Artık hemen her hafta
aynı şeyleri yazıp durmaktan, aynı konuların üzerinde yoğunlaşmaktan, benzer
unsurlara dikkat çekmekten fazlasıyla yorulduğumu ve sıkıldığımı belirtmek
isterim.
Ne Ünal Aysal
Galatasaray’ı yönetebilecek seviyede ve kapasitede bir başkan ne de Mancini
Galatasaray’ı şampiyon yapabilecek kapasitede bir teknik direktör… Dolayısıyla
bu iki iş bilmezin bir araya geldiği bu sezonun böylesine bir fiyaskoyla
sonuçlanmış oluşu gayet normal bir durum bence!
Bazen kupalar, şampiyonluklar
kaybedebilirsiniz. Sonuçta dünya üzerinde hiçbir takım her sezon başarılı
olamaz. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Ancak
yapılan yanlışlardan dersler çıkarıp gelecek sezonları kurtarmaktır bence
önemli olan. Öyle ki, gelecek sezona da bu başkan, bu yönetim kurulu ve de en
önemlisi bu teknik direktörle başlanırsa, Galatasaray için 3 sene önceki gibi
tarihinin en felaket sezonlarından biri daha çıkabilir ortaya…
Ünal Aysal’ın göreve
başladığı ilk günden beri bu işin acemisi olduğunu ve bazı şeyleri yürütecek
kapasitede olmadığını söyledim durdum. Ancak Abdurrahim Albayrak, Ali Dürüst
ve ‘’İmparator’’ Fatih Terim üçlüsü o kadar iyi biliyorlardı ki bazı şeyleri,
bu kötü başkana rağmen (evet kötü diyorum çünkü Ünal Aysal benim nezdimde kötü
bir başkandır!) bir çok şeyi başarabildiler. Hatta böylesine olumsuz şartlar
altında yapılabileceklerin çok daha üzerine çıktılar bence. Çöpe giden
2013/2014 sezonundan sonra bu üç ismin kıymetini bilmeyenler, değerini
anlamamış olanlar inşallah biraz olsun utanmışlardır bazı şeylerden!
Bence bir futbol
takımını başarıya götürecek en önemli 2 unsur futbolcularının ve teknik
direktörünün kalitesidir. Emin olun bu sezonu da ‘’İmparator’’ Fatih Terimle
tamamlamış olsaydık yine şampiyon olur,
4.yıldızı takardık!
Sen ne büyük adamışsın be Fatih Hocam! Evet, üzerine basa basa onun ‘’İmparator’’
olduğunu bıkmadan, usanmadan vurgulayacağım, yineleyeceğim! Çünkü onun
kıymetini şu Mancini beceriksiziyle geride bıraktığımız 7 aydan sonra çok ama çok
daha iyi anladım.
Galatasaray’ı ligin
en kötü deplasman performansı sergileyen takım hüvviyetine bürüyenler acaba
gurur duyuyorlar mı kendileriyle? Ya da vicdanen rahat hissediyorlar mı?
Kağıtçı’nın biri
gelip burada ego tatmini yapacak diye koskoca Galatasaray’ın bu noktalara
sürüklenmesine nasıl göz yumar bazı insanlar, anlamak cidden mümkün değil!
Artık tüm
Galatasaraylılar’ın sabrı taşmıştır ve kaybedilen hiçbir puanın hiçbir şekilde
bahanesi yoktur!
Selçuk’u küstüren,
Burak’ı, Eboue’yi, Drogba’yı bitiren, Sneijder’den %30 verim alabilen bu
Mancini zati muhteremine yani namı diyar ‘’kağıtçı’’ya hala ve hala neyin sabrı
gösterilmektedir, neyin kredisi verilmektedir cidden çok merak ediyorum!
Galatasaray Spor
Kulübü kongre üyeleri Ünal Aysal’ın kulübü derebeylik sistemiyle yönetmesine,
mesai arkadaşlarına ve efsane teknik direktörüne kumpaslar kurmasına nasıl hala
ve hala karşılıksız kalmaktadırlar, bunu da çok merak ediyorum!
Artık ezeli
rakiplerin bile alay ettiği bir başkandan Galatasaray’a bu saatten sonra ne
kadar fayda gelir? Ya da bu şahsın Galatasaray’a ne gibi bir katkısı olabilir?
Kendi taraftarının istenmeyen adam ilan ettiği, zerre güvenmediği bir teknik direktörle nasıl
bir başarı hedefinden söz edilir ya da gelecekle ilgili beklentiler ne denli
gerçekçi olabilir?
Tüm bu üzerinde
durduğum konular gerekli merciler tarafından sorgulanıp, gerekli yerlere
neşter vurulmadığı sürece Galatasarayımız’ın önü ne yazık ki karanlıktır. Bu
şartlar altında da çöpe gidecek daha çok sezonlar vardır…
e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR