13 Nisan 2014 Pazar

İstifa da Bir Hizmettir!

  Artık hemen her hafta aynı şeyleri yazıp durmaktan, aynı konuların üzerinde yoğunlaşmaktan, benzer unsurlara dikkat çekmekten fazlasıyla yorulduğumu ve sıkıldığımı belirtmek isterim.
  Ne Ünal Aysal Galatasaray’ı yönetebilecek seviyede ve kapasitede bir başkan ne de Mancini Galatasaray’ı şampiyon yapabilecek kapasitede bir teknik direktör… Dolayısıyla bu iki iş bilmezin bir araya geldiği bu sezonun böylesine bir fiyaskoyla sonuçlanmış oluşu gayet normal bir durum bence!
  Bazen kupalar, şampiyonluklar kaybedebilirsiniz. Sonuçta dünya üzerinde hiçbir takım her sezon başarılı olamaz. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Ancak yapılan yanlışlardan dersler çıkarıp gelecek sezonları kurtarmaktır bence önemli olan. Öyle ki, gelecek sezona da bu başkan, bu yönetim kurulu ve de en önemlisi bu teknik direktörle başlanırsa, Galatasaray için 3 sene önceki gibi tarihinin en felaket sezonlarından biri daha çıkabilir ortaya…
  Ünal Aysal’ın göreve başladığı ilk günden beri bu işin acemisi olduğunu ve bazı şeyleri yürütecek kapasitede olmadığını söyledim durdum. Ancak Abdurrahim Albayrak, Ali Dürüst ve ‘’İmparator’’ Fatih Terim üçlüsü o kadar iyi biliyorlardı ki bazı şeyleri, bu kötü başkana rağmen (evet kötü diyorum çünkü Ünal Aysal benim nezdimde kötü bir başkandır!) bir çok şeyi başarabildiler. Hatta böylesine olumsuz şartlar altında yapılabileceklerin çok daha üzerine çıktılar bence. Çöpe giden 2013/2014 sezonundan sonra bu üç ismin kıymetini bilmeyenler, değerini anlamamış olanlar inşallah biraz olsun utanmışlardır bazı şeylerden!
  Bence bir futbol takımını başarıya götürecek en önemli 2 unsur futbolcularının ve teknik direktörünün kalitesidir. Emin olun bu sezonu da ‘’İmparator’’ Fatih Terimle tamamlamış olsaydık yine şampiyon olur,  4.yıldızı takardık!
  Sen ne büyük adamışsın be Fatih Hocam! Evet, üzerine basa basa onun ‘’İmparator’’ olduğunu bıkmadan, usanmadan vurgulayacağım, yineleyeceğim! Çünkü onun kıymetini şu Mancini beceriksiziyle geride bıraktığımız 7 aydan sonra çok ama çok daha iyi anladım.
  Galatasaray’ı ligin en kötü deplasman performansı sergileyen takım hüvviyetine bürüyenler acaba gurur duyuyorlar mı kendileriyle? Ya da vicdanen rahat hissediyorlar mı?
   Kağıtçı’nın biri gelip burada ego tatmini yapacak diye koskoca Galatasaray’ın bu noktalara sürüklenmesine nasıl göz yumar bazı insanlar, anlamak cidden mümkün değil!
  Artık tüm Galatasaraylılar’ın sabrı taşmıştır ve kaybedilen hiçbir puanın hiçbir şekilde bahanesi yoktur!
  Selçuk’u küstüren, Burak’ı, Eboue’yi, Drogba’yı bitiren, Sneijder’den %30 verim alabilen bu Mancini zati muhteremine yani namı diyar ‘’kağıtçı’’ya hala ve hala neyin sabrı gösterilmektedir, neyin kredisi verilmektedir cidden çok merak ediyorum!
  Galatasaray Spor Kulübü kongre üyeleri Ünal Aysal’ın kulübü derebeylik sistemiyle yönetmesine, mesai arkadaşlarına ve efsane teknik direktörüne kumpaslar kurmasına nasıl hala ve hala karşılıksız kalmaktadırlar, bunu da çok merak ediyorum!
  Artık ezeli rakiplerin bile alay ettiği bir başkandan Galatasaray’a bu saatten sonra ne kadar fayda gelir? Ya da bu şahsın Galatasaray’a ne gibi bir katkısı olabilir?
  Kendi taraftarının istenmeyen adam ilan ettiği, zerre güvenmediği bir teknik direktörle nasıl bir başarı hedefinden söz edilir ya da gelecekle ilgili beklentiler ne denli gerçekçi olabilir?
  Tüm bu üzerinde durduğum konular gerekli merciler tarafından sorgulanıp, gerekli yerlere neşter vurulmadığı sürece Galatasarayımız’ın önü ne yazık ki karanlıktır. Bu şartlar altında da çöpe gidecek daha çok sezonlar vardır…

                                                                        e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR