Galatasaray’ın 110 yıllık tarihini şöyle bir inceleyelim:
Geçmişten bugüne elde ettiğimiz ne kadar başarı varsa, devamını getirmediğimizi
ve bu başarıları maddi-manevi hiçbir getiriye dönüştüremediğimizi net olarak
görebiliriz. Uefa ve Süper Kupa şampiyonlukları da dahildir buna...
Geçtiğimiz yıl,
üstelik sezon başında herkeslerin dalga geçtiği, hiç kimselerin şampiyonluk
için şans tanımadığı takım, bileğinin hakkıyla şampiyon oldu. Yani ‘’4.yıldızı
ilk takan ekip’’olma ünvanına erişti. Devamında Türkiye Kupası ve Süper Kupa
şampiyonlukları da geldi. Gelin görün ki, böylesine başarılı bir tablo varken
ortada, takımın mevcut kadrosu da korunmuşken, yapılacak 3-4 birinci sınıf
takviyeyle bu sezon ligi bir kez daha kazanıp Şampiyonlar Ligi’nde de en
azından son 16’ları son 8’leri görebilirdik. Ancak sonuç yine fiyasko olacak
gibi…
Bakıyorum, Dursun
Özbek diye daha önce adı sanı hiç duyulmamış, bugüne kadar camiada hiçbir aktif
rol üstlenmemiş birisini getirdiler kulübün başına başkan yaptılar. Özbek’in gerek
başkan seçilmeden önce yaptığı konuşmaları gerekse de başkanlık seçiminin hemen
akabinde verdiği beyanatları şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Bunca yıldır
Galatasaray’ı yakından takip eden bir insan olarak bu kulübün başında belki
biraz ağır olacak olacak bu denli ‘’yalancı’’ bir başkan görmedim ben! Adamın
her konuştuğu, her söylediği palavra! Taraftarı ve camiayı resmen aptal yerine
koymuştur Dursun Özbek!
Artık 5 yaşındaki
çocukların bile eksiklerini gördüğü takımı, her yeri kusursuzmuş, mükemmelmiş gibi
göstermeye çalışmak Dursun Özbek & Hamza Hamzaoğlu ortaklığının bizleri
uyutmaya çalışma politikasıdır!
‘’Yıldızlar yağacak’’
‘’Çilek, vişne değil yıldız alıcam’’ palavralarıyla kendini başkanlığa
seçtirip, sonrasında o yıldızları bir türlü getiremeyince ‘’Sabır, sabır, sabır…’’
diyerek bizleri sabır taşına çeviren sözde başkanın, şimdilerde ise transferin
bitimine sayılı günler kala, sezonun kendi sahamızdaki ilk resmi maçına dahi
gelemeyecek kadar taraftardan korkar durumda olması ne acıdır sevgili
Galatasaraylılar…
Dursun Özbek’i bir
kanara koyacak olursak, Hamza Hamzaoğlu’da 10 ay evvel Galatasaray teknik
direktörlüğü görevine başladığında hepimizin alkışladığı, desteklediği, takdir
ettiği Hamza Hamzaoğlu değildir ne yazık ki! Kazanılan 3 kupadan sonra ciddi
anlamda havaya girmiş ve kendini bir anda Türkiye’nin en büyük teknik direktörü
zannetmeye başlamıştır. Yaz boyunca verdiği birbirinden saçma ve anlamsız
demeçler, bizlerde ciddi ciddi futboldan zerre kadar anlamadığı düşüncesi
oluşturmuştur! Bu da yetmezmiş gibi son dönemlerde bazı oyuncularımız üzerinden
gereksiz yere otorite gösterisi yapmaya çalışması da zaten sezona sıkıntılar
içersinde başlayan takımı hepten koasa sürüklemiştir!
Dünkü maçta sahaya
çıkan onbir hiçbir şekilde anlaşılamaz ve kabul edilemez. Misal Jose Rodriguez’i
Real Madrid maçında iyi oynadığı için ödüllendirmek istediğini söyleyen Hamzaoğlu,
ne dense aynı ödülü Carole’a verme ihtiyacı hissetmemiş! Ki bana göre Carole o
gün Galatasaray’ın sahada en göze batan ismiydi. Bunun dışında Aylardır tek
santrafor oynayıp, takımın bütün kurgusunu bu sisteme entegre eden bir teknik
direktörün, puan kaybıyla başlanılmış bir sezonda taraftarın huzuruna mutlak
kazanma amacıyla çıkılmış bir karşılaşmada, bir anda şapkadan tavşan
çıkarırcasına 4-4-2’ye dönmesi, bu da yetmeziş gibi Sneijder’i sol, Podolski’yi
de sağ çizgiye mahkum etmesi hiçbir şekilde kabul edilemez türdendir!
Oyunun devamında
takım Hakan Balta ve Muslera’nın bireysel hataları sonucu yediği 2 basit golle
mağlup duruma düşmüşken, henüz 58.dakikada pozisyona girebilen ve gol atabilen
tek oyuncumuz olan Burak Yılmaz’ı kenara alıp, tel tel dökülen Umut’u sahada
tutmak hangi aklın, mantığın ürünüdür Hamzaoğlu bunu bana açıklasın lütfen!
Efendim Burak
ileride çok haraketsiz kalıyormuş da, Umut’la ileride baskı yapmak istemiş.
Topla oynama oranlarının %75’e %25 civarında gezdiği, attığı 2 gole rağmen
rakip kaleye kalabalık gidebilecek gücü ve özgüveni olmayan Osmanlıspor’a karşı
ileride baskı yapmak neyin nesidir Allah aşkına? Geç bunları Hamza Hoca! Aptal
yok senin karşında! Çık ve açık açık ‘’Burak’la bizim aramızda problem var’’
de. 2 haftadır bizleri kandırmaya çalışıyorsun ama sadece kendini kandırıyorsun
sen!
Oynanan etkisiz
oyuna ve Hamzaoğlu’nun tüm sabote etme çabalarına rağmen 8-9 tane net pozisyona girip alışılageldiği üzere bunları
gole çeviremeyen takımımız ne yazik ki ligin 2.haftasını da 3 puan alamadan
tamamlamış oldu.
Galatasaray takımı
Dursun Özbek ve Hamza Hamzaoğlu ikilisinin büyük gayretleri neticesinde yeniden
dibe doğru ilerliyor! Belli ki ne kongre üyelerinin ne de camia içinde ağırlı
olan isimlerin bu duruma herhangi bir müdahele etme niyeti yok! Bu durumda iş
biz taraftara düşer sevgili Galatasaraylılar. Protesto etmek demek kulübe zarar
vermek demek değildir. Bazen gösterilen protestolar kulübün hayrınadır, iyiliğinedir...
Aylardır bizleri oyalayan, hatta kandıran, vizyonu ve hedefleri olmayan,
Galatasaray başkanlığına hiçbir şekilde yakışmayan bu adama bizlerin ‘’Dur!’’
demesi gerekmektedir. Hatta Hamza Hamzaoğlu’na da! Kadro kurmaktan aciz,
transfer yapmaktan korkan, 4, yıldızı takmış takıma forma sponsoru bile
bulamayan insanların sadece ve sadece egolarını tatmin etmek için orada
bulundukları bir kurum ya da kuruluş değildir Galatasaray Spor Kulübü! O kulübün
her makamının her mertebesinin bir ağırlığı ve gereklilikleri vardır. Bu
gereklilikleri yerine getirenler başımızın tacı olur, yerine getiremeyenler ise
kulübü terke etmeye mahkümdurlar!
Kerem ZÜLFİKAR