hatta 12 sene sonra çeyrek final
gördü. En önemlisi de Avrupa’nın devlerine tekrardan kafa tutmaya başladı. İşte tüm bunlar hocamızın, İmparatorumuz’un
eseriydi. Peki bizim yönetim kurulumuz hocamıza bu emeklerinden dolayı teşekkür
etmek adına ne yaptı? Takımının başında
idmanda olduğu sırada görevine son verildiğini televizyondan geçen alt
yazılarla öğrenme imkanı tanıdı!
Ünal Başkan, şunu unutma ki bu taraftarın
gönlünde bazı kahramanlar vardır. Sen o taraftarın ‘’İmparator Fatih
Terim’ini’’, ‘’Kral Hakan Şükür’ünü’’, ‘’Büyük Kaptan Bülent Korkmaz’ını’’ hiçe
sayarsan şayet arka arkaya alınacak 2-3 mağlubiyetten sonra o başkanlık
koltuğunu nasıl terk edeceğini bilemezsin!
Ünal Aysal en
başından beri Fatih Terim’i kesinlikle ama kesinlikle istemedi. Bunu üzerine
basa basa söylüyorum. Fatih Hoca’nın göreve gelmesini ve 2,5 yıl boyunca orada kalmasını sağlayan
Abdurahim Albayrak-Ali Dürüst ikilisidir. Zaten Ünal Aysal’ın son seçimde bu 2
isimle yollarını ayırması da yakın zamanda gönderilme sırasının Fatih Hoca’ya
gelmesi için ustaca hazırlanmış bir plandı! Tabi bu süreçte Anti Galatasaray
FENERasyonu’nun da yadsınamaz katkıları oldu başkanımıza! Boşta antrenör yokmuş
gibi hocamıza teklif yapmak, sonra 4
maçla yetinmeyip bu taklifi 4-5 yıla yaymak istemek, Ünal Aysalla Fatih Hoca
arasındaki krizi çok daha büyük boyutlara taşımak için var güçle mücadele etmek
ve en nihayetinde bu sinsi planda başarıyı yakalamış olmak Yıldırım
Demirören-Aziz Yıldırım ortaklığının takdir edilesi başarısıdır!
Tarih bir kez daha
tekerrür etmiş , önlenemez bir yükselişe geçen Galatasarayımız’ın önü belki de
1905.defa dış güçler tarafından kesilmiştir! Ancak bu noktadaki en büyük suçlu yönetim
kurulumuzdur. Bu tezgaha nasıl alet oldular, gerçekleri nasıl göremediler,
anlamak mümkün değil…
Böylesine bir kriz
ortamı içersinde Rizespor karşılaşmasına çıkan takımımız ise Bruma önderliğinde
mükemmele yakın bir futbol koydu ortaya. Kaçan onca %100’lük golün ardından yapılabilecek
2 tane açıklama var: Ya takım olarak haddinden fazla gol atma özürlüydük ya da
Cumartesi akşamı Allah kazanmamızı istemedi… Böyle bir oyunun ardından galip
gelemiyorsanız şayet durumu başka türlü açıklayabilmek pek mümkün değil çünkü.
Bugüne gelecek olursak,
beklenen oldu ve teknik direktörlük görevi için İtalyan Roberto Mancini’yle 3
yıllığına anlaşmaya vardık. Mancini’nin futbolculuğu hiçbir şekilde tartışılamaz.
Ancak hocalığı için aynı oranda emin konuşmak en azından benim için mümkün
değil. Inter ve Manchester City ile yaptıkları ortada. Tabi yapamadıkları da…
Ama olaya gerçekçi bakmak gerekirse, lig ortasında hoca değiştiriyorsanız
bundan iyisi Şam’da kayısı olurdu artık! Camiamız için hayırlı uğurlu olsun.
Umarım Mancini Fatih Hoca’nın yaptıklarının çok daha fazlasını yapar da
Galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdırır.
Önümüzde oldukça
kritik bir Juventus maçı var şimdi. Kaybedersek ne olur? Bence hiçbir şey
olmaz. Ancak kazanırsak çok şey kazanırız. Öncelikle takıma ve oyunculara aşırı
bir özgüven gelir. Bunun dışında gruptan çıkabilme adına da Juventusla tüm
şartlar eşitlenmiş olur. O yüzden de umarım Çarşamba akşamı İstanbul’a güzel
bir sonuçla döner takımımız.
Son olarak şunları
söylemek istiyorum sevgili Galatasaraylılar; takımımız oldukça zor bir dönemden
geçiyor. Gerek iç güçlerle gerekse de dış güçlerle çetin bir mücadelenin içine
girmiş durumdayız. Bu noktada bize düşen en önemli görev takımımıza her anlamda
sahip çıkmak, hiç olmadığı kadar yanında olmak. Ben demiyorum, Fatih Hoca’ya
yapılanlar karşılıksız kalsın ya da kimse ortaya herhangi bir tepki koymasın
diye. Ancak şu da unutulmasın ki, ‘’En kötü gün bugünse bugün de GALATASARAY!’’
diyen bir taraftara sahip olduğu sürece bu takım, sırtı hiçbir zaman yere gelmeyecektir.
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR