5 Ekim 2014 Pazar

Prandelli'ye Rağmen

  Henüz 3 gün önce aldığımız farklı mağlubiyetin ardından bu maça hazırlanmak kolay değildi şüphesiz. Tabi tek kulvarda mücadele eden rakibimizle bizim maçımızın aynı akşam oynanması da Türk futbolunun bugüne dek gördüğü en müthiş federasyonun! yine emsalsiz uygulamalarından biriydi.  Aman bize Pazar maçı vermeyin olur mu? Neme lazım, takım daha fazla dinlenme şansı bulur, daha diri olur falan sonra nasıl durdurursunuz Galatasaray’ı!!
   Arsenal maçının ikinci devresinde 4-4-2 oynayıp ilk 45’ten kalma 3 gollük dezavantaj olmasa belki de maçı kazanabilecek mücadeleyi göstermiş olan takımımız, tabi ki Kayseri Erciyes önünde aynı dizilişle yer almamalıydı sahada. Gerek yoktu çünkü durduk yere takım üzerinde pozitif bir hava yaratmaya! Galatasaray bu sene iyi futbol oynamamalıydı! Galatasaray bu sene rakiplerini boğmamalıydı! Hepsinde öte Galatasaray bu sene rahat maç kazanmamalıydı! Prandelli’nin hayalindeki takım böyle bir takımdı çünkü!
   4-4-2 oynatmadı takımı dedik ama en azından oyuncuların çoğunu doğru yerlerine koymuştu bu sefer. Sneijder hariç tabi. Tarık’ın sağ beke, Telles’in sol beke, Melo’nun ön liberoya geçtiği karşılaşmada  Football Menager oynayanlar bilir, DML diye gerçekte pek olmayan bir mevki vardır oyunda. Açılımı ‘’Defensive Midfielder Left’’ Türkçesi de ‘’Sol Defansif Orta Saha’’ İşte Sneijder dün tam olarak o pozisyonda oynadı. Prandelli neden ısrarla Sneijder’i bu kadar geride kullanmaya çalışıyor cidden akıl sır ermiyor…
  Orta sahadaki 2 el freni Dzemaili ve Yekta’nın olmayışı, kanatlarda da Tarık ve Telles gibi 2 hücumcu bekin oluşu, özellikle ilk 45 dakikada geride kalan maçlara oranla daha arzulu, daha üretken ve daha çabuk oynayan bir Galatasaray izlememize neden oldu. Tabi Felipe Melo’nun rakip atağa çıkacağı anlarda kaptığı kritik toplar ve Olcan’ın da bir şeyler yapmaya çalışma gayreti pozitif görüntümüzün diğer etkenleriydi.
  İlk 45 dakikada Galatasaray’ın en sırıtan ismi ise şüphesiz Yasin Öztekin’di. Zaten sınırlı sayıda topla buluştu, o anlarda da pek olumlu bir şeyler yapamadı. Kaleci Gökhanla karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaçırdığı %100’lük gol de cabası…
  Pozisyonlar bulduğumuz halde son vuruşlardaki klasik beceriksizliğimiz devrenin 0-0’la geçilmesine neden oldu. Ancak aynı oyunu ikinci 45’te de sürdürürsek er geç buluruz golü diye düşündüm.
   Nitekim haklı çıktım ve nihayet 52’de geldi gol. Selçuk’un sağdan kullandığı köşe vuruşunda Semih arka direğe aşırdı, Kral’da zorlanmasına rağmen topu ağlarla buluşturdu.
   Golün oyunun son bölümüne kalmadan gelmesi takımımızı psikolojik olarak rahatlattı şüphesiz. Skor avantajının verdiği moralle daha da etkili oynamaya başladık.
   Yasin-Hamit değişikliği orta alandaki hakimiyetimizi daha da arttırdı. Bunun neticesinde de oyun iyiden iyide Erciyes yarı alanında oynanmaya başladı.
   70.dakikada bir başka duran toptan 2.golü bulduk. Yaklaşık 25 metreden kazandığımız serbest vuruştan kaleyi cepheden gören Sneijder mükemmel bir vuruşla bu sezonki ilk golünü kaydetmiş oldu.
   2-0’dan sonra ise sahne Prandelli’nin di. ‘’Venezia hocası’’ kimliğini bir kez daha ortaya çıkardı. Takımı tamamen geri çekerek skoru korumaya çalıştı. Oysa ki biraz araştırmacı bir insan olsa vatandaşı Mancini’nin de geçen sezon bir çok karşılaşmada skorun üstüne yatmaya kalkıp sonunda mutlaka hüsran yaşamış olduğunu rahatlıkla görebilirdi. Ama nerde…
   Gol atmaya en ufak niyeti olmayan rakibimize üzerimize gelmeleri için davetiye gönderen Prandelli son 15-20 dakikanın bir hayli sıkıntılı geçmesinin baş aktörüydü! Hal böyle olunca Kayseri Erciyesspor üzerimizde yoğun bir baskı kurdu, bunun neticesinde golü de buldu!
  2-1’den sonra Dzemaili’yi de oyuna alan Prandelli skoru korumaktan başka hiçbir düşüncesinin olmadığını artık sağır sultana bile duyurmuş oldu! Neyse ki, sonuçta Prandelli’nin istediği oldu ve daha fazla gol yemeyerek sahadan 2-1’lik galibiyetle ayrılmış olduk. Kazanmaya çok ihtiyacımız olduğu şu dönemde, oynanan futbola bakmadan bir şekilde galip gelmiş olmak önemli tabi. Ancak bir gerçek var ki, haftalardır Prandelli’ye rağmen kazanan Galatasaray bu durumu daha ne kadar sürdürebilir, orasını kestiremiyorum işte…

                                                            e-falanfilan yazarı: Kerem ZÜLFİKAR