24 Kasım 2013 Pazar

Mancini'ye Rağmen 3 Puan!

  Öncelikle dün akşam sahaya çıkan Galatasaray onbirini takdir etmek lazım. Mancini’nin yaptığı onca saçmalığa rağmen ellerinden geldiğince mücadele edip,  ilk yarıda buldukları gollerle galibiyete ulaştıkları için.
  Sizlere sorarım, Dany’i takımınıza stoper olarak, Eboue’yi sağ bek olarak, Riera’yı da sol açık olarak transfer edersiniz değil mi? Yaptığınız bu transferler için de kimse size herhangi bir laf söyleyemez.  Ancak siz kalkıp sol açık Riera’yı sol bekte, stoper Dany’i sağ bekte, sağ bek Eboue’yi de sağ açıkta oynatırsanız, üstüne üstlük sağ açık oynasın diye 10 milyon euro gibi astronomik bir bonservis bedeli ödeyerek transfer ettiğiniz Bruma’yı da tribüne yollarsanız, insanların size söyleyebilecek bir hayli lafı olacaktır elbet…
  Gerçekten dün sahaya çıkan Galatasaray onbirine akıl sır erdirmek mümkün değildi. Mancini nasıl kadro yapmış, ne düşünerek bu seçimleri gerçekleştirmiş, oturup 6 ay da düşünsem bir tahmine varamam bence…
  Sahaya çıkan bu saçma kadroya rağmen takımımız son haftaların en iyi futbolunu oynadı. Mancini’nin gelişinden bu yana İstanbul’daki Kopenhag maçından sonra en iyi oyunumuzu sergiledik. Bu da haklı bir 3 puan getirdi bize.
  Burak santrafor dışı bir pozisyonda oynamaması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Aynı şekilde Selçuk’ta bu takımın 1 numaralı duran topçusu olması gerektiğini. Ama bunu kim anladı, o da aryrı bir konu tabi…
  Real Madrid maçı düşünülerek riske edilmeyen Drogba, oyuna son 10 dakikada Burak sakatlandığı için dahil oldu. Sahada kaldığı 10 dakikalık sürede 2 Sivaslı’yı oyundan attırması bizi oldukça rahatlatmış olsa da, her hafta yaptığı gibi yine bütün duran topları kullanma isteği iyiden iyiye canımızı sıkar hale geldi…
  Yıldız futbolcu demek, her şeyi yapabilmek demek değildir bence. Sen en iyi yaptığın şeyi yapmaya devam ettiğin sürece o takımın ‘’yıldızısındır’’ zaten. Drogba’nın da en iyi yaptığı şey hiç şüphesiz gol atmaksa, bıraksın penaltı-frikik kullanmayı da, ceza sahası içinden yapacağı son vuruşlara konsantre etsin bence kendini.
   Farz edelim ki, dün Drogba penaltıyı kaçırdıktan sonra kaleci Korcan uzun bir degaj yaptı, top bir şekilde bizim ceza sahamıza düştü ve bir Sivaslı oyuncu da vurdu attı golü... Bunun hesabını kim verecekti o zaman? Drogba’nın vermeyeceği kesin…
   Dün akşamın bir başka sorumsuzu da Dany’di elbet. Sürati ve yüksek top tekniği gibi üstün özelliklerine rağmen oynadığı hemen her karşılaşmada, ya yaptığı bireysel hatalarla bize gol yediren ya da anlamsız hareketlerle kendini oyundan attıran bu stoperimiz dün de bu alışkanlığını sürdürerek ortada hiçbir şey yokken, üstelik sarı kartlı olduğu halde bilerek rakibinin baldırına tekme atmak suretiyle henüz 20.dakikada takımını 10 kişi bıraktı. Arkadaşlar, ben böyle sorumsuz insanların üzerinde Metin Oktay’ın sarı-kırmızı parçalı formasını görmek istemiyorum! Çünkü böyle futbolcular ne o ruha, ne de o formaya hiçbir suretle yakışmıyorlar!  Şu an Galatasaray Yönetimi’nde olsam, Ünal Aysal’a söyleyeceğim ilk şey ‘’ara transferde döneminde Dany’i yollayalım.’’ olurdu!

   Toparlamam gerekirse, Mancini’nin kötü onbirine ve sorumsuz Dany’e rağmen Sivasspor’u mağlup ederek 12.haftayı kayıpsız geçen futbolcularımızı bir kez daha tebrik etmek istiyorum. Şimdi önümüzde çok önemli bir Real Madrid maçı var. Oradan puan ya da puanlarla dönebilmek elbette çok çok zor. Ama top yuvarlıktır demişler. Bakarsınız Ancelotti sahaya tamamen yedeklerle çıkar, şansta bizim yanımızda olur ve oradan tarihi bir sonuçla döneriz. İşte o zaman da son hafta Juventusla yapacağımız final karşılaşmasına bir adım önde çıkan taraf biz oluruz...

                                                                  e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR