16 Ocak 2014 Perşembe

Aslan Tokadı!

  Tek kelimeyle özlemişim… Galatasaray’ı, Türk Telekom Arena’yı, kısacası içinde sarı-kırmızı olan her şeyi... Dolayısıyla bu akşamki karşılaşma daha bir özel geçti benim açımdan.
  Mancini beklemediğimiz bir şekilde ideale yakın bir onbirle çıkardı takımı sahaya. Semih, Melo, Sneijder, Selçuk, Bruma, Burak gibi as oyuncularımız forma bulmuştu basit geçmesi beklenen karşılaşmada.
  Basit geçmesi beklenen dedim, fakat ne var ki hiç de öyle geçmedi. Hatta bir ara ben de ‘’Acaba?’’lara kapılmadım desem yalan söylemiş olurum. Neyse ki geç de olsa geldi goller ve korkulan olmadı.
  Tabi böylesine mütevazi  bir ekip karşısında takımımız oyunun her iki devresini de oldukça üstün oynadı. Yine hemen her karşılaşmada olduğu gibi sayısız gol pozisyonundan yararlanamadık. Burak Yılmaz, Hakan Şükür’ün 1996-2000 arasındaki ortası olmayan, yani ya rakibi darmadağan eden ya da taraftara saç baş yolduran performanlanslarını bizlere ısrarla hatırlatmaya devam ediyor. Mesela ligin son haftalarında darmadağan etme dönemindeydi, bu akşam ise saç baş yoldurma…
  Gönderilecekler arasında adı geçen Riera, 2 sezondur forma bulduğu her karşılaşmada olduğu gibi yine takımın hatasız oynayanlarındandı. Çok net bir şey söyleyeceğim;  bundan sadece 4-5 yıl önce avrupa futbolunun önde gelen sol açıklarından biri olan ve İspanya Milli Takımı’nda mevkiisinde Luis Garcia, Jose Antonio Reyes, David Silva, Santi Cazorla gibi oyuncular olmasına rağmen şans bulmuş, bu doğrultuda Galatasaray’a da ‘’sol açık’’ olarak transfer edilip sonrasında ‘’bek’’ oynamaya mahkum edilmiş, fakat bu görevi de layikiyle yerine getirmiş olan bu oyuncumuz takımdan gönderilmeyi asla ve asla hak etmiyor bence. Futbolculuğu dışında karakteri ve profesyonelliği ile de hemen her teknik direktörün takımında görmek isteyeceği türden bir oyuncu Albert Riera. Dolayısıyla da bu anlamda kendisine sonsuz bir saygım var…
   Son 25 dakikada biri kaçan 2 penaltı ve Amrabat’ın golü geceye damga vuran unsurlar oldu. İlk penaltıda düzgün bir vuruş yapan Selçuk, ikincisinde ise aynı oranda başarılı olamadı ne yazık ki. Böylelikle de Galatasaray kariyerinde ilk kez bir penaltı vuruşundan yararlanamamış oldu.
  Amrabat’a bazı şeyler bir hayli genç dank etti anlaşılan. Tam top oynamaya başladı ancak iş işten geçti. Bu saatten sonra takımda kalması çok çok zor. Gerçi karşılaşmanın bitiminde gelen Bruma’nın çapraz bağlarının koptuğu ve sezonu kapadığı haberi doğruysa şayet ( umarım değildir!) küçücük de olsa bir umut ışığı doğabilir belki kendisi için.
  Sezon başında aylarca takip edilip, 10 milyon euro gibi kulüp tarihinin belki de en yüksek bonservis bedeliyle transfer edilmiş olan Bruma’nın az önce de vurgulamış olduğum gibi sakatlığı doğruysa, gerçekten çok üzücü bir durum söz konusu… Tek avantajı yaşının genç oluşu. Umarım çabucak toparlar ve yeniden yeşil sahalara döner. Gelecek yıllar için ondan beklentilerimiz oldukça fazla çünkü.
  Sevinçlerle üzüntüleri bir arada yaşadığımız bu enteresan gecenin galibi olan takımımız, bundan sonraki karşılaşmalarda da böyle başarılı sonuçlar almayı sürdürür inşallah. Bu sayede de 3 kuluvarda da yolumuza emin adımlarla devam ederiz…

                                                                      e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR