Şüphesiz ki, Ağustos sonunda Şampiyonlar Ligi grup kuraları
çekildiğinde, hemen hepimiz deplasmandaki Real Madrid karşılaşması için 0 puanı
yazmıştık tabelaya. Hele ki Fatih Terim’in görevden ayrılıp yerine Mancini’nin
gelişinden sonra, deplasman maçlarını korkakça! oynayan takımımızın Santiago
Barnebau’dan 3 puanla dönebilmesi tarihin en büyük mucizelerinden biri olurdu
herhalde.
Son haftalarda saçma sapan 11'ler çıkarmayı kendine adet edinen saygıdeğer hocamız, bu akşam da bu geleneği
sürdürdü. Geldiği günden bu yana yüzüne bakmadığı Amrabat’ı böylesine önemli
bir karşılaşmada takıma koyarken ne düşündü acaba? Ya da 3 gün evvel yaptığı büyük
sorumsuzlukla 3 puanımızı ciddi tehlikeye sokan Dany’i ödüllendirmek
istercesine sahaya sürerken…
Bugün de bir kez
daha belgelendiği üzere bu Mancini 10 sene de bu takımın başında kalsa,
kendisine kadro olarak dünyalar da verilse (tıpkı Manchester City’de olduğu
gibi) Galatasaray’a en ufak bir faydası dokunmaz. Çünkü adam gerçekten oyunu
okuyamıyor…
Karşılaşma başlamış,
oyun dengede gidiyor. Devrenin ortalarına doğru Segio Ramos oyundan atılarak ev
sahibi ekibi 10 kişi bırakmış, böylece elimize mükemmel bir fırsat geçmiş.
Sonrasında kalecimiz Eray tecrübesizliğinin kurbanı olmuş ve kötü bir gol
yemiş, fakat takımımız yediği golün etkisini üzerinden çabuk atarak 1 dakika
sonra Umut Bulutla beraberliği yakalamış, devrenin kalan bölümünde de Real
Madrid üzerinde resmen üstünlük kurmuş. Belki devre 5-6 dakika daha fazla
oynansa soyunma odasına önde gidecektik. Öylesine iyi oynamaya başlamıştık
çünkü… Gelin görün ki, devre arasında ne olduysa artık ikinci yarıda bambaşka
bir Galatasaray izledik. Sanki 1 kişi
eksik oynayan taraf Real Madrid değil de bizdik. Gerçi devrenin hemen başında Umut
Bulutla attığımız buz gibi gol yardımcı hakkemin eyyamı sonucu güme gitti ya
neyse!
İkinci 45 dakikanın
tamamında hiçbir şey yapamayan Galatasaray’ın bu çaresiz halini skor 3-1 olana
dek izlemekten başka hiçbir şey yapamayan Mancini adlı bu şahsı çok aradı mı
bizim yönetimimiz cidden merak ediyorum!
Adam göreve geleli 2
ay oldu, hala utanmadan çıkmış ‘’Henüz takımı tanımıyorum’’ diyor. Her maça
farklı bir kadro, her maça farklı bir taktik... Yap boz tahtası mı kardeşim bu?
Sen 10 milyon Euro’luk
Bruma’yı Şampiyonlar Ligi’nden Şampiyonlar Ligi’ne oynat, ondan sonra da adamdan
üstün performans bekle. Oldu! Görürsem söylerim!
Haftalardır 18’e
bile giremeyen, onu geçtim geçen sezonun başından beri takıma 5 kuruşluk
katkısı olmayan, takımdaki günleri sayılı olan Amrabat’ı sen hangi akla hizmet
böylesine önemli bir karşılaşmada pat diye onbire koyarsın arkadaş? Adama
sormazlar mı ‘’Amacın ne senin?’’ diye!
10 kişilik Real
Madrid, Galatasaray Takımı’na elini kolunu sallaya sallaya 4 tane gol atıyorsa
ve bazıları hala utanmadan çıkıp ‘’En başından beri söylediğimiz gibi asıl
hedefimiz Juventus maçı’’ diyebiliyorsa, benim söyleyecek hiçbir sözüm yok
bunun üzerine! Yazıklar olsun senin gibi başkana Ünal Aysal! Fatih Terim gibi
dibe vurmuş bu takımı yeniden şaha kaldıran bir teknik direktörü kişisel
egoların için kovup bize hoca olarak böylesine bir korkağı layık gördüğün için!
Sevgili
Galatasaraylılar, yukarıda da söylemiş olduğum gibi bu Mancini takımımızın
başında kalmaya devam ettiği sürece sittin sene başarı falan gelmez. Çünkü adam
gerçekten oyunu okuyamıyor. Sahada olup bitenleri analiz edemiyor. Hepsinden
önemlisi hiçbir suretle doğru onbiri çıkaramıyor sahaya. Dolayısıyla böyle bir
teknik direktörle hele hele Avrupa Kupaları’nda başarı beklemek ciddi anlamda
Polyannacılık olur… Bu yüzden de
Juventus karşılaşması için de fazla umutlanmayın derim ben.
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR