12 Eylül 2015 Cumartesi

Bitmez Bu Sezon...

  Sanırım bu sezon bizim için bir hayli zor geçecek… Gerek derinliği ortadan kaybolmuş kadro yapısı, gerekse de Hamza Hamzaoğlu’nun takımı şampiyon yapmış olmanın rehavetine kapılması, 110 yıllık kulüp tarihinin en basiretsiz yönetimiyle bir araya gelince ortaya güzel şeylerin çıkması imkansız gibi duruyor!

  Öyle bir başkan ve yönetim kurulu var ki başımızda, transferin son günü geride kalan 4 sezonda kim ne derse desin, takım en kilit oyuncularından biri olan ve Selçuk’la birlikte orta alanın omurgasını oluşturan Melo’nun gitmesine müsade ediliyor ve alelacele alınan Grosskreutz da en iyi komedi filmlerine malzeme unsuru olacak şekilde ara transfer dönemine kadar oynayamaz durumda kalıyor…
  Dursun Özbek ve çalışma arkadaşları geride kalan 3 aylık görev sürelerinde Galatasaray Spor Kulübü’nü 110 yıl boyunca olmadığı kadar rezil etmişlerdir!
  Bir başkan düşünün ki, daha seçilmeden yalan atmaya başladı, seçildi 3 ay boyunca yalan attı, hali hazırda hala daha bıkmadan, usanmadan yalan atmaya devam ediyor! Üşenmezseniz bulun Dursun Özbek’in son 3 aydaki konuşmalarını ve hepsini tek tek dinleyin. Göreceksiniz ki ağzından çıkan hiçbir söz yerine gelmemiş. Bırakın Galatasaray’ı, ülke tarihinde bu kadar yalan atan bir başka adam daha tanımadım ben!
   Hamza Hamzoğlu ise Dursun Özbek zihniyetinde bir başkanın tam hayalindeki teknik direktör. Kesinlikle kendi fikri ve düşünceleri olmayan, hep başkalarının ağzıyla konuşan, otorite yoksunu, gel de gelsin, git de gitsin… Galatasaray’a 2 beden ufaksın ey Hamzaoğlu!
   Geçen sezon rakiplerin beceriksizliğine şans faktörü de eklenince, takıma 3 kupa kazandıran Hamza Hamzaoğlu kendini bir anda dünyanın sayılı teknik direktörlerinden biri olarak görmeye başladı. ‘’Ben Melo’nun yerine Hakan Balta’yı oynatırım.’’ ‘’Santraforda gerektiğinde Podolski’yi kullanırım.’’ ‘’İçinde Yasin olmayan yeni bir sistem deniyorum’’ gibi mantıktan uzak düşüncelerle bir şeyler üretmeye çalışırsan sen, daha ligin 4.haftasında adama haddini böyle bildirirler işte!
  Bugün çok net görülmüştür ki, mevcut kadro içerisinden Melo’nun boşluğunu doldurmak imkansızdır. Hiç beğenmeme rağmen bir diğer giden oyuncumuz Telles’in de en azından alternatif olarak kadroda kalması gerekirdi. Çünkü hala daha performasından tam emin olamadığımız Carole’un yedeği yok şu an takımda. Hakan Balta’nın son 2-3 sezondur sürekli stoper olarak düşünüldüğünü var sayarsak, Galatasaray’ın sol bek için formaya aday ismi Olcan Adın mı olmalıdır?
  Drogba’nın gidişinden beri ciddi anlamda 1.sınıf gol vuruşu yapacak oyuncu sıkıntısı çeken bir Galatasaray söz konusu… Burak Yılmaz ve Umut Bulut’un her karşılaşmada onlarca pozisyona girip bizleri beraberliğe razı etmesinden illallah ettik artık! Kötü oynadığımız maçlarda bile skoru lehimize çevirebilecek sayısız fırsat yakalarken bunları golle sonuçlandıramayan arkadaşlara kaç sezon daha tahammül etmek zorundayız Allah aşkına? Çok mu zor yani iyi bir golcü almak? Ya da bu taraftar hak etmiyor mu 1.sınıf bir santrafor seyretmeyi? En basiti, buraya tatil yapmaya geldi dediğimiz Eto’o bile bizde olsaydı şu an, muhtemelen 4’te 4’le başlamıştık lige…
  Salı akşamı bu Galatasaray’ın üzerinden silindir gibi geçer Atletico Madrid! Orta sahası bu kadar kolay geçilen, savunması evlere şenlik, forveti ise gol atma özürlü bir takımın Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmasını beklemek pek gerçekçi olmasa gerek…
   Başarılarla geçen 4 yılın ardından, kabuslarla dolu bir sezon bizleri bekliyor gibi sevgili Galatasaraylılar… Allah hepimize sabır ve güç versin…


                                                                                         Kerem ZÜLFİKAR