19 Ekim 2014 Pazar

Arena'da WESLEY'nin Gecesi!!!

  Her derbi öncesi olduğu gibi yine hepimiz hafta boyunca maç akşamına yani bu akşama konsantre olmuştuk. Acaba ne olacak? Neler yaşanacak? Kim kazanacak? Kim kırmızı kart görür? gibi onlarca düşünce geçti zihnimizden. Saatler 19.00’ı gösterirken Cüneyt Çakır’ın çalan ilk düdüğü artık herşeyi yaşayarak göreceğimizi müjdeledi nihayet.
  Açıkçası Galatasaray’ın ilk 45 dakikada ortaya koyduğu daha doğrusu koyamadığı! futbol  bu maçı kazanma ihtimalimizin oldukça düşük olduğu izlenimi yarattı bende. Çünkü oyunun mutlak hakimi Fenerbahçe’ydi. Sahaya çok iyi yayıldılar ve Galatasaray’ı neredeyse hiç çıkarmadılar. Ayağa bol pas yaparak topa 45 dakika boyunca hükmettiler. Tabi doğal olarak golü bulabilecek pozisyonları da yakaladılar. Ancak çok şükür ki o anlarda şans bizim yanımızdaydı. Özellikle Emenike’nin Muslera’yla karşı karşıya kaldığı pozisyonda yaptığı o kötü vuruşa yatıp kalkıp şükredelim...
   Devrenin bizim adımıza tek olumlu tarafı Emre Belözoğlu’nun sakatlanarak sahayı terk etmesi oldu. Çünkü oyunda kaldığı süre zarfında Fenerbahçe’nin iyilerindedi. Yerine giren Selçuk Şahin ise kısıtlı yeteneklerinden mütevellit aynı katkıyı yapamadı takımına.
   Prandelli’nin kağıt üzerinde 4-3-3’e benzeyen ancak uygulamada ne olduğu anlaşılamayan bu taktikte ısrar etmesi Galatasaray’a uzun vadede ciddi sıkıntılar yaşatır. Son 3 yıldır kendi sahasında oynadığı bütün derbilerde oyunu sürklase eden Galatasaray, bugün 45 dakika boyunca Fenerbahçe karşısında çaresiz durumlara düştüyse şayet bunun tek nedeni Prandelli’nin yanlış oyuncu ve diziliş tercihleridir!
   Sağ bek olarak transfer edilen Tarık neden ısrarla solda oynatılır mesela? Ya da haftalardır Galatasaray seviyesinde olmadığını defalarca kez ispat eden Veysel’de bu kadar ısrar etmenin anlamı ne? Aynı şekilde ligimizdeki her takımda eşine rastlanabilecek türden olan Dzemaili’de de ?
   Neyse ki ikinci 45 dakikada daha derli toplu bir Galatasaray vardı sahada. Özellikle Sneijder’in forvet arkasına geçerek serbest oynamaya başlaması takımın bir anda çehresini değiştirdi. Selçuk’ta haftalar sonra bir nebze de olsa sorumluluk almaya başlayınca takımımız bu sezon belki de ilk kez topa ve oyuna hükmetmeye başladı. Tabi sağ tarafta Olcan’ın sol tarafta da Tarık’ın sürekli olarak Gökhan ve Caner’e tehdit oluşturması da Fenerbahçe’nin ilk 45 dakikadaki ofansif etkinliğini sona erdirdi.
   53.dakikada Bruno Alves’in sanki geçen hafta Bekir’in yaptığı hareketin kopyasını bizlere izlettirmesi Fenerbahçe’yi bir kez daha oyunda eksik bıraktı. Durum böyle olunca da devreye zaten istekli başlamış olan takımımız üstünlüğü tamamen ele aldı. Ancak ne var ki bu baskımız sadece 10-15 dakika sürebildi ve Fenerbahçe 65’ten itibaren oyunu tekrardan dengelemeyi başardı. Sonraki bölümde Kadlec’le kaçırdıkları bir gol vardı ki, futbolun şans melekleri bir kez daha bizim yanımızdaydı...
   Maç boyunca en çok efor sarfeden ve bir topu da direkte patlayan Olcan’ın pili 70’ten itibaren bitmeye başlamıştı ki, durumu farkeden Prandelli doğru bir hamleyle Olcan-Emre Çolak değişikliğine gitti. Emre Çolak’ta takımımıza hareket getirdi. Özellikle Umut’a al da at dercesine yaptığ ‘’pas’’ niteliğindeki ortada Umut zoru başardı!
  Umut o golü kaçırdıktan sonra ‘’Bu maç böyle biter herhalde’’ dedim kendi kemdime. Fakat Sneijder’i hesaba katmayı unutmuşum. İkinci devrenin başından itibaren sazı eline almış olan maestromuz  ‘’Ben daha son sözümü söylemedim’’ dedi çünkü.
  Önce yaklaşık 35 metreden gönderdi füzeyi ve sakat sakat oynayan Volkan’ın sağına astı. 2 dakika sonrasında da bu kez ceza yayı içinden sol köşedeki örümcekleri aldı.
  Ardı ardına gelen jeneriklik 2 gol Türk Telekom Arena tribünlerinde deprem etkisi yarattı tabi. Hiç kimse yerinde duramıyordu.
  Duraklama anlarında ise sahneye Cüneyt Çakır çıktı! Hasan Ali’nin taç çizgisinin yaklaşık 20 cm dışından çevirdiği topa ‘’oyunda’’ kararı vererek Fenerbahçe’ye bedavadan bir gol hediye etti. Ancak öylesine keyiflendirmişti ki Sneijder bizi,  hiçbir şey keyfimizi kaçıramazdı!
  90+5’te gelen son düdük, bu derbinin galibi Galatasaray demekti. Madem ki önemli olan galip gelmek, o zaman ben de bu akşam sahada forma giymiş olan tüm oyuncularımızı tebrik ediyor, darısı bundan sonraki maçlara diyorum.

                                                             e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR