4 Mayıs 2014 Pazar

Tek Devrede 3 Puan

  Öncelikle şunu söyleyeyim, dün karşılaşmayı canlı olarak izleyemedim ne yazık ki. Dolayısıyla henüz 12.dakikada 2-0 geriye düştüğümüz haberini aldığımda tabiri caizse beynimden aşağı kaynar sular döküldü…
  İkinci devrede ardı ardına gelen gollerle skorun 2-2’ye gelmesi bir nebze olsun düzeltti moralimi. Son dakikada bulduğumuz galibiyet golü ise günün benim adıma en güzel anıydı.
  Tabi maçı seyredememiş oluşum, tekrarını yakalayıp sağlıklı bir şeyler söyleyebilmem adına yazımı da geciktirdi biraz. Kusuruma bakmazsınız inşallah J
  Öğle saatlerinde yayıncı kuruluşta yakaladım maçın tekrarını ve 90 dakikayı baştan aşağı seyrettim. Dolayısıyla da biraz geç olsa da gerekli analizi yapabilecek hale geldim en nihayetinde.
   Mancini’nin de maç sonu basın toplantısında söylediği gibi ilk yarıda sahada hiçbir şey yapmayan, özellikle de sağ kanadı oldukça aksayan bir Galaatasaray varmış. Veysel’in bariz hatalarıyla yediğimiz 2 gol Gençlerbirliği için piyango olmuş bir yerde.Yoksa onların da pek gol atabilecek kapasiteleri yokmuş.
  Yediği 2 gole rağmen bir türlü toplarlanamayan, silkinemeyen bir Galatasaray varmış sahada devre boyunca. Öyle ki, ilk 45 dakikanın bitiş düdüğü bizim için pek hayırlı olmuş. Çünkü arada soyunma odasında ne konuşulduysa ne yaşandıysa artık takım için oldukça etkili olmuş şüphesiz.
  2.yarının başlamasıyla birlikte sahada bambaşka bir Galatasaray profili oluşmuş. Skor dezavantajına rağmen galibiyeti isteyen, goller için uğraşan, çabalayan bir oyuncu topluluğu çıkmış karşımıza.
   Sezon başından beri belki de ilk kez kağıtçı oyuna doğru müdahelelerde bulunmuş. Aksayan Veyselle, hiçbir şey yapmayan Hajrovic’in yerine Chedjou ve Umut’un oyuna dahil oluşu takıma pozif etki yapmış çünkü. Chedjou rakip atakları genelde kesen isim olmuş, Umut ise çok çok etkili olamasa da son dakikada galibiyet golünü atarak geceye damgasını vurmuş.
  Uzun bir aranın ardından son haftalarda form grafiği yükselişe geçen Burak’ta dün ikinci yarıda galibiyet için en çok yırtınanların başında gelmiş gördüğüm kadarıyla. Birinci ve ikinci gollerdeki takipçiliği, çabası bu söylediğimin doğruluğunu kanıtlar cinsten çünkü.
  Sonuç olarak, sadece 45 dakika futbol oynaması bile takımımızın galip gelmesine fazlasıyla yeterli olmuş. Keşke sezon başından beri geri düştüğü maçları böylesine isteyen, böylesine agresifleşen bir Galatasaray görebilseydik. Belki o zaman bazı şeyler çok daha farklı olurdu…
  Şimdi önümüzde sezonun bizim adımıza en önemli karşılaşması var. Kimine göre başarılı, kimine göre başarısız geçen şu sezonda (ki bana göre de oldukça başarısız bir sezon olmuştur) Çarşamba akşamı Eskişehirspor’u yenip Türkiye Kupası’nı havaya kaldırmak oyuncularımızın boynunun borcudur bir yerde...

                                                                   e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR